Özdemir Aktan

31 Ekim 2021

Her biri beş dakikadan saatte on iki hasta

Beş dakikada yapılabilecek şey hastanın şikâyetini sormak ve hemen tetkik isteyerek bir an önce bir sonraki hastaya yer açmak oluyor. Başka bir çıkar yol da hızlı bir şekilde ilaç yazmak gibi gözüküyor. Her iki durum da hastaya belirli bir fayda sağlamıyor.

ABD’de yaşlı ve yoksulların sağlık hizmetlerini düzenleyen CMS (Centers for Medicare and Medicaid Services), Türkiye’deki Sosyal Güvenlik Kurumu benzeri bir kurum olarak değerlendirilebilir. CMS kendisine bağlı olan hekimlerden hastaları ile konuşurken sigarayı bırakmalarını ve bıraktıracak yöntemleri konuşmalarını, meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri tarama yöntemleri ile ilgili bilgi vermelerini istiyor. Daha da ötesi, bu bilgilendirmelerin yapılmış olduğunu belgelemelerini de istiyor. Buna uymayan hekimlerin bazı cezalarla karşı karşıya kalabilecekleri de ayrıca belirtilmiş.

O alandaki yazışmalara bakınca genç hekimlerin bunu normal karşıladıklarını ama daha yaşlıca olanların tepkili olduğunu görüyorum. Deneyimli hekimler kendilerine nasıl hekimlik yapacaklarının dikte edilmesinden rahatsız gibi. Hatta içlerinden biri ABD’nin bir polis devleti olduğu ve bundan sonra her adımın kontrol edileceği yorumuna bile varmış.

Oysa ki bu uygulamanın, dayatma ve cezalandırma kısmı hariç, çok yararlı olacağını düşünenlerdenim. Günümüz hekimliği ağırlıklı olarak tedavi edici hekimliğe yönelmiş durumda. Buna karşılık koruyucu hekimliğin çok daha ucuz ve etkin şekilde birçok hastalığın üstesinden geldiğini biliyoruz.

Sigarayı bıraktırmak, kullanımını azaltmak bir hekimin toplum sağlığı için yapabileceği en önemli hizmetlerden biri olur. Aslına bakarsanız zararı bu kadar net olarak kanıtlanmış bir maddenin hala yasal olarak satılıyor olması da anlaşılır gibi değil. Ancak, getirdiği vergi kazancı sigarayı vazgeçilmez kılıyor.

Kalın bağırsak taraması için kullanılan kolonoskopi hem kanser erken tanısını sağlıyor, hem de bazı poliplerin alınarak kansere dönüşmesini engelleyebiliyor. 

Bu örnekler çoğaltılabilir ama özünde hekimlerin aynı zamanda bir yaşam koçu da olmaları arzulanıyor. Üstelik, bu işi en bilinçli ve uygun şekilde yapacak kitle de hekimler elbette.

Şimdi dönelim ülkemize. Bu yazıyı buraya kadar okumayı başaran meslektaşlarımın önemli bir bölümünün bana tuhaf baktıklarını hissedebiliyorum. Hekimlerin beş dakikalığına hasta bakmaya zorlandıkları bu sistemde “yaşam koçu” görevi nasıl yapılabilir?

Evet, kimse yanlış anlamadı: Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde her beş dakikada bir hasta randevusu veriliyor ve hekimlerden bu hastalara yardımcı olmaları isteniyor. Muhtemelen Türk hekimlerinin bu zor görevin altından da kalkabilecekleri düşünülüyor. Bunun gerçekleşebilmesi için tıp fakültelerinde hekimlere hastanın yüzüne bakarak tanı koymanın yöntemlerinin öğretilmesi gerekiyor.

Beş dakikada yapılabilecek şey hastanın şikâyetini sormak ve hemen tetkik isteyerek bir an önce bir sonraki hastaya yer açmak oluyor. Başka bir çıkar yol da hızlı bir şekilde ilaç yazmak gibi gözüküyor. Her iki durum da hastaya belirli bir fayda sağlamıyor.

Haklı olarak Tabip Odaları bu uygulamaya karşı çıkıyor. İstanbul Tabip Odası basın bildirisinde: “Hekimlik yapabilmek için bir hastaya ayrılması gereken muayene süresi en az 20 dakika olarak kabul edilmesine rağmen ülkemizde birçok hastanede bu süre 5 dakikaya düşürülerek hekimlere günlük yaklaşık 100 hasta randevusu dayatılmaktadır. Bu randevular, hekimin isteği ve bilgisi dışında MHRS sistemi üzerinden açılmakta, hekimin hastasına yeterli zaman ayırmasına; halkın nitelikli sağlık hizmeti almasına engel olmaktadır. Hekimlere performans baskısıyla daha çok muayene ve işlem dayatması yapılarak mesleki özerkliğimize müdahale edilmekte, halkın sağlığı tehdit edilmekte, sağlıkta şiddete zemin hazırlanmaktadır” denildi ve nitelikli sağlık hizmetinin toplumun hakkı olduğu vurgulandı.

Hastalara zaman ayırmak, onları dinlemek, sosyal konularda sohbet etmek tıbbi tedavilerin başarısını arttırıyor. Şimdiki sistemde bunu yapmak imkansız. Bir gün SGK’nın hekimlere “hastalara zaman ayırın, belli konularda yol gösterici olun, yaşam koçu olun” baskısını görebilecek miyiz acaba?