İktidar yorgun, iktidar bezgin. İktidar hattâ bıkkın. İktidara, yüzüne, yüzlerine bakıyoruz. En ufak bir canlılık emaresi göremiyoruz. Güya seçim kampanyası başladı. Ama iktidar cephesinde bu kampanya hayrete düşürücü şekilde sönük. Canlı kalabalıklar nerede? Kudüs mitingi bile iktidara destek veren kitleleri eskisi gibi çoşkuya sürükleyemiyor. Ne oluyor?
İktidarın sloganları eften püften. Yola devam diyemiyorlar. Ancak, “tamam”, “sıkıldık” türünden potlar kırarak muhalefetin alay konusu oluyorlar. Doğru dürüst hiç bir vaatleri de yok. Ekonomiyle ilgili olarak söylenen bazı şeyler aklı başında olan herkesin tüylerini ürpertiyor. Galiba iktidarın evdeki hesabı bu kez çarşıya uymuyor.
İktidar doğal ömrünü bence çoktan doldurdu. Toplum hayatında, demokrasi ne denli kusurlu olursa olsun, iktidarların, kişilerin, kadroların bir süre sonra değişmesi gerekir. Toplumun, ülkenin yeni bir havayla hayatını sürdürmesi için gereklidir bu. Eski ellerle yeni işler genellikle yapılamaz. Hayatın normal aktığı ülkelerde bunu politikacılar bilir, zamanı gelince kenara çekilir.
Ne yazık ki, iktidarın geride bırakacağı şeylerden korktuğu ülkelerde bunu görmek güçtür. Sadece iktidarın teknik başarızlığı söz konusuysa bırakıp gitmek veya seçimleri kaybetmek daha kolay olabilir. Ancak, nepotist bir çıkar ağı oluşturulmuşsa, hesap verilebilirlik, dosyaların saydamlığı açısından tartışmalı durumlar varsa iktidarın yerinde kalma arzusu iyice güçlü olur.
Bunlara ilâveten, iktidardakiler seçimi kaybederlerse arenada yenilgiye uğramış gladyatör psikolojisine girebilecek kişilerse işler daha da zorlaşır. Bu tür kişiler o taht gibi gördükleri koltuklarını kolay bırakmaz, normal insanların seviyesine inmeyi kendilerine kolay yediremezler.
Elbette, burası Türkiye, iktidar değişmeyebilir. Ne ki, ‘iktidar değişmez’ demiyoruz bu kez. Muhalefetin gittikce güçlendiğini memnuniyetle görüyoruz. Muhalafet canlı. Muhalefet umutlu. Muhalefet hareketli. Muhalefet diri. Birbirinin ayağına basmazlarsa bu hava güçlenerek sürer. Anketlere göre, Mecliste çoğunluk muhalefete kayacak gibi. Cumhurbaşkanlığı, öngörüldüğü gibi ikinci tura kalacaksa, o turu hangi muhalif adayın alabileceğinin iyi hesaplanması gerekecek.
Muharrem İnce de bu performansını sürdürürse bir “Muharrem İnce” hareketinden bile söz edebiliriz. Siyasete, meydanlara mizah duygusunu getirmesini çok önemli buluyorum. İktidarın yüz hatları kas kas kasılırken, İnce’nin güler yüzü, alaycı üslubu halkın daha çok ilgisini çekiyor. İnce’nin kadrosu da önemli olacak. CHP’nin zaten iyi ekonomik kurmayları var. Ünal Çeviköz’ün katılmasıyla dış politik alanında da boşluğu dolduruyorlar.
İyi Parti de iyi götürüyor. Meral Hanım’ın çıkışı sürüyor. İyi Parti’de Durmuş Yılmaz, Ayfer Yılmaz’dan Aydın Sezgin’e çok önemli isimler var. Yineleyim: devleti yönetmekte sıkıntıları olmaz.
Vatandaş olarak, bugünkü iktidarın yerini bir CHP – İyi Parti işbirliğinin almasını, iki tarafın değerli isimlerinin birlikte çalışmasını hayal, hattâ arzu ediyoruz. Niye olmasın?