Metin Münir

03 Kasım 2015

Seçimler: Çobandan kaçarken kasaba yakalanmak

Kutuplaşma sürecek, PKK dağdan indirilemeyecek, Suriye’de batağa batmaya devam edilecek...

AKP’ye beklenmedik bir çoğunluk kazandıran seçimler Türkiye’nin büyük sorunlarını çözmeyecek, ağırlaştıracaktır.

Çünkü Türkiye’nin açmazı AKP’nin iktidarda olmaması değil, olmasıdır.

Seçmen aslında bunu anladığının sinyalini Haziran seçimlerinde vermiş, AKP’nin Meclis çoğunluğunu elinden almıştı.

Erdoğan/Davutoğlu ikilisinin iç ve dış politikada Türkiye’nin başına açtığı belalardan kurtulması, AKP’siz bir hükümet kurulması için muhalefet partilerine bir fırsat hazırlamıştı.

MHP’nin fanatik katılığı yüzünden bu olmadı.

Çobandan kaçarken kasaba yakalanan kuzu gibi seçmen AKP’nin kucağına düştü.

Ama çok geçmeden AKP’nin Türkiye’nin ilacı değil, hastalığı olduğu yeniden anlaşılacak.

AKP, Milli Görüş ve Müslüman Kardeşler felsefelerine bağlı, amacı Türk ve Sünni bir rejim kurmak olan siyasi bir akımdır. Bu rejim eş dost zenginleştirme kapitalizmine dayalı bir Orta Doğu despotluğudur. Batı ve İsrail düşmanıdır. Demokrasiye bağlılığı işine geldiği kadardır. Türkiye’yi endüstrileştirmek, güçlü kılmak, Müslüman dünyasının manevi lideri haline getirmek ister ama bunu beceremez. Çünkü alaturkadır; entelektüelliği sığdır; dil bilmediği için dünyayı, hatta lideri olmak için çırpındığı Arap dünyasını bile anlamaz. Yeni  teknolojilerin lokomotifi olan Batı’daki buluşların farkında değildir. İlerlemede eğitimin ne kadar önemli olduğunu kavramadığı için iyi eğitilmiş değil, dindar nesiller yaratmaya kalkar.

Seçim sonuçlarının sarhoşluğuyla çok laflar ediliyor ve edilecek. Ama bu kendi kendine gelin güvey olmalar, ölü ozanların sevgi lafları gerçekleri örtmez.

Özünde, AKP seçimden önce ne ise bugün de odur.

İpler Erdoğan’ın elinde olmaya devam edecek. O da, seçmenin AKP’ye verdiği yüzde elli oyu aklını başına toplaması için bir fırsat değil, kendi gündemini ilerletmek için bir teşvik olarak görecek.

Demokratikleşme olmayacak. Kutuplaşma sürecek. Basına özgürlüğü geri verilmeyecek. PKK dağdan indirilemeyecek. Suriye’de batağa batmaya devam edilecek. Türkiye’ye neredeyse bütün dostlarını kaybettiren dış politika değişmeyecek. Avrupa Birliği yolculuğunda bir milim ilerlenmeyecek. Büyük ölçüde dışarıdan gelen kredilere bağlı olduğu için ekonomik büyüme hızlanmayacak. 

Türkiye büyük ve müreffeh olma potansiyeline sahip olan ama bu amaca ulaşmak için doğru model seçme aklına sahip olmayan bir ülkedir.

Oysa bu model önünde duruyor. Adı demokrasidir: Türkiye’nin bir ırklar, dinler ve cemaatler mozaiği olduğunu kabul eden, dinle devleti ayrı tutan, rant değil dürüstlük, cahillik değil okumuşluk, Orta Doğululuk değil uygarlık katarına bağlı demokrasi.