Murat Batı

06 Aralık 2023

Asgari ücretin el birliğiyle yanlış hesaplanması II: SGK yönüyle…

Yılda 5 günlük kayıptan ne olur ki diye düşünebilirsiniz elbette ama yıllık 5 günlük fark çalışanın emekli aylığından tedavi sürecine kadar birçok alanı etkilemektedir

Asgari ücret, işçilerin hayatlarını idame ettirmeleri ve insanca yaşam sürebilmeleri için gereken asgari ücret seviyesidir. Ülkemizde, iş kanunu kapsamında olan ve olmayan tüm işçilere günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere asgari ücretin ödenmesi zorunludur. Asgari ücret, günlük olarak hesaplanmaktadır. Ancak uygulamada günlük yerine hatta her ay için 30 günlük hesaplanmasının yaratacağı hak kayıpları ziyadesiyle fazladır. Bu temel sorunu dünkü yazıda  izah etmeye çalıştım.

Bu sorunun en şiddetli tesir ettiği alan ise çalışanın sosyal güvenlik açısından elde etmesi gereken haklarıdır. Zira sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında primlerin ayın kaç gün olduğuna bakılmaksızın SGK'ya ayda 30 günü geçmeyecek şekilde bildirilmesi kuralı getirilmiştir. Yılda 365 gün olmasına rağmen, işçilere 360 gün üzerinden sigorta primi tahakkuk ettirilmekte ve işçilere 5 günlük ücret ve sigorta gün kaybı yaşatılmaktadır.

İlk bakışta yılda 5 günlük kayıptan ne olur ki diye düşünebilirsiniz elbette ama yıllık 5 günlük fark çalışanın emekli aylığından tedavi sürecine kadar birçok alanı etkilemektedir.

Şöyle ki…

5510 sayılı Kanun m.3/I-13'te "22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt ücreti" şeklinde tanımlanmaktadır. İş Kanunu'nun 39'uncu maddesine göre asgari ücretin günlük belirlenmesi esas olmakla birlikte, 5510 sayılı Kanun'da asgari ücret, aylık brüt olarak belirlenmektedir. Yine aynı maddede ay, 30 gün; yıl ise 360 gün olarak değerlendirilen süreyi ifade etmektedir. Ancak 28 gün olan şubat aylarında sigortalılar için 30 prim günü bildirilmesi gerekse de aradaki 2 günlük prim farkının işçi payına isabet eden tutarının işveren hissesine eklenerek muhasebeleştirilerek bordrolaştırılması gerekir.

İşte asgari ücreti günlük değil de her ay için 30 gün üzerinden hesap edilmesinin yaratacağı olumsuz sonuçları aşağıda sıralamaya çalıştım.

Sosyal güvenlik mevzuatındaki düzenlemeler nedeniyle geçici iş göremezlik tutarları eksik hesaplanmakta, 30 günlük prime esas kazanç üzerinden sınırlandırıldığından ötürü sigortalılara, iş kazası ve meslek hastalıkları, analık ve hastalık hallerinde, 31 gün olan aylarda bir günlük prime esas kazanç tutarı üzerinden ayakta tedavilerde 2/3, yatarak tedavilerde de 1/2 oranında eksik ödeme yapılmaktadır.

İşsizlik ödeneğinin ödenmesi, hesaplanması ve uygulamasına ilişkin hususlar 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda[1] yer almaktadır. Kanun'un 50'nci maddesinde; günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son 4 aylık prime esas kazançları esas alınarak hesaplanan günlük ortalama kazancın yüzde 40'ı, aylık asgari ücretin ise brüt tutarının yüzde 80'ini geçemeyecektir. Ücret, günlük olarak hesaplanmakta ve İşsizlik Sigortası Kanunu'nda asgari ücrete getirilen tavan miktar, aylık brüt tutara endekslenmiştir. Oysa ayın 31 gün ile biten günlerinde çalışan işçilere 31 gün üzerinden ücret ödemesi yapılması gerekeceğinden, söz konusu işçiler adına hesaplanacak asgari ücretin de 31 gün üzerinden belirlenmesi gerekir. Özetle işsizlik sigortası kanununda asgari ücrete getirilen tavan miktar, aylık brüt tutara endekslenmiş olduğundan, işsizlik ödeme periyotlarına bağlı olarak asgari ücretin yüzde 80 üzerinden işsizlik sigortası ödemeleri de eksik hesaplanmaktadır.

