Murat Sabuncu

28 Haziran 2019

Anayasa Mahkemesi kararındaki karşı oy; ‘demokrasi için tehlike çanlarından’ bahsediyor

Siyasetin dört bir yanını sardığı yargı erki boyunduruktan kurtulmadan bu memleket nefes alamayacak…

Cumhuriyet davası…

Bağımsız bir basın organını susturmak…

Gazeteci tutuklamalarıyla diğer medya kuruluşlarında çalışanlara gözdağı verilmek için açıldı.

Soruşturmayı başlatan savcının kendisinin FETÖ üyeliği gerekçesiyle yargılandığı…

‘Bulduğu tanıkların’ Gülen ile uzun süre yan yana çalıştığı…

Haberlerden suç yaratan, hayatında gazetecilik yapmamış, bilirkişi listelerinde adı olmayan iktidar amigosu bir kişinin rapor hazırladığı…

Bir utanç dosyasıydı.

Bu dosya ile meslek hayatları 30 ile 60 yıl arasında değişen gazeteciler, avukatlar…

Ülkedeki tüm terör örgütlerinin propagandası yaptıkları iftirasına uğradılar…

9 ile 18 ay arasında tutuklu kaldılar…

2.5 ile 7.5 yıl arasında ‘ceza’ aldılar.

Halen 6 Cumhuriyet yazarı istinaf onayı sonrası, Yargıtay beklenmeden Kandıra’da yeniden cezaevinde…

Davada yargılanan sanıkların tamamının…

Ve tüm aile bireylerinin…

Sadece evleri didik didik edilmedi.

Tüm hayatları da didiklendi…

Hayatları boyunca kullandıkları banka hesapları, kredi kartları, hesap hareketleri incelendi.

Tüm telefon kayıtları…

E-mail hesapları…

WhatsApp mesajları…

Özel hayatları…

Aklınıza gelen ve gelemeyecek her inceleme yapıldı…

Sonuçta geriye…

Haber, yazı, binlerce tweet arasından koparılıp anlam bütünlüğünü yitirmiş paylaşımlardan, terör örgütü propagandası çıkarmak kaldı…

Bu davada yargılananlar…

Hiçbir zaman…

Kişisel savunma yapmadılar…

Saldırının gazetecilik mesleğine ve fikir özgürlüğüne yapıldığının farkındaydılar…

Bu davada yargılananlar hiçbir zaman kendilerine özel bir muamele kabul etmediler…

Cezaevlerinde fikirleri nedeniyle yatan tüm gazeteciler, siyasi tutuklular için özgürlüğü, söz söyleme hakkını savundular.

Bu yazıyı 2.5 yıl sonra gelen Anayasa Mahkemesi kararı için yazıyorum. Mahkeme bir arkadaşımız hariç ‘hak ihlaline uğramadığımıza’ 9 oya karşı 6 oyla karar verdi.

Gerekçeli karar kısa bir süre önce yayınladı. T24 dahil pek çok sitede karar yayınlandı. Ancak başta Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın, 6 üyenin karşı oy yazıları hiçbir yerde yayınlanmadı. İsteyenler bu gerekçeli kararın ve karşı oy yazılarının tamamına www.anayasa.gov.tr hesabından ulaşabilir. Ben buraya ‘ifade özgürlüğü demokratik toplumun nefes borusudur’ diyen karşı oylardan birkaç çarpıcı bölümü kelimesi kelimesine aldım.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan:

Başvurucu esas itibariyle genel yayın yönetmeni olduğu gazetede farklı tarihlerde yayınlanan yazı ve haberlerden dolayı tutuklanmıştır. Hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukukilik şartını sağlamadığı tespiti ışığında, tutuklama gibi ağır bir tedbirin ifade ve basın hürriyetleri bakımından demokratik toplumda gerekli ve ölçülü müdahale olarak kabul edilmesi mümkün değildir. ( 7. Madde)

Engin Yıldırım Başkanveli:

Bir gazetenin yayın politikası değişimesinin nasıl suç teşkil edebileceğinin ve bu değişimin terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda yapıldığının olgusal olarak ortaya konulması gerekmektedir.Tek başına bir yayın politikası değişikliği suç olarak nitelendirilemez. Gazete yayın politikasının sistematik ve düzenli bir şekilde terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin ve bu yayın politikası ile terör örgütlerinin amaç ve eylemleri arasındaki ilişki ve bağın kuvvetli bir şekilde somut olarak gösterilmesi gerekir. Salt yayınların içeriğindeki bazı ifadelere dayanılarak yapılan öznel bir değerlendirme ifade ve basın özgürlüklerine darbe vuracaktır. (10. Madde)

Özgür ve demokratik bir toplumsal düzende basından beklenen iliştirilmiş (embedded) ve sadece resmi açıklamalara itibar eden bir gazetecilik değil, olayları soruşturan sorgulayan ve arka planını ortaya çıkarmaya çalışan bağımsız bir gazetecilik faaliyeti yürütmesidir. (12. Madde)

Başvurucunun yöneticisi olduğu gazete, muhalif yayın politikası ile tanınan bir yayın organıdır. Burada yayınlanan haber ve yorumların başlık ve içeriklerindeki kimi ibarelerden hareketle gazetenin terör örgütlerinin amaçlarına hizmet ettiği, suç işleme kastı taşıdığı, şiddet çağrısında bulunduğu iddiası demokratik hukuk devleti bakımından ancak ve ancak somut bulgularla desteklenmesi halinde ciddiye alınabilir. Bunun dışında gazete yöneticileri ve gazetecilerin gazetenin salt yayın politikasındaki değişiklikten ve sundukları haberlerden dolayı kriminalize edilmesi onlara suç isnat edilmesi kabul edilemez. Özgür ve bağımsız basının varlığı demokratik bir toplumsal yaşamın oluşması ve sürdürülmesi için havadaki oksijen gibi hayati bir öneme sahiptir. Sürekli bir suç isnat edilme ve ceza yaptırımına maruz kalma endişesi taşıyan basın kamusal görevlerini hakkıyla yerine getirmekten uzaklaşır, kendi derdine düşer. Böyle bir durum bir demokrasi için tehlike çanlarının çalmaya başlaması demektir. (13. Madde)

Celal Mümtaz Akıncı- Yusuf Şevki Hakyemez (üyeler)

Bir gazetenin salt muhalif duruşundan hareketle FETÖ/PDY veya PKK gibi terör örgütlerinin amaçlarına hizmet ettiği iddiasıyla bu gazetenin veya orada çalışan gazetecilerin sorumlu tutulması demokratik hukuk devletinde ciddi sorunlara yol açacaktır. Demokratik hukuk devletinde ifade ve basın hürriyetinin konumu açısından düşünüldüğünde bir gazetenin muhalif duruş sergilemesi ve kendi yayın politikasını değiştirmesi tamamen kendi takdirindedir. (12. Madde)

Aralarında Cumhuriyet davasının da bulunduğu pek çok siyasi dava bu dönemin hukuki utançları olarak tarihte yerini aldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekili’nin de aralarında olduğu bir grup yargıcın düştüğü notlar, bu utancın daha iyi anlaşılması için kritik önemdeki detaylar. Siyasetin dört bir yanını sardığı yargı erki boyunduruktan kurtulmadan bu memleket nefes alamayacak…