Merkez Bankası’nın aldığı önlemlerin etkilerini yakından takip etmek gerekiyor.
Şubat başı itibariyle kredi verilerinde ciddi bir yavaşlama görmediğimizi belirtmiştik. 18 Şubat sonrasında sistemden çıkan likidite sonrasına ait gelişmeler ay sonu itibariyle ortaya çıkmaya başlayacak.
Bu rakamlarda yavaşlama gözlenmemesi yeni önlemlere kapı açacaktır mutlaka.
Dün açıklanan Şubat kapasite kullanımı ve iktisadi yönelim anketi sonuçları da, şimdiye kadar alınan önlemlerin etkinliği ile ilgili pek ümit vermiyor.
İlk bakışta kapasite kullanımındaki düşüş, para politikasında rahatlık sağlayabilir gibi görünüyor.
Ancak, sanayi anketinin ayrıntılarına bakıldığında, düşüşün ağırlıklı olarak dış talep koşullarından kaynaklandığı; iç talep göstergelerinde ise ciddi bir yavaşlamanın olmadığı gözleniyor.
Gelecek dönem iç piyasa siparişleri ve üretim beklentileri yukarı yönünü koruyor.
Dolayısıyla, Şubat ayında yavaşlama ümitlerinin pek karşılık bulamayacağını söylemek mümkün.
Bu durumda, Mart ayına ait öncü sinyallerde de yavaşlama ümitlerinin zayıf kalması halinde, Merkez Bankası’nın proaktif davranarak 23 Mart toplantısından sonra munzam karşılık oranlarını artırma kararı aldığını görebiliriz.
Yani para politikasından, ekonomi yönetiminin işaret ettiği Nisan toplantısından daha erken bir zamanda yeni önlem kararı gelebilir.
“Bekle-gör” döneminin kısa sürebileceğine yönelik beklentiler karşısında ise, para politikasının iç piyasalar üzerindeki baskısı hissedilmeye devam edebilir.