Harp, diplomatik başarısızlığın, masum halklara ve yetişkin askerlere ödetilmesidir.
Harp gençleri vurur, sulh ihtiyarların olur!
Demek ister ki, savaşta gençler kırılır, barış yaşlılara kalır!
Bu hep böyle olur.
Orada sorulamayan soru şudur;
Bu anlamsız savaşlarda, onlarca genç insan ne uğruna hayatlarını kaybeder? Eğer yaşıyor olsalardı bugün, kalanlar için neler kaybedilmiş olacaktı ki?
Burada verilemeyen yanıtlar "Qwerty" yada "Fe" klavyelerden birinin henüz dokunulamayan tuşları arasında bekliyordur.
Her kaybedilen can'ın arkasından söylenenler ise, Allah'a havale edilen çok acılı ve acil dileklerin, ezbere tekrarı ve tekrarı!..
Harp emrini verenler, kendileri için nihaî kazancın ne olduğunu, önceden açıkça ve mertçe belirtmiş olsalar, belki kimse hayatını riske etmeden onlara bu çok istedikleri kazancı, iktidarlarının devam etme güvencesi ve şansını her ne ise işte onu, buyur al deyip verecek ve hep beraber barış içinde kalmaya devam edeceklerdir. Ama...
Bu hep böyle olmaz.
Bazen... Harp edilsin diyenler, çok kere umduklarına değil, korktuklarına razı olurlar.
Zaten... Gidenler şehit, geridekilerse o pek kıymetli kazançlarıyla kalır.
Deri kaplı koca defterin solgun sayfaları hışırtıyla işte böyle çevrilir ve bir öncekinin üstüne pof diye devrilirken toz kaldırıp öylece kapanır. Taa ki...
Günün birinde, meraklının biri, o defterin kapağını şöyle bir aralıya, içindeki Tarih Baba'nın ibretlik kayıtlarını bulup hayretle okuya, alınacak bir ders varsa onu da ala!..
Bu da hep böyle ola!..