Bugün işi gücü bırakın. İster arabanıza, ister bir toplu taşım aracına atlayın isterseniz tercihiniz bir dilenci vapuru olsun. Seçiminiz ne olursa olsun rotanız aynı olsun. İstanbul’u İstanbul yapan erguvanların çıldırtan renklerinin peşine düşün ve en çok yakıştığı boğaz boyunca erguvan haritaları çıkarmaya çalışın.
Mart ayı ürperten soğukları , gökyüzünü griye boyaması yetmezmiş gibi aşağıya kurşini renkler yağdıran kasvetli havası karsısında güneş görmeden açan mimozaların sarı hüzünlü neşesi, yeni başlangıçlar vaat etmek için beyaz gelinlikler giyinen badem ve erik ağaçları ve zamansız açan meraklı, asi papatyaları ile bize güç vererek yer küreyi terk etti.
Şimdi zaman erguvan zamanı! Aylardan Nisan! Dallarında pembe, mor çiçekler patlayan İstanbul’un çiçeklerinin sahne alma zamanı! Kendinize en azından bir kez bu muhteşem şöleni kaçırmamak için söz verin. Yola çıktığınızda gözlerinizle ağaçlardan topladığınız Bizans soylu ve asillerinin rengi olan erguvanlardan kendinize hayali bir kostüm dikmeyi unutmayın.
Her taraf erguvani hale geldiyse ben de size haritamı açabilirim artık. En güzeli boğazda bir vapura kameranızı alıp bu keyif yolculuğunu başlatmaktır. Ama işin kolayına kaçacaksanız; Avrupa yakasında ilk destinasyonunuz arabanızla Tarabya Sahiline inmek olsun. Tarabya’nın üzerindeki koru gerçek bir erguvan barınağıdır. Bir ressamın kısa süreliğine de olsa tualine pembe-mor fırça darbeleri ile yarattığı bu muhteşem tablonun emin olun içine girmek isteyeceksiniz
İstinye’ ye devam ettiğinizde yat limanının tepesinde yükselen koruda yukarıdan tüm güzelliğiyle ve etkileyiciliğiyle, mutluluk nöbetçisi gibi dikilen erguvanları göreceksiniz.
İstinye’yi hemen geçince sağda sarı, pembe ve beyaz köşk tabelalarını görünce oraya doğru bakın muhtesem bir erguvan geçiti göreceksiniz. Hatta yollara dökülen pembe çiçekleri ile romantik bir yolun içerisine çekileceksiniz. Devam ederseniz üç köşkün yer aldığı koruda mevsimin ve kentin en güzel laleleri arasında rengarenk bir görsel şölen içerisinde kendinizi kahvaltı ile şımartmanız da mümkün.
Baltalimanı ile Rumelihisarı arasında yol boyunca ve Emirgan pakında sızlere gülümseyen bu harika çiçekler içinizin pozitif duygular ile dolmasınını sağlayacaktır.
Rumelihisarını hemen geçince sağda büyük Cumhuriyet Şairi Atilla İlhan’ın da yattığı dünyanın en güzel manzaralı mezarlığı ve üzerlerinde açan erguvanları görünce ilk defa bazı ölülerin ne kadar şanslı , bazı yasayanların ne kadar şansız olduğunu düşüneceksiniz.
Aşiyanda Tevfik Fikret evinin bahçesinde kendinize kısa bir mola verirseniz burada erguvan ağaçlarının altına oturup Orhan Veli’nin evkafdaki memuriyetten nasıl bir güzel havada istifa ettiğini en derinlerinizde hissedip ona hak verirsiniz.
Kentin en elegant yapılarından biri olan Bebek deki Mısır konsolosluğu’nun karsısındaki inşaat alanında devasa bir erguvanla karsılaştığınızda nefesiniz kesilir. Etraftaki küçük erguvanlarla tüm erguvanlar toplu resmi çekilen bir aile fotoğrafı tadındadır.
Arnavutköy’e vardığınızda iki yakanın birbirine en yakın olduğu bu noktada dışarı çıkıp bir banka çökün ve karşı yakadaki erguvani renklere buradan hayran bakışı göndermeyi ihmal etmeyin. Bu arada, Arnavutköy Feneri’nin etrafında yer alan bankların iki bogaz köprüsünü bir arada oturduğunuz yerden görebildiğiniz kentin nadir noktalarından birinde konumlandığının farkına varın.
Kuruçeme-ortaköy arasında yol boyunca ve korulardan erguvanlar size el sallamaya devam edecektir.
Erguvan moru Bizans moru diye de bilinir. Mor’dan bahsedip de bu mevsimde erguvanlara eşlik eden diğer iki mor’dan bahsetmezsek ayıp olur.
Nisan ayı aynı zamanda mor salkım ve leylak zamanıdır. Mor salkım sarmaşıktır. Leylak ise ağaçtır. İstanbul’un renk ve koku takvimini yakından izleyenler iyi bilir. Erken baharı seven bu romantik üçlü bulunduğu her yeri pembeden maviye, eflatundan mora boyayarak birbiri ile karışırlar.
Genelde eş zamanlı açarlar ve özellikle leylaklar yanlarından geçerken insanın genzini yakacak kadar yoğun bir koku salarlar ve sanki erguvan ağaçlarının kokmayan çiçeklerinin kusurunu örterek onu bütünlerler.
Mor salkım içinde eğer haritanıza işaretlemek isteseniz, bir ufak bilgi daha verelim. Baltalimanın da bulunan ikinci köprünün altındaki meşhur mimar Vallaury’in yaptığı o dönemki sahibi Tophane Müşiri Zeki Paşa adıyla anılan taştan yapılmış etrafına sarmaşıklar sardırılmış taş yapının giriş kapısının üstündeki mor salkımlar gerçekten yüreğinizi ısıtır.
İşin özü baharda tüm çiçekler sevgi açar. Aşk buğusu düşer gül yapraklarına. Ama erguvanlar farklıdır. Baharın ellerinden tutarlar. Bizleri de yüreklerimizden. Tariflere sığmaz baharda erguvanlardaki albeni. Hayal etmek yetmez. Gidip yerinde görmeli bu güzelliği. Siz kendi hayatınızdan bedavaya bir bilet kesin. Nisan yağmurları onları ıslatırken, sizde ruhunuzun pembe erguvan sağanağı altında güzelleşmesine izin verin…