Bir gazeteci için namus göstergesidir.
Herhangi bir kaynağın söylediği “yazılmamak kaydıyla” isteğine uymak…
Ancak…
Kaynak gazeteciye yazılmamak kaydıyla derken..
O gazetecinin bilgisi için söylediği bu notların..
Er ya da geç, ismi verilmese de, gazetecinin haberlerinde, analizlerinde, değerlendirmelerinde kullanacağını bilir…
Bunları yazıyorum çünkü…
Bir grup gazeteci-yazar bundan bir süre önce ABD’ye gitti.
ABD’de de yaşayan Balkan asıllılarla yapılacak bir görüşme olacaktı.
Davete aracılığı Gülen cemaatine yakın Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yaptı.
Yani gazetecileri arayıp davet eden vakıf idi.
Kimsenin hakkını yemek istemem.
Muhtemelen aracı vakıf olmasaydı ve “ABD’de Fethullah Gülen ile de görüşme ihtimali var” denmeseydi yoğun katılım olmazdı.
Hemen burada şunu söyleyeyim.
Beni çağırsalardı bir gazeteci olarak gider miydim?
Kesinlikle “evet”; giderdim.
Türkiye’de on binlerce insanı etkileyen bir isimle yüz yüze görüşmeyi isterdim.
Gazeteciler kalktılar, gittiler, arkasından Gülen ile de görüştüler.
Gülen güncel siyasi gelişmeler hakkında da konuştu.
Bunun bir kısmı not edildi.
Bir kısmı için yazılmama kararı alındı.
Giden gazetecilerin ikisinin gazetelerde köşesi yok.
Ama diğerlerinin var.
Giden iki kişiden birisi twitter'ı etkin kullanıyor.
Ancak…
Ne köşelerde, ne başka bir mecrada görüşmeyle ilgili en küçük bir not yayınlanıyor.
Pazar günü Nagehan Alçı’nın Milliyet’te yazdığı köşe yazısına kadar.
Sonra internet medyasında çıkan “el öptüler, Gülen kanapede otururken onlar yerde bağdaş kurup oturdular” kısmı büyütülen ve her ikisinin de gerçek dışı olduğu ortaya çıkan görüşmeye ilişkin iddialar.
Meslekte 20 yılım doldu.
Kendimi herhangi bir konuda ahkâm kesecek birisi olarak görmüyorum.
Ama aklıma takılan birkaç nokta var.
Gazeteci ve yazarlar uzun ABD yolculuğunu da göze aldılar,çünkü sonuçta Gülen ile görüşme ihtimali vardı.
Çoğu gazetecinin isteyeceği bir fırsat.
Görüşme oldu, notlar tutuldu, bir kısmı için yazılmama kararı alındı.
Buraya kadar da normal.
Ancak…
Görüşmeye katılan hiçbir gazeteci bununla ilgili tek bir satır yazmadı.
Gülen’i ziyaret ettikten sonra en azından..
Gidildiğine dair birkaç satır ve en azından genel de olsa izlenim yazılamaz mıydı?
Buraya giden gazeteciler orada duyduklarını döndüklerinde yazı işlerinde editörlere, müdürlere anlatmadılar mı?
Doğal olarak anlatılanlar, Gülen gibi bir isim “iktidarla ilgili kimi eleştirileri ve kaygılarını net ifade ettiği için” kulaktan kulağa yayılan, büyüyen, konuşulan bir gündem olmadı mı?
Kimileri bunların önüne arkasına doğru olmayan abartılı kelimeleri de eklemedi mi?
Şimdi soruyorum…
Yazılmamak kaydıyla notunu anlıyorum.
Ama hiç görüşme olmamış gibi gidip geldikten sonra tek bir satır bile yazılmamış olmasını anlayamıyorum.
Son bir not:
Güvenilir kaynaklar Gülen’in o toplantıda “güç zehirlenmesi” kelimelerini kullandığını teyit ediyor.
Aynı kaynaklar “Gülen’in Bamteli programını düzenli takip edenler zaten isim vermeden kimi eleştirdiğini anlarlar” diyor.