Nil Aldemir

08 Ocak 2010

Endişeli iyimserlik

Ipsos KMG, Türkiye 2010 Beklentiler - Beğeniler araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Ipsos KMG, Türkiye 2010 Beklentiler - Beğeniler araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma, “gelen yılın iklimi konusunda bilgi vermeyi” ve üzerinde düşünmemize katkıda bulunmayı amaçlıyor.  
Vitrin iyi değil, sen en iyisi gelen iklime bak.
Bu yılın araştırma sonuçları,  “Endişeli İyimserlik” olarak tanımlanıyor.
Bayıldım. Hemen içimden “Hayırlısı olsun,” demek geldi. “Her işte bir hayır vardır, olaylar pek istediğimiz gibi gelişmiyor ama daha iyisi olur inşallah, ne yapalım...”
Endişeli iyimserlik, iyi gitmeyen olaylara bir an önce alışma gücü dilemekten ibaret bir ruh hali gibi. Ortama ayak uydurma, bir huzur bulma isteği. “Eh hadi bakalım, hayırlısı.”
Bana kalırsa, umutsuzluktan beter.  
Hayatta bir türlü dikiş  tutturamayıp bütün ailenin kaygısı haline gelmiş torun herhangi bir part-time işe girince “Aman aman, iyi iyi,” demek gibi. İki gün sonra sıkılıp istifa edeceğini, asla güvenli bir hayat kuramayacağını, çok yakın zamanda başımıza yeni sorunlar açacağını bildiğimiz torun bir süre aklımızı meşgul etmeyi bıraksın. İki dakika nefes alalım. Göz temasından kaçınalım, işimize bakalım. Örgümüzü örelim, mümkünse bu anı ölümsüzleştirelim. Endişeyi saklamaya çalışarak, iyimserlik aşılayalım. “Aman aman, iyi.”
Endişeli iyimser Türkiye, bana artık problem düşünmek istemeyen bir Türkiye’yi çağrıştırıyor.  
Sürekli maç kaybeden küçük bir takımın ezik antrenörü. “Hayırlısı olsun, hadi tamam artık beyler, önümüzdeki maçlar iyi olacak inşallah.”
2010’a girerken gözlenen iyimserlik, 2007 ve 2008 yılına girerken sahip olunan yüksek seviyelerinden uzak, ama 2009’dan biraz daha iyi. Türkiye ile ilgili hislerini “İyimserim” olarak ifade edenlerin oranı %47. 2009’dan önce bu oran %55’lerde.
Ekonomik iyileşme beklentisinde de aynı eğilim sürüyor. Ekonomide 2009 başına oranla daha olumlu bir gelişme beklentisi var. Ama hala önceki yılların iyimserliğinin 10 puan altında. Kriz eğilimiyle birlikte geçtiğimiz yıl sıçrayan enflasyon artış beklentisi ise normalize olup önceki yıllar seviyesine iniyor. Yani enflasyon kamuoyu gündeminin sıcak noktası değil.  
Kamuoyu enflasyonu falan unuttu. “Aman aman, iyi iyi. İyi olur inşallah.”
Bu iyimserlik, demografik olarak farklılaşıyor. Yaş arttıkça iyimserlik artıyor. Erkekler kadınlara göre daha iyimser. Alt-orta sınıflar üst sınıflara göre, kırdakiler kenttekilere göre daha iyimser.
Şehirlerde para ..k, huzur yok galiba.
Reklam satan bir arkadaşım, bir müşteriye sunduğu projenin ederini söylediğinde, aldığı  yanıt “Sen hiç o kadar parayı bir arada gördün mü?” oluyor. Olay benim en fazla kaç parayı bir arada gördüğüme kalacaksa, bu projeyi size sunduğumun 150’de birine satmam lazım. O kadar indirim istemeyin şimdi. Ayıp.  
Kırsal alanda, alt-orta sınıf, yaşlı ve erkek olan Türkler hayatlarından memnun olma eğiliminde. En çok bunalımda olanlar, kentte yaşayan, üst sınıf, genç ve kadın olan Türkler. Bu genç, varlıklı, şehirli kızlar zavallım, gidişatın değişmeyeceğinden habersiz, İstinyepark’ta fiyatlar arttıkça panik oluyor, kötümserleşiyorlar demek ki. Oysa yaş ilerledikçe, resmi daha net görüyorsun. Umudunu daha rahat yitiriyorsun, endişeyi iyimserliğe bağlayıveriyorsun.  
Satınalma niyetleriyle ilgili rakamlar da “dikkatli bir artış” eğilimi gösteriyor. Yaşlı  erkekler durumun daha iyiye gitmeyeceğini anladılar ya, endişeyle iyimser iyimser “Şükür, inşallah,” falan derken “Aman dur erzak depolayalım, planlarımızı sonsuza göre yapalım,” demeye başladılar tabii.
Bir önceki yıla göre yurt içi tatil, sağlık sigortası, otomobil ve mobilya alım niyetlerinde küçük azalmalar, tüketici kredisi kullanımı, yurt dışı tatil, plazma TV alımı, mutfak mobilyası ve cep telefonu alım niyetinde küçük artışlar var.
Endişeli iyimserler Bodrum’a gitmeyi falan bıraktı. Belki bir şey olur, yurt dışına kaçarız diyorlar. Burda kalırsak da bol bol evde yeriz, mutfakta sohbetler yaparız, arkadaşları ararız. Tek eğlencemiz TV, onu da bari geniş geniş seyrederiz. Bitti gitti.
Yatırım araçları tercihinde çok belirgin bir değişim var; altın 10 puanlık bir artışla %40 oranında en fazla tercih edilen yatırım aracı oluyor. Biz tabii buna hiç şaşırmıyoruz. Back to basics. Yastığın altına altını koy, torun ne yapmış bir süre arayıp sorma mümkünse. Bir işe girdi zibidi. Askerliğini de yaptı. İyi, iyi.
İpsos KMG’nin geniş araştırmasının giriş özeti, şu cümleyle son buluyor: “Kamuoyunun genel psikolojik durumu, 2010 yılına önceki yıla göre daha pozitif bir ortamda girdiğimizi, ancak endişelerimizin de sürdüğünü gösteriyor.”
Endişelerimiz sürüyor mu? Ödümüz patladı ayol! Ben hiç “İyimserim” der miyim artık? Ne zaman mutlu olsam kabak başımda patladı. Yok yok, Türkiye artık bir duruma alışmak istiyor. Şu anki duruma, hemen alışmak istiyor. Türkiye artık yoruldu, düz çizgi istiyor.
Yeter artık öyle olacak böyle olacak. Türkiye artık göz teması kurmadan hayırlar dilemek, örgüsünü örmek istiyor. Durmadan vitrin değiştirme dönemi bitti. “İklimim kış, mutfağım sıcak olsun, bana elleşmeyin” diyor.