Sevgili ağabeyimiz, üstadımız Hasan Cemal’in dediği gibi (…) Aman dikkat, bu Barış Süreci, asla Hükümet ve İktidar ile Muhalefet arasında bir mesele değildir ve asla olmamalıdır; biz de buna katkı babında Sürecin sahiden süreç olabilmesi yani Süreç’in kalıcı ve inandırıcı olabilmesi için, Türkiye toplumunun tümüne yayılan bir yeni sayfa olduğunu gösterebilmemiz lazım… diyoruz.
Aksi takdirde, geçende Tuzla’daki, dünyaya içler acısı bir hukuk mezalimi örneği olarak gösterebilecek Ermeni Protestan Çocuk Kampı’nı ziyaret ettiğimde yazdığım gibi Barış Süreci Ormanı, eğer Tuzla Ermeni Protestan Çocuk Kampı ağacının kurumasına göz yumacaksa, yok olmaya, tamamen hiçleşmeye mahkûmdur…
İster gayri samimi, ister gizli ajandayla, ister kerhen, ister istemeyerek, ister göstermelik ama ve lâkin azınlıkların gasp edilmiş haklarının % 10’unu vermeye kalkan değil, yahu veren evet veren Hükümet’e, çok ilginçtir "Neden tamamını vermiyorsun?" diye değil, "Neden bu kadarını (dâhi) veriyorsun?" diye eleştiren ana muhalefet partisi için bir rapor hazırladık.
Türkiye toplumundaki, farklı dini-kültüre sahip insanların cemaatlerin, Cumhuriyet süresince devletçe gasp edilmiş hakları, klasörler dolusu bir hacimdedir; yalnız pratiğe geçebilmek ve hani meselenin çözümü için bir yerinden başlayabilmek için, en ama en ivedi bir, iki veya üç sorunu teker-teker sorduk, araştırdık ve toplamaya çalıştık.
İşte kimimizin acı kahvesini içmiş olduğu, marangozhanesinde, terzi dükkânına, kuyumcu dükkânına, ayakkabı tezgâhına, muayenehanesine, dershanesine uğramış ya da hiç olmazsa selamını almış olduğumuz, âşık olduğumuz, flört ettiğimiz, ortaklık ettiğimiz, meyhanesinde efkârlandığımız, Hagop (asla Agop değil, artık bunu öğrenmemiz lâzım!), Hrant, Silva, Rakel, Yorgo, Keti, Salamon, Rebeka, Sait, Anjel’in sorunları…
Tabii, kimlerimizin de bu isimleri asla duymadıklarını ve şimdi kalkıp "İyi de bu yabancılar ne zaman gelmiş ki ülkemize" gibi abuk bir söz söyleyebileceklerini de biliyorum…
Farklı dini gruplardan en yaşamsal, ivedilikle çözüm bekleyen sorunlarını sorduğumuzda aldığımız cevapların dökümü şöyle:
Ermeni Havari (Gregoryen denir) Kilisesi, Genel Patrik Vekili, Aram Ateşyan:
- Samimi veya değil, göstermelik veya değil, sonuçta Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar AKP Hükümeti’nin yıllarca gasp edilmiş mal- mülkleri iade etmeye başlayınca; Cumhuriyet Halk Partisi’nden, (…) Şimdi bunların sırası mı? gibi sosyal demokrat milletvekillerine yakışmayacak ifadelerde bulunmamaları için gereken önlemin alınmasını istirham ediyoruz.
- Yeni Anayasa’da Vatandaşlık tanımının, hiçbir ırki-dini mensubiyete ima etmeden, bütün ülke ve vatandaşlarını kucaklayacak şekilde hazırlanmasının hakikaten hayırlara vesile olacağına inanıyoruz.
- Cumhuriyet’in ilk yıllarında var olan ama bilinen neden, yöntemlerle, bugün eminiz Cumhuriyet Halk Partisi’nin de tasvip etmeyeceği, zorbalıkla güya gönüllüce feragat ettirilen Patrikhanelerin Tüzel Kişiliklerin tekrar iade edilmesi konusunda gereken desteğin verilmesini talep ediyoruz. Çünkü Patrikhanelerin tüzel kişiliği olmaması, birçok kanuni haklarının talep ve takip edilmesini son derece zorlaştırmaktadır.
…………………………………………………………………………………………………
Evrensel Rum Ortodoks Kiliseler ve Yeni Roma Patriği Bartholomeos Hz:
- Anayasa, yasalar ışığında tüm vatandaşlık görevlerini yerine getiren ve vatandaşlık haklarına sahip olması gereken, Ortodoks-Rum asıllı ama takdir edeceğiniz gibi öz be öz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlar hakkında, herhangi bir tasavvurda bulunmak söz konusu olduğunda neden Dışişleri Bakanlığı’ndan izin alınıyor? Bireyin kendisini ilgilendiren, kişisel inanç, kültür özelliklerinden dolayı devlet, diğer vatandaşlardan ‘farklı’ uygulamaya tabi tutarak, Dış İşleri Bakanlığı’ndan görüş / izin istemesine son vermelidir. Bu konuda CHP’nin destek vermesini istirham ediyoruz.
2. Patrikhane’nin Tüzel Kişiliği’nin iade edilmesini istirham ediyoruz.
(Cumhuriyet’in kuruluşunda bu hak, Cumhuriyet’in Kuruluş Anlaşması olan, Lozan gereği var olmasına rağmen, tahmin edeceğiniz bazı zihniyete sahip kadroların İslam dışı inanç gruplarına mensup vatandaşlara bilinen yöntem ve şekillerle bu haktan kendi istekleriyle feragat ettirilmiş; kâğıt üzeri bu cemaatler bu haktan istifa etmişlerdir. Not: Raffi A. Hermonn)
- Bazı Yunan asıllı din adamlarının T.C. vatandaşlığına olan başvuruları, gerekçe gösterilmeden reddedilmiştir. Dört (4) din adamının, T.C. vatandaşlığına kabulleri konusunda gereken desteğin verilmesini istirham ediyoruz.
- Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nun lütfen açılabilmesi için, bugüne kadar Hükümet düzeyinde herhangi bir girişiminiz oldu mu, neden?
…………………………………………………………………………………………………
Süryani Kadim (Ortodoks) Kilise Metropoliti, Mor Filüksinos Yusuf Çetin:
- Şimdilerde, en ama en yoğunlaşmamız gereken konu beş bin (5.000) yıldan beri var olan, insanlık mirasına mal olmuş Mor Gabriel Manastırı’nın bürokratik kazaya uğrayıp yok olması meselesidir. Aslında bu konu, asla/kata salt Türkiye’deki Süryani Ortodoks cemaatinin sınırları içinde hapis olacak kadar dar bir konu değildir! Dünya Kültür Mirası’nı ilgilendiren bir konuda ülkemizin zor durumda kalmaması için gereken desteği esirgememenizi saygılarımızla arz ederiz.
…………………………………………………………………………………………………
Türkiye Cumhuriyeti Yahudi Cemaati Hahambaşısı, Sayın İzak Haleva, benzeri cismani sorunlarla ilgili Türkiye Yahudi Cemaati (sivil) Başkanı, Sayın İshak İbrahimzade’ye yönlendirdi; biz de ondan gereken bilgileri şöyle aldık:
- Yeni Anayasa’da oluşturulacak Vatandaşlık tanımının, tüm vatandaşları kapsayacak nitelik, şekilde olması yönünde gereken desteğin verilmesini istirham ediyoruz.
- Kin-nefret suçlarına karşı tedbir amaçlı çıkacak yasanın çıkması için gereken desteğin verilmesini saygılarımızla arz ediyoruz.
………………………………………………………………………………………………
Ermeni Katolik Kilisesi Patriği, Hovhannes Çolakyan, hali hazırda mahkemede olan davaların sürdüğünden, sürece zarar vermemek amacıyla-şimdilik-herhangi bir talepte bulunmayı doğru bulmadıklarını; mahkemeler sonrası bilgi verebileceklerini buyurdular.
…………………………………………………………………………………………………
Ermeni Protestan Kilisesi (Gedikpaşa) Ruhani Başkanı, Sayın Krikor Ağababoğlu’ndan şu bilgileri aldık:
- Cumhuriyet Halk Partisi, Ermeni ve diğer Azınlık Vakıfları’na, zamanında devlet tarafından gasp edilmiş mal varlıklarının iadesi konusunda iptal olması için mahkemeye başvurmuştu. Bu tavrında değişiklik var mı, neden?
- Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye milletvekillerin ağzından, bugüne kadar
Ermeni asıllı ama öz be öz T.C. vatandaşlar hakkında tek bir olumlu söz çıkmamıştır; Ermeniler söz konusu olduğunda sadece ve sadece olumsuz, aşağılayıcı ve kin-nefret içeren ifadeler duyulmuştur. Acaba her mebus düşüncesinde serbesttir mi denecek bundan böyle? Yoksa artık biraz daha dikkatli olmaları için gereken uyarılar yapılacak mı?
- Cumhuriyet Halk Partisi, muasır medeniyetleri yakalamaya ant içmiş TC’de Hıristiyan din adamı yetiştirmek amaçlı, kolej veya yüksek okul seviyesinde bir Hıristiyan İlahiyat Okulu’nun açılması fikrine nasıl bakar?
………………………………………………………………………………………………
Süryani Katolik Kilisesi Patrik Vekili, Monsenyör Yusuf Sağ, başvurumuz üzerine bizi Cemaat (sivil) Yönetim Kurulu Başkanı, Zeki Basatemir’e yönlendirdi; biz de kendisinden şu bilgi ve talepleri aldık:
- 1996’da, Ecevit Hükümeti, Cumhuriyet tarihinde imkânsızı yapmış; yeni bir Azınlık Vakfı olarak, İstanbul Süryani Katolik Vakfı kurulmuştur. Aynı yıl, İstanbul’da, Saray Arkası Sok. Gümüşsuyu’ndaki eski bir Jezvit kilisesini, Hazine tarafından, Tapu’dan 99 yıllığına tescil edilerek, kendilerine tahsis edilmiştir. Böylece İstanbul Süryani (Sakrekör) Katolik Kilisesi’ne 99 yıl için kavuşmuşlardır. Ama sonradan, Cemaat’in haberi olmadan Hazine ve Vakıflar Müdürlüğü birbirleriyle mahkemelik olmuş, Kilise Vakıflara geçmiş. Vakıflar Cemaate Bundan böyle buranın sahibi biziz deyip 99 yıllık tahsisi iptale kalkmıştır. Vakıflar cami dışı ibadethanelere farklı davranıp, ayırımcılık yapıyor, Süryani Katolik vatandaşların Hazine’den 99 yıllığına almış oldukları kiliseyi önce 10 yıllığına olmadı 30 yıllığına verelim diyerek pazarlık ediyor. AİHM’e gitmiş dava muhtemelen Cemaat lehine bitecektir; Vatandaşlarımız, 99 yıllığına anlaşıp, sorunu dostane çözmeyi tercih ediyor.
Tamamen bizim, şahsi görüşümüze dayanarak ama diğer grupların da buna katılabileceklerini tahmin ettiğimizden, Anayasal vatandaşlık tanımı önerimiz şöyledir:
‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bağlı olan her birey, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.’
(*) Araştırmacı - Yazar