"Ayıyı dansa kaldırırsan yorulduğun zaman değil, ayı yorulduğu zaman oturursun." Rus atasözü
Türkiye Rus uçağını düşürerek ayıyı dansa kaldırdı ve ayı oturacak gibi görünmüyor.
Rusya Savunma Bakanlığı geçtiğimiz çarşamba bir basın toplantısı yaparak Erdoğan’a bugüne kadar hiçbir Türk liderine yöneltilmemiş ağırlıkta suçlamalarda bulundu.*
Uydu fotoğrafları ve videolar eşliğinde yapılan suçlamalar şöyle özetlenebilir:
· IŞİD terör örgütü faaliyetlerini finanse etmek için Suriye ve Irak’tan çaldığı petrolleri satıyor.
· Bu petrolün büyük bir bölümü, Türkiye üzerinden pazarlanıyor. “Sayıları en az 8.500 olan tankerler her gün IŞİD denetimindeki Suriye ve Irak bölgelerinden Türkiye’ye, yerelde kullanılmak veya başka yerlere gönderilmek üzere 200.000 ton petrol taşıyor.”
· Bu ticaret, Erdoğan ve ailesinin de içinde bulunduğu “siyasi liderlik” tarafından yapılıyor.
· Türk hükümeti, Suriye ile olan sınırını terör örgütlerine açtı: “Sadece son bir hafta içinde Türkiye'den IŞİD ve El Nusra saflarına 2 bin militanla 120 tonun üzerinde askeri mühimmat gitti.”
Erdoğan suçlamaları reddetti.
“Ben bu iftirayı ispat ederlerse Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir dakika durmam,” dedi.
Neredeyse Rus Savunma Bakanlığı’nın basın toplantısı bitmeden, Irak ve Suriye’de savaşan koalisyon güçlerinin sözcüsü Amerikalı Albay Steven Warren, Erdoğan’a arka çıktı. Suçlamaları “Mantık dışı ve tamamen uydurma” olarak niteledi. Türkiye’yi övdü.
Petrol ticareti ve teröristlere kolaylık sağlamak konusunda Erdoğan’a yönetilen suçlamalar yeni değil. Yeni olan Rusların delil olarak sunduğu uydu görüntüleri. Ama bu görüntüler Erdoğan ve ailesinin petrol işinde olduğunu kanıtlamıyor. Başka kanıtlar da sunulmadı.
Ama bu kanıtların olmaması hükümetin cevaplandırması gereken sorular olmadığı anlamına gelmiyor.
Erdoğan ve yakın çevresi hakkındaki suçlamalar yalan olabilir.
Ama binlerce tanker, Türkiye ile IŞİD kontrolü altındaki petrol kuyuları arasında mekik dokuyorsa, suçlamaların birileri için geçerli olması gerek. Birileri bu petrolü satıyor, birileri taşıyor, birileri satın alıyor. Kimdir bunlar ve hükümet terörü besleyen bu trafiğe hangi ulusal çıkar mülahazasıyla izin verdi?
Kamyonların taşıdığı petrollerin karşılığı gerçekten IŞİD’in kasasına giriyorsa, IŞİD’e Türkiye’den gönüllü ve cephane yollanıyorsa, IŞİD ile AKP hükümeti arasındaki ilişkinin böyle bir alışverişe izin verecek kadar yakın olması lazım.
Bu doğruysa, bu devletleşmiş terör örgütü Suruç ve Ankara’da, Türk tarihinin en büyük terör saldırılarını neden düzenlemiş olabilir?
Umarım Erdoğan ve Davutoğlu bizi bu konularda aydınlatır – ayı ile danstan vakit bulabilirlerse tabii.
*Ayrıntılar İngilizce veya Rusça bilenler için burada, özet ise T24 sayfalarında okunabilir.