Metin Münir

05 Haziran 2018

Zamansız yağmurlar

Doğu Akdeniz ve Orta Doğu, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan bölgelerden

Ozanköy

Altı gündür her gün, ara ara yağmur yağıyor.

Burada değil, ama başka yerlerde doluyla karışık düşüyor.

Olgunlaşmış elma, şeftali, kayısı ve kirazları dövüyor, dallarından düşürüyor.

Yollarda, suları yükseltip arabaları hapsediyor.

Az yağmur alan, yarı çöl bu adada, yağmur beni her zaman sevindirir

Yağmur öğleden sonra veya gece geliyor.

Az yağmur alan, yarı çöl bu adada, yağmur beni her zaman sevindirir.

Ama aklımın bir yerlerinde bir rahatsızlık, bir endişe de kıpırdatmaz değil.

İlkbaharda yağmur yağardı bazen, ama bu kadar art arda, bu kadar uzun ve şiddetlisi olağan değil. Nisan ve Mayıs’ta rüzgârların Kuzey Afrika’dan getirdiği ve günlerce adanın üstünde duran, aydınlığı azaltan kalın toz bulutları da.

Doğu Akdeniz ve Orta Doğu, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan bölgelerden biridir.

Bilim insanları, Kıbrıs’ın çölleşeceğini öngörüyor.

Kış yağmurları azalacak. Sıcak hava dalgaları sıklaşacak. Kuraklık baş gösterecek. Denizanaları çoğalacak. Ve belki uzun zamandan beri adaya uğramayan hastalıklar yeniden ortaya çıkacak.

Bitki örtüsü, çölleşen ovalardan dağlara hicret edecek. Ama kutuplardaki milyarlarca ton buz eridikten sonra yükselecek olan denizler, sahile yakın düzlükleri ve ovaları yutacağı için çölleşmiş çölleşmemiş kimin umurunda?

*

Doğu Akdeniz ve Orta Doğu, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan bölgelerden

Gece, bu ay olmaması gereken bir serinlik var.

Yorganı kaldırmakla hata ettim galiba.

Sabaha doğru yağmur, yıldırımlarla geri dönüyor ve beni uyandırıyor.

Önce uzaktan gök gürültüsü ve düşen yıldırımların sesini duyuyorum. Gittikçe yaklaşıyorlar.

Kapalı göz kapaklarımdan, çakan şimşeklerin ışığı geçiyor.

Yıldırımlar daha yakınlara düşüyor:  Bir ışık yanıp sönüyor, bir iki saniye ardından büyük bir çatırtı.

Ağır bir yağmur düşmeye başlıyor. Kapalı pencerelerin arasından içeri su giriyor. Kalkıp, ıslanarak panjurları kapatıyorum.

Yağıyor, yağıyor, yağıyor.

Yol kenarından dere gibi akan suyun ve taşıdığı taşların sesi geliyor. Yarın evin önündeki yolda rasgele atılmış zarlar gibi savrulmuş bu taşlar olacak.

Sonra fırtına geldiği gibi aniden gidiyor, Ramazan davulcusu gibi uzaklaşıp duyulmaz oluyor.

Canlı bir varlık; sanki birbirinin içine girmiş, yağmur, şimşek, yıldırım, gök gürültüsü, dev, müthiş kızgın canlı bir varlık. Uzaklaştı, ama geri dönüp daha beter etmek gibi bir niyetle.

Ağaçlar ve bitkiler beklenmedik zamanda gelen bu sürpriz sudan mutlu. Yarın sabah tozlarından arınmış yapraklar göreceğim, yemyeşil, parlak, geniş olanlarının üzerinde su damlaları ışıldayacak.

Dallar suyun ağırlığından sarkacak.

İncir daha keskin kokacak.

Derenin ufak bir göl yaptığı yerde yaşayan kurbağalar daha şakrak ötecek.

Çok şey değişiyor olmasına rağmen hiçbir şey değişmiyor sanmaya ve değişmemeye devam edeceğiz.