19 Temmuz 2010’da Memphis yakınlarındaki Germantown 911 acil merkezine bir çağrı geldi:
“Hey… Kahrolası!!!”
“Germantown 911, acil durumunuz nedir? (Silah sesi…) Alo… (Silah sesleri…) Alo… (Silah sesleri…) Alo… Silah seslerinden başka hiçbir şey duymuyorum. Alo… Alo…”
911 görevlisi on bir el silah sesinin yankılandığı bu çağrıdan sonra ne yaptı, bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki, o da bu çağrının tam sekiz gün boyunca herhangi bir yetkiliye iletilmediği. Polis, kayıtlara ulaştıktan sonra yapılan aramaların ardından ise dokuz gündür kayıp olan eski NBA oyuncusu Lorenzen Wright’ın cansız bedenine ağaçlık bir alanda ulaşıldı.
14 yıllık bir NBA kariyerinin ardından hazin bir şekilde sona eren bir hayat:
Lorenzen Wright…
Yerel bir kahraman
“1996 NBA Draft’ı 7. sıra seçme hakkıyla; Los Angeles Clippers, Memphis Üniversitesi’nden Lorenzen Wright’ı seçiyor.”
Basketbolcu olma hayalleriyle yanıp tutuşan çoğu gencin en büyük hayali, bir gün bu cümledekine benzeyen sözcükler işitmektir. Dönemin NBA başkanı David Stern, kürsüye gelip bu sözleri söylediği anda Lorenzen Wright’ın en büyük hayali gerçeğe dönüşmüştü. O artık bir NBA oyuncusuydu. Yerinden kalktı ve masanın etrafındaki tüm aile bireylerine sarıldı. Zira bu mutluluğu herkese bizzat bulaştırmalıydı. Zaten günlük hayatında da hep bunu yapardı. Kocaman gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmazdı.
“İnsanların onun hakkında söyledikleri ilk şey, ne kadar iyi biri olduğuydu. Bu durum, onun bir basketbol oyuncusu olmasından daha önde geliyordu.”
Lorenzen’in babası Herb Wright’ın cümlelerinde mübalağa bulunmuyor. Bilhassa hem lise hem kolej hem de NBA yıllarında vakit geçirdiği Memphis’de yerel bir kahraman gibi görülüyordu. Her zaman hayır etkinliklerine katılırdı ve topluma faydalı olmak için çaba gösterirdi. NBA’de hiç zaman bir yıldız mertebesine ulaşamamış olsa da yerel kahramanlık da oldukça güzel bir payeydi. Lorenzen da hayatından gayet memnundu.
Diğer taraftan, Lorenzen belki de daha fazla memnuniyet aramış olacak ki, kazandığı milyonları biraz hesapsızca harcamıştı. Lüks araçlar, evler, mücevherler ve daha bir sürü şey… Kariyerinin sonuna geldiğinde ise maddi zorluklar had safhaya ulaşmışken üstüne bir de eşinden boşanıp nafaka ödemeye başlamıştı.
O dönem Atlanta’da tek başına yaşayan Lorenzen için Avrupa’da biraz basketbol oynayıp biraz para kazanmak hiç de fena bir fikir gibi görünmüyordu. Ama önce Memphis’e gitmeliydi. Kız kardeşinin yakında doğacak bebeği için bir kutlama yapılacaktı ve bunu kaçırması söz konusu olamazdı.
Esrarengiz bir cinayet
Lorenzen, 18 Temmuz 2010’da Memphis’e geldi. Vaktinin çoğunu arkadaşlarıyla geçirdi ve son olarak da çocuklarıyla birlikte yaşayan eski karısının evine gitti. Gece yarısı olmadan oradan ayrıldı ve sonrasında sırra kadem bastı.
Dokuz gün sonra ise ailesini ve onu sevenleri şok eden bir bilgi, haber merkezlerine düştü. Lorenzen Wright, ormanlık bir alanda vurularak öldürülmüştü. Fakat neden? Bunu kim yapabilirdi ki?
Maalesef, cesedin geç bulunması sebebiyle olay mahallinde işe yarar bir delil elde edilememişti. Ancak teorilerin oluşması fazla zaman almadı. Lorenzen’in maddi zorluk yaşadığı dönemde iki aracını bir yerel bir uyuşturucu çetesinin liderine sattığı daha önceden polisin bildiği bir şeydi. Hatta bu konuya ilişkin ifadesi de alınmıştı. Acaba polise konuştuğu düşünülüp bir mesaj vermek için Lorenzen’i öldürmüş olabilirler miydi?
Lorenzen’i canlı olarak gören son kişi eski eşi Sherra’ydı ve onun da ifadesi alınmıştı. O gece 100.000 dolar civarı bir parayla ve uyuşturucu dolu bir kutuyla evden çıktığını söylemişti. Ancak sonrası tam bir muammaydı.
Lorenzen’in ölümünden 14 ay sonra; 1 milyon dolarlık hayat sigortası tutarı Lorenzen’in altı çocuğunun annesi, eski eş Sherra’nın hesabına yatırıldı. Bundan sonraki süreçte, polis dikkatini Sherra’nın üzerine yoğunlaştırmaya başladı. Onun davranışlarında bir tuhaflık olduğu, verdiği ifadelerin tutarlılıktan uzak olması, cinayetle bir ilişkisi olabileceğini düşündürüyordu. Görgü tanıklarının Sherra hakkında verdikleri ifadeler de bu şüpheyi kuvvetlendiriyordu. Tüm bunların üzerine, Sherra’nın sigortadan gelen 1 milyon doları 10 ay içerisinde tamamen harcaması ise herkesin aklına tek bir soruyu düşürmüştü:
Sherra’nın bu işte bir parmağı olabilir miydi?
“Böyle bir şey yapmak için kalpsiz ve korkak biri olmak gerekir. Genelde karanlıkta yapılan şeyler gün ışığında ortaya çıkar. Ben de buna tutunuyorum. Birileri biliyor. Bir gün ortaya çıkacak.”
Baba Herb Wright’ın bu sözleri yıllar sonra karşılığını buldu. Cinayetten yedi yıl sonra, gizli bir tanığın ifadesiyle hareket eden polis, bir gölün dibinde cinayette kullanılan silaha ulaştı. Silah, Billy Turner adında bir bahçıvana aitti. Turner, aynı zamanda Sherra’nın düzenli olarak gittiği kilisede papaz yardımcısıydı. Tutuklanan ikili suçsuz olduklarını iddia ettiler.
Yıllar boyunca çözüme ulaşılamamış olan bu dava, 25 Temmuz 2019 günü Sherra’nın suçlu olduğunu itiraf etmesiyle nihayete erdi. Sherra, 30 yıl hapis cezası aldı ancak suçluluğunu itiraf ettiği için 8 yıl sonra şartlı tahliyeden yararlanabilecek. Turner’ın cezası ise henüz açıklanmadı.
Tam dokuz yıl önce bugün, Lorenzen Wright’ın cansız bedeni polis tarafından bulundu. Yıllar süren soruşturmanın ardından artık katilleri biliniyor. Basketbol salonlarından tanıdığımız bu güler yüzlü adamın bir cinayetin kurbanı olması elbette derin bir üzüntü kaynağı. En azından, huzursuz ruhu artık rahata erebilir.