Tan Oral

09 Şubat 2021

Bekleyelim görelim, incecikten bir kar yağar...

Şimdi de bu başlığa uygun bir yazı kaleme almak gerekiyor.

Ne yazık ki yazılar artık kalem ile kağıt üstüne değil, cam üstüne işaret parmaklarının ucuyla yazılıyor. Yazı kaleme alınamıyor ama parmağa dolanabiliyor.

Misal, geçmiş seçim günlerinden biri olsun. 

Son seçimlerde, başkan adaylarından biri kürsüye çıkınca, televizyon karşısında dikkat kesilenler koltuklarında şöyle bir doğruldular.

Kim takar Yalova kaymakamını, demediler. Basının bu eski ve neşeli deyimi kullanılırken sözün nereye gidebileceği pek akla gelmez, Neyse bu şirin kent, vilayet oldu da kaymakamlık lâkabı da, makamı da özgürleşti.

İnce duyarlı bir aday, son başkanlık seçimlerinde, yaptığı seçim konuşmalarında ilgi gördü, umut oldu, canlı heyecanlı coşkuluydu, samimiydi ve iyi de gidiyordu. Seçmendeki, birine arka çıkma, ihtiyacını karşılıyor, ya da gideriyor gibiydi.

Şimdi artık bir olumsuzluğun da hakkını vermek gerek. Ne zaman ki kendini tutamadı, hayal kırıklığımız dalda olmuş armut gibi yere düşüverdiydi.

Ne zaman oldu bu iş? "Başkan olunca onun apoletlerini sökeceğim" yersiz ve zamansız palavrasını sıktığı anda.  

Bu ne güç zehirlenmesiydi böyle, ona güvenmeye teşne olanları da zehirledi. Panzehiri de yüz çevirmek oldu, bu münasebet inceldiği yerden koptu.

Tv ekranına bakarken koltuğunda dikleşen adam, arkasına yaslandı, yayıldı. Kim takar, dedi. Politika affetmez.

Aradan yıllar geçti, benzer günler yakınlaştı.

Yenilen pehlivan güreşe doymaz, derler. Şimdi memleket bayırlarında dolaşırken kendileri er meydanına çıkmaya niyetli gibi görünüyordu.

Nitekim meydana çıktı, eski takımından ayrıldı, yeni bir takım kuracağını beyan etti.

Ama antrenman yapıp güç kazanmak yerine önce gezip tozmayı yeğlemişti. Apolet sökmekten vaz mı geçti, yoksa sökmeyi mi düşlüyor, denemek mi istiyor. Henüz belli değil. 

Bekleyelim görelim. Matbuatın can kurtaran bir başka neşeli deyimi de budur. Yazı sonlarında yer alır. Bekleyen derviş muradına ermiş, makamından...

Düş görmek gibi, düş kurmak da engel tanımaz. Bu mutlak özgürlük, hayal dünyasının vaz geçilemezi, tadından yenmez muhteşem lezzetidir. 

Belki karın doyurmaz, ama aç da bırakmaz kişiyi.

Bekleyelim görelim.