Pınar Tremblay

05 Ağustos 2014

Önüm, arkam, sağım, solum: Şiddet

Sadece duymak istemediklerinizi dillendirildiği için TBMM’nin apansızın “gangaster muhitine” döndürülmesine seyirci oluyoruz

Bir AKP problemi: Muhalefeti kaç yumrukla sustururuz?

Şiddetsever AKP'li vekiller.. Korkutucu ve ürkütücüsünüz… "Barbar" demiyorum, alınıp gücenmenizi istemem. Ancak sinirlerini kontrol etmek önemli bir meziyet ve siz şiddeti banallaştırma yolunda mısınız sevgili AKP'li erkekler? Soma'da yaşanan tekme-yumruk-tokat sahneleri "Vahşi Doğu Türkiye" imajını tüm dünyaya yansıtalı daha iki mevsim geçmedi… Meclis'te sürekli bir kavga bir dövüş, bu kavgaların dövüşlerin yüzde kaçı AKP'li erkeklerden çıkıyor? Evet, bir de elbette sürekli şiddet eylemlerini bozkurtlara atfetme huyunuz var… Kaç kere laf attınız? Sınırda sorun varmış, bozkurtlar gitsin; Gezi’de örgüt varmış, bozkurtlar palalarıyla sokağa dökülsün çağrılarınız neyse ki büyük boyutlu olaylarla son bulmadı.

Fakat çok kızgınsınız, hep kızgınsınız. Kızgınlığınız sosyal medya sayfalarından linçle bitmiyor, kızdığınızda gözünüz hiçbir şey görmüyor. İşten çıkarttığınız kişinin itibarını yok etmek için yapmadığınız kalmıyor. Tam bunlara alıştık alışıyoruz, derimiz kalınlaşıyor, derken bir de önüne geçmek istemediğiniz saldırganlığınız yoğunlaştı. Meclis kürsüsünde konuşma yapmaya çalışan her muhalif sürekli sözlü taciz ve fiziki şiddetinize maruz kalıyor değil mi? Neden? Zaten TBMM'den yayın yapılmasına neredeyse tamamıyla engel olmadınız mı? Ayrıca, muhalif vekillerin TBMM’de gerçekten etkileri nedir? Hangi soru önergesi sonrasında bir doyurucu açıklama, konuyu ele alan çalışma yapıldı? Muhalefetin hangi yasa tasarısını kabul ettiniz, ya da muhalefet hangi tasarınızın önünde durabildi? TV'lerdeki alt yazılar, ana akım medyada adayların, parti liderlerinin sözlerinin her biri sizin süzgeçinizden geçmiyor mu?

Benim en çok şaşırdığım AKP'lilerin AKP'ye sadık oldukları sürece asla yanlış yapamıyor olmaları… Dünyanın hangi “dindar” topluluğu kendi dini, kutsal kitabı, ayetleri, sureleriyle dalga geçenleri hala alkışlar? Hangi ülkede ana kucağından koparılıp askere alınmış çocuklar şehit düştüğünde “üç-beş kelle için Meclis açılmaz” diyen kişi hâlâ halkın vergileriyle maaş alabilir? Nerede tacı elinden alınmış güzellik kraliçesinin çok kıymetli “sanatçı” kızkardeşinin kelepçe, yoksa "tasma" mıydı, vurduğu fotoğraflarda gülümseyen erkekler muhafazakâr olarak adlandırılırlar? Nerede böyle kişilere danışmanlık pozisyonu ve maaşı verilir? Bunların hepsine çok derin bir hoşgörü ve kabullenişle yaklaşıyorsunuz sevgili AKP'liler, tabanınızda tavanınızda… "Sizin cephenin" köşe yazarları bir kelime etmiyorlar bu kişiler hakkında… Dün STRATFOR belgelerini ballandıra ballandıra bire bin katarak anlatanlar, bir başbakan danışmanın Amerikalı bir think tankte çalışan kadınla görüşmesinden fırtınalar yaratanlar, ortada fol yok yumurta yokken AKP'nin içinde işini yapmaya çalışanları karalamaya, çamur atmaya "araştırmacı gazetecilik" diyenler, "Böyle bir başbakanımız olduğu için utanıyorum" diye yazılar yazanlar, bugün çok güzel kabul görüyorlar… Hatta anladığım kadarıyla sizin cephenin maaşlarıyla şarap ve mojito bile alıyorlar… Demek ki aşabınız oldukça iyi kontrol edilebiliyor? Bu kişilere karşı hiç tekme tokat girişmiyorsunuz, fıtratınızda değil bu demek ki dövmek, sövmek, kırmak, dökmek? Bu çok güzel….

