Metin Duyar

20 Aralık 2010

‘Kara altın’ın zengin ettikleri

Kara altın yani petrol yıllardır etkinliğini en az yitiren konulardan biri… Kuşkusuz bunu, kıt bir enerji kaynağı...

Kara altın yani petrol yıllardır etkinliğini en az yitiren konulardan biri… Kuşkusuz bunu, kıt bir enerji kaynağı olmasına ve ona sahip olan ülkeye verdiği zenginliğe borçlu.
Geçtiğimiz ay, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) orta ve uzun vadede petrol fiyat tahminlerini yükselterek, 2035 yılında petrolün varil fiyatının 200 doları aşacağını açıkladı. Yapılan senaryoya göre; dünya  enerji talebi 2008–2035 yılları arasında yüzde 36 artacak, ancak bu artış geçtiğimiz 27 yıla göre daha yavaş biçimde olacak. Önceki senelerde enerji talebinin yıllık yüzde 2 arttığını bildiren uzmanlar, talebin bundan sonra yüzde 1,2 seviyesinde yükseleceğini tahmin ediyor.
Piyasalardaki volatilitenin bu kadar yüksek olması yanında, alternatif enerji kaynaklarındaki hızlı büyümeye  rağmen  25 yıl sonrası için tahminde bulunmak ne kadar tutarlı olsa da, varili  200 dolardan satabileceğiniz bol petrolünüz varsa, mutlaka keyifli bir gülümse olacaktır suratınızda.
Şimdi gelelim petrol keyfini yaşayan ülkelerle ilgili rakamlara;
ABD Enerji Departmanı’ndan elde edilen verilere göre, 12 üyesi bulunan Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) 2010 yılının Ocak-Kasım döneminde petrolden 680 milyar dolar gelir elde etmiş. OPEC geçen yılın aynı döneminde ise 512 milyar dolar, 2009 boyunca da 571 milyar dolar kazanmış.

Petrol keyfini yaşayan  ülkeler kim peki? 
Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve  Venezuela, Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Ni­jerya, Ekvator ve Gabon.

OPEC ne yapar? 

OPEC ülkeleri, net petrol ihraç eden ve bilinen dünya petrol  rezervlerinin üçte ikisini ellerinde bulundurur.  1960'larda başlıca petrol üreticisi ve ihracatçısı ülkelerin kurduğu bu örgütlenme temelde üye ülkelerin   petrol politikalarını koordine ve birleştirmek suretiyle  hem ihracatçılara güvenli, adil ve istikrarlı bir fiyat  sağlamayı; hem ithalatçı ülkelere düzenli ve ekonomik  petrol temin etmeye çalışır.
Yani ne yapar?  Sektöre yatırım yapmış  sermaye gruplarının çıkarlarını korumaya çalışır. Petrol fiyatlarının ve üye ülkelerinin ihracat kotalarını ayarlar ve güçlü bir petrol karteli oluşturur.
Gerçekten gücü var mı?  Eskiden vardı. Ama zaman içinde gücünü yitirdi. Bir aralar Örgütün Arap ülkeleri, petrolü batılı ülkelere karşı  silah olara kullanmak istedi.
1973 sonları ