Ragıp Ertuğrul

07 Ocak 2010

Umutlar Sahnede...

2009’u endişelerle hatırlamaktan sıyrılmak, 2010’u umut ışıklarıyla karşılamak isiyorum.

2009’u endişelerle hatırlamaktan sıyrılmak, 2010’u umut ışıklarıyla karşılamak isiyorum. Nedir bu yaşamımızın orta yerine süzülen umut ışıkları?


Bir Aralık akşamı Taksim’deki bir otelin kapısında canlı bir saksafon müziği karşılıyor. Otelin alt katı sergi salonuna dönüştürülmüş; animasyon kısa film, fotoğraf, canlı müzik ve mim performansını eş zamanlı izleme olanağı yaratan “Hayal Et” isimli bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Önce pantomim sanatçısını konu edinen akrilik resim çalışmalarını izliyoruz; hareketi çerçevenin dışına iten, sonsuza sürükleyen figürler. Işıklar söndüğünde resimlerde gördüğümüz pantomim sanatçısı beyaz perdede görünüyor. Elindeki yeşil elma hangi imgeleri içeriyor, gözlerimiz düşüncelerimize aracılık ediyor. Aynı pandomim sanatçısı bu kez animasyonla harmanlanmış kısa filmin son karesinden çıkarak salona giriveriyor.

İki yıllık çalışmanın yaratıcıları animasyon sanatçısı Özge Akdeniz ve pantomim sanatını sokak sanatçısı olarak sürdüren Ayça Yaşıt. İki pırıl pırıl, heyecanlı genç bizi heyecanlarına, daha doğrusu hayallerine ortak ediyor. Biri fırçası ve imgelem gücüyle, diğeri bedeniyle hayalleri gerçek kılıyor. Bize yeni hayallerini beklemek düşüyor.

İstanbul Halk Tiyatrosu, Mehmet Ergen’in yönetmenliğinde geçen sezon sahnelemeye başladığı “Gagarin Sokağı” ile ekonomik krizin alt tabakanın psikolojisinde yarattığı tahribatı eğlendirici bir üslupla sahneye taşıyor. Genç oyuncu Deniz Celiloğlu, rol arkadaşları olan orta kuşağın deneyimli temsilcileri Bahtiyar Engin, Yıldıray Şahinler ve Levent Üzümcü’nün yanında sağlam bir oyunculuk çıkarıyor.

Şehir Tiyatrolarında sezonun yeni oyunlarından Güner Sümer’in “Bozuk Düzen” oyununda Burteçin Zoga’nın yönetmenliğinde genç aktör Gün Koper, oyun kişisini özümsemiş, sahne kullanımıyla konuyu bütünleyen ve çizgisinden sapmayan bir performans sergiliyor. Genç Koper umut vadediyor.

DOT Tiyatrosu’nda Murat Daltaban’ın rejisiyle sahnelenen Mark Ravenhill’in SHOPPING & F***ING / ALIŞVERİŞ ve S***Ş oyununda Cem Özeren doyumsuz bir kompozisyon çiziyor. Cem’i daha önce yine DOT’ta Kürklü Merkür oyununda izlemiştik. Kısır magazin muhabirleri peşlerinden ayrılmadıkları sözde aktörlere her buldukları yerde sorarlar: “Gay rolü teklif edilse oynar mısınız?” Aktörcüğün cevabı: “Şimdiye kadar teklif edilmedi, edilse düşünürüm” ya da “Ben rol ayırd etmem”... Bırakın eveleyip gevelemeyi de dizi setlerinden başınızı kaldırıp prodüksiyon tiyatrolarında kaçırdığınız muhteşem zenginlikte rolleri düşünün.

İstanbul Şehir Tiyatrolarında 26 yıl öncenin gençleri Murathan Mungan, Nergis Çorakçı ve Neşe Ertekin’in öncülüğünde ödeneksiz, bütçesiz, sadece azimleri ve heyecanlarıyla Gençlik Günlerini başlatmış. Konserler, söyleşiler ve oyunlarla geçen, yıllar sadece fotoğraflarda değil belleklerde de taptaze kalmış. Genç Tiyatro adını alan program artık göçebelikten de kurtulup, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’ni mesken ediniyor.

Yaratıcılar, aktörler son sürat geliyor. Umutlar sahnede... bırakın yeşermeyi, coşuyorlar. 2010 yılı bereketli olacak. Hissediyorum; avuçlarım sızlamanın keyfine varacak. Bu umutların alkışlarla sulanması gerek.