Tan Oral

22 Mayıs 2016

Buzlu sigara

Bugün herkesçe yakınılan tüm ifade serbestliği kısıtlamalarına yeltenmek, iktidarlarca biraz daha zor olurdu

İfade özgürlüğünün eksikliği, kısıtlanması, engellenmesi ve giderek toptan kaldırılma tehlikesinin baş göstermiş olması, en çok yakınılan konulardan biri.

Üstelik bütün bu suçlamaların sorumlusu olarak uzun süredir başımızda olan mevcut iktidar gösteriliyor, doğal olarak.

Yine de geriye kalan ifade özgürlüğümü kullanarak, bu konuda bazı iddialarımı burada ifade etmek istiyorum. Şöyle ki...

TV kanallarında izlediğimiz tüm filmlerde, nerede tüten yada duran bir sigara yada sigara paketi hatta izmarit görülse, üstü hemen buzlanarak güya gizleniyor.

Eğer bu dumanı tüten saçma sapan gizleme eylemine, daha ilk günden, sigara içen ve içmeyenler tarafından, ifade özgürlüğü ve sinema kıskançlığı ile kuvvetli bir tepki verilmiş olsaydı ve bunun da arkasında durulsaydı...

Bugün herkesçe yakınılan tüm ifade serbestliği kısıtlamalarına yeltenmek, iktidarlarca biraz daha zor olurdu.

Karşı çıkılmadı, sineye çekildi. Böylece çağın sanatı, hayatı ifade etmenin o muhteşem aracı olan sinema ve film keyfimizin de içine, resmen yestehlenmiş oldu.

N'oldu? Yol oldu. Herşey daha rahat engellenir, gizlenir oldu. Nasıl olsa kimsenin ses çıkardığı yok.

Efendim, tütün zararlı olduğu için, falan, filân... Onu çoluk çocuğa göstermemek gerek. Sanki gerçek hayatta olanı görmüyorlar.

Yine de buzlu sigara, onları meraktan çatlatmak ve denemeye zorlamak gibi istenmeyen sonuçları da akla getirebilir doğrusu. Yasak tahrik edicidir çünkü.

Bu zavallılığı neresinden tutmalı?


Sigara içmeye oldukça erken başlamış, keyfi kadar zararlarını da görmüş ve bilen, ondan vazgeçeli ise en az yirmibeş yıl olmuş biri olarak bunları yazma hakkını kendimde görüyorum.

Sigaranın bırakılamayacağını, bırakılırsa yeniden başlanacağını, ama sigaradan kurtulmak isteniyorsa, ondan "vazgeçmek" gerektiğini defalarca yazdım.

Sigarayı bırakmanın sevgili ile cilveye, küsüşmeye, vazgeçmenin ise kesin karar ayrılığa, yani boşanmaya benzediğini söyledim.

Çünkü böyle bir irade ile davrananlar, yeni bir hayata geçmenin tadını da hemen fark ediyorlar.

Kaldı ki özellikle kapalı mekânlarda sigara içilmesi ile ilgili mücadelede gururlanacak ölçüde başarılı olunan bir ülkede böyle gülünç bir uygulama, insanları salak yerine koyma anlamına geliyor.

Sinema sanatı, izleyicisine her zaman güvenir ve iyiyi de kötüyü de usulüyle gösterir, değil mi ki bunlar hayatımızda vardır...

Bu güveni asla duymayan tedirgin muktedirler herşeyi örtü altına saklamayı endişelerine çare gibi göreceklerdir.

Yöneticiler ifade özgürlüğüne konulan karartma işini zaman zaman bırakmış da olsalar, despotik tiryakilikleri ağır basıyor ve yeniden başlıyorlar, yasakçı zihniyetten vazgeçemiyorlar.

An itibarı ile vazgeçmelerini tavsiye ederim.

Çünkü böyle bir irade ile davrananlar, yeni bir hayata geçmenin tadını da hemen fark edeceklerdir.

Bu vesileyle Sayın Binali Yıldırım'a da durumu naçizane hatırlatmış olalım.