O halde soru soran milletvekillerimize neden tekme tokat saldırıyorsunuz? Evet bilmek istiyoruz, Soma'da neden bu kadar çok işçi hayatını kaybetti? Bu ülke nereye, ne kadar para harcıyor? Sayıştay raporları neden Meclis'e gelemiyor? Neden “ben vergimi veriyorum, AKP hesap ver” diyen CHP’nin hazırlattığı afişler bu ülkede aşılacak tek bir pano bulamadı? Bunlara hiç tepki vermeyen AKP'liler neden bir vekili tekme yumuk dövmek için bu kadar hızlı organize oluyorlar?

Bu şiddet bu celal nereye kadar? Her şey bitince bizi döve döve mi yola getirebileceğinize inandınız? Yıllardır “kafatasçı”, “ırkçı” diye Kürtlere kalkan yaptığınız MHP ile “ulusalcı” CHP ve işinize gelince hemen Zaza, Alevi, terörist oluveren BDP/HDP ve adı sürekli değişen Kürt hareketinin partilerini birbirine karşı tutarak daha ne kadar sürdürebilirsiniz bu oyunu?

4 Ağustos’da onlarca AKP'li erkek vekil bir kişiyi ortaya alıp linç ettiler. O bir kişi, Sinan Oğan… Kendisinin bakara makara dediğini duymadık. Boynuna tasma takılmış halde “güzel” kadınlarla gülümseyen fotoğraflarda belirdiğini de görmedik… İki küsür yıldır Twitter'dan kendisini takip ediyorum, kimseye tehdit, hakaret, iftira attığına şahit olmadım. Fikirlerimizin hiç uyuşmadığı konularda sakin, sabırlı, anlayışlı ve her daim saygılı bir dialoğu yürüttük. Gezi’deydi Sinan Oğan,ve dünyanın farklı yerlerinde yokluk zorluk çeken Türklerle, Müslümanlarla, insanlarla beraberdir ne zaman tweetlerine baksam; çalışkan, inandığı için konuşmaktan çekinmeyen, yardımsever birisi olarak gözlemledim Sayın Oğanı.

O yumruğu gördüğümde, etrafını çembere almış izleyenleri ve vuranları gördüğümde bu kişilerin bir dönem milletvekillliğinden ömür boyu o halkın vergileriyle emekli maaşı alacaklarını düşündüğümde çok üzüldüm…

Şiddetin siyasi gücü elinde tutanlarca banallaştırılmasının son noktası bu… Sadece duymak istemediklerinizi dillendirildiği için TBMM’nin apansızın “gangster muhitine” döndürülmesine seyirci oluyoruz… Bu vahşetin cezalandırılması gerekmez mi? Ve öylece bir kenarda durup izleyenlerin? Ya ama bu kadar olmaz arkadaşlar demeyen buna sessiz kalan AKP'lilerin? Bir bedeli yok mu böylesi şiddetin, kendini kaybetmenin?

Gerçekten istediğiniz işlerin bundan böyle şiddetle çözümlenmesi mi? Bu mudur bizlere verdiğiniz mesaj?