Bundan 30-35 sene öncesinde Lübnan'da, Filistin'de destekleyicilerinin "istişhadi eylem , şehadet eylemi" dediği intihar saldırıları yapılmaya başlamıştı. Amerikan emperyalizminin korkunç yüzü ve siyonist İsrail'in akıl almaz vahşetleri sonucu bu olayların yaşandığı düşünülüyordu. O zamanlarda büyük bir çaresizlik vardı. İslam dünyasında bunu İsraillilere, Amerikalılara yapanların adı efsaneleştirilirdi, ne kadar insan öldürmüşse adına o kadar sevinilirdi. Çünkü onlar İslam dünyasının kanını emiyorlardı ve bu yapılan uyuşukluğa düşmekten ve zulme rıza göstermekten kurtulanların onurlu bir yönelişiydi. O zamanlar da bu tür eylemlerin hangi kutsal amaca hizmet ettiği iddia edilse de kabul edilemez olduğunu söyler dururdum. Kimisi 'başka taraftaki eleştirilebilir ama Filistin'dekiler müstesna. Filistin'de çok farklı bir durum var ve istişhadi eylemlerin haklılık payı var, çünkü orada inanılmaz bir zulüm var' diyordu. Bunun da yanlış olduğunu söylerdim. Zira yanlışın "ama"sı olamayacağını, hangi coğrafyada olursa olsun bunun insanlığa ve İslamiyet’e uyamayacağını söylerdim. O zamanlar İslami camiada bana ve benim gibilerine "insan hakları gibi seküler bir kavrama kafayı fazla takmış kişiler" olarak bakarlardı.
11 Eylül saldırıları yapıldığında bu yanlış mantığa esasında önemli bir ihtar gelmişti. Ama saldırı İslami kamuoyu tarafından bir belirsizliğe mahkum edildi. 'Böyle bir saldırıyı profesyonel bir örgüt bile yapamazdı, el Kaide yapmış olamazdı, hatta öyle bir örgüt mü var, varsa da kendisi ve yöneticisi Amerika ajanıdır' yollu komplo teorileri üretildi hep. Çeşitli senaryolar, komplo teorileri daha kolay geldi olayı anlamak için. Nefret, savaş, imha etme ve can fedası üzerine kurgulu bu anlayışı ve örgütü sorgulamak yerine başını kuma gömmeyi tercih etti İslami camia.
Gün geldi 'istişhadi saldırılar' İslami gruplardan diğer İslami gruplara yönelmeye başladı. Artık sinagoglara, askeri karargâhlara değil, camilere saldırılmaya başlanmıştı. İlk zamanlar bu saldırganlar tanınmak, bilinmek, sorgulanmak istenmedi. "Dış güçler"in oyununa bağlandı, daha sonraları gerçeklerden daha çok kaçılamadı ve saldırıların İslam adına işlenildiği görüldü. Artık her grup bir başkasının olduğu kalabalıklara, camilere, otellere istişhadi saldırı düzenliyordu ve bunu fetvalarla, İslami delillerle yaptıklarını söylüyorlardı. Çıkışında yeterince sorgulanmayan intihar eylemleri Müslüman dünyanın başına bela olmuştu.
Gün geldi El Kaide'nin yanına başka isimler eklendi. Boko Haram, IŞİD daha acımasız yöntemler de kullandı ama İslami camia bunları 'çoğunlukla içlerinde Alman, İngiliz ajanları olan bir örgüt' olarak görme inadından vazgeçmedi. İnanılmaz vahşetleri İslam adına yapsalar bile bu sorunun nedenine, kaynağına inme zahmetine katlanmak istemediler genellikle.
Sonunda Türkiye'de de aynı olaylar yine İslam adına işlenmeye başlandı. El Kaide'nin yaptığı sinagog ve banka saldırıları sonrası olay unutulmaya yüz tutmuştu. Ancak IŞİD'in ortaya çıkışının etkileri sonunda Türkiye'ye de yansıdı. Suruç katliamı da gereken sorgulamayı yaptırmadı ve sonunda T.C. tarihinin en kanlı intihar saldırısı Türkiye'nin en önemli yerinde, başkentinin merkezinde gerçekleşti. Bu saldırıyı bile hala yüksek oranda sağcı IŞID'in yapmadığını PKK'nın yaptığını düşünüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri de IŞİD, PKK, Cemaat gibi yapıların içine katıldığı inanılmaz bir karışımı, 'kokteyl terör' kavramını ısrarla ileri sürüyor. Bütün bu serencamdan sonra intihar saldırılarına yenilerinin eklenmeyeceğini düşünebilir misiniz?
İntihar saldırıları en başta İslam dünyasının ciddi bir muhasebe yapmamasından önlenemez, engellenemez. Ölmeyi, param parça olmayı hiç önemsemeyen, aksine Cennete biran önce kavuşmayı canlı bomba olmakla sağlayacağını düşünen bu zihniyetin İslami açıdan önemle ele alınması ve iyice iknası ancak önleyici olabilecektir.
Selefi bir iklimde, işgallerin bunalttığı, meşrep ve mezhep savaşlarından baş kaldırılamayan bir ortamda canın hiçe sayıldığı ve intihar eylemleriyle sonuç alabileceğini düşünen bir mantığa intihar eylemlerinin yanlışlığını anlatmak belki çok zor. Ama "Allah yolunda ölmenin" intiharla bile olabileceğini düşünen bir anlayışa karşılık en etkili cevap yine İslami düşüncenin aslını sabırla anlatmakla olacaktır. Bu konuyu kendisine dert edinen her İslami anlayış intihar eylemciliğine gidecek yanlış kapıyı kapatmak için gereken önlemleri almalıdır.
İslam en başta ölmek ve öldürmek üzere değil yaşamak ve yaşatmak üzerine emredilmiştir. Hayal ettiği başarıyı sağlamak için ölme veya öldürme şıkkı da vardır ancak her zaman savaşsız çözümler, barış öncelenmiştir. Zulüm içeren öğelerle ölme ve öldürme ise kesin bir dille yasaklanmıştır. Peygamberin hayatı buna iyi bir örnektir. Mekke'yi savaşla ve işgalle yenme seçeneği varken rakibinin teslim olması için her türlü taktiği ve fırsatı kullanan ve sonunda bunu başaran Hz. Muhammed idi. Ama ondan sonra ihya ve inşa değil, ırkçılıkla ayrışma ve zulmederek hükmetme isteği galip geldi. Doğru anlayış iyi bilinmezse çılgın bir galip gelme hastalığı başlıyor ve bu iyice aşırılaşabiliyor. Sonrası ise günümüzde kendisini gösteren yenmek için intihar etme, canlı bomba olma ve katliam aşkına kadar varıyor.
Canlı bombalar her keskin ideolojide rastlanabilse de içinde bulunduğumuz Müslüman dünyada her kesimden insanın çözmesi gereken bir sorun haline gelmiştir artık. Görevimiz oluşan patolojiyi doğru çözebilmek, yanlış tanılarla daha da büyütmemektir. Öfke ve nefretin iki taraflı artışı sorunun çözümüne yardımcı olmayacaktır. Köşeye sıkıştığını düşünen her canlı ilkel refleksler ve yanlış çözümler bulabilir. Mesele neyin doğru olduğu hususunu her açıdan daha çok konuşmamızdır. Canlı bomba olmaya giden yolun başında onu durdurabilecek mekanizmaları konuşmaktan başka çaremiz yoktur.
İslam ülkelerini ve Müslüman dünyanın sosyolojisini iyi tanımayan büyük devletlerin kendilerince IŞİD vb. lerine yönelik bulduğu formüllere teslim olursak bu fatura gittikçe daha ağır bir şekilde Müslüman dünyada yaşayan dinli, dinsiz her ferdin hesabına kesilecektir maalesef.
Canlı bombaların ortada dolaştığı bu ortamda bir canlı bombanın maktülü olmadan oluşan bozulmayı teşhis edip bunu giderebilirsek ne mutlu bize!
@gergerliogluof
www.omerfarukgergerlioglu.com