5510 sayılı Kanun'un 41'inci maddesinde borçlanma yapılacak süreler belirtilmiştir. Kadın sigortalılara doğum borçlanmasını, sigortalı olmaksızın avukatlık stajında, doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlıkta geçen süreler, grev ve lokavtta geçen süreler, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen süreleri, kısmi süreli çalışanların eksik süreleri, yurt dışı borçlanma vb. sayılan hallerde sigortalılara geriye dönük borçlanma imkânı tanınmıştır. Sigortalılar, prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, günlük kazancın yüzde 32'si (yurt dışı borçlanmada yüzde 45) üzerinden borçlanabilmektedir. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin[2] 66/12'nci maddesinde, "Borçlanma gün sayısının ilgili aylara mal edilmesinde ay 30, yıl 360 gün olarak dikkate alınır, borçlanma süreleri kanunla belirlenmiş süreleri aşamaz" şeklinde düzenleme yer almaktadır. Sigortalılar, ay içerisinde 28, 30 veya 31 gün sürelerle çalışmakta olup sigortalıların bir yıldaki toplam çalıştıkları süre 365 gündür. Buna karşın sigortalılar, bir yılın 360 gününü borçlanabilmektedir. Her yıl için 5 gün, şubat ayının 29 olduğu yıllarda 6 gün eksik borçlanma yapmış olmaktadırlar. Buna göre Sosyal sigorta işlemleri yönetmeliği gereğince borçlanma gün sayıları, ayda 30 gün, yılda 360 gün dikkate alındığından her yıl için 5 gün dört yılda bir 6 gün olmak üzere sigortalılar eksik borçlanmaktadır.

Ölüm, yaşlılık ve malullük aylıklarına hak kazanılması bakımından her bir gün önemlilik arz eder. Özellikle 4/a sigortalılarda aylığa hak kazanmada, her türlü borçlanma süresi hariç 900 prim gün şartı bulunduğundan, sigorta gün sayısının ayda 30, yılda 360 gün ile sınırlandırılmasından kaynaklı olarak sigortalıların bazen birkaç gün ile yakınlarına ölüm aylığı bağlanamamaktadır.

Yaşlılık aylıklarının hesaplanması açısından, her yıl için sigortalılara 5 gün şubat ayının 29 olduğu yıllarda 6 gün olmak üzere eksik gün bildirimi yapılmakla birlikte, prime esas kazanç tutarları prim ödeme gün sayılarına bölünerek aylık bağlanma yoluna gidildiğinden ortalama aylık kazanç yönünden belirgin bir farklılık ortaya çıkmamaktadır.

5510 sayılı Yasanın 88'inci maddesi ve ilgili mevzuatta, 4857 sayılı Yasa'nın 39'uncu maddesine paralel olarak yapılacak düzenlemeyle, takvim esasının dikkate alınarak yılda 365 gün, şubat ayının 29 gün olduğu yıllarda 366 gün karşılığı SGK primlerinin bildirilebilmesinin yasal zemine kavuşturulması, aylık ve ödeneklerinin de buna göre hesaplanması gerekmektedir[3].

Ezcümle asgari ücretin günlük hesaplanması gerektiği yerde tamamen uygulamadan gelen bir alışkanlıkla her ay için 30 gün hesaplanması çalışanları ciddi hak kayıplarına uğratmaktadır.


[1] 08 Eylül 1999 tarih, 23810 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

[2] 12 Mayıs 2010 tarih, 27579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

[3] Bu yazı "Murat Batı&Engin Uzuner; Asgari Ücretin Günlük Yerine Aylık Hesaplanmasınının İş, Sosyal Güvenlik Ve Vergi Mevzuatları Açısından Karşılaştımalı Olarak İncelenmesi, Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Volume: 3/Issue: 5/Year: 2022, p. 3-32" isimli makale referans alınarak oluşturulmuştur.

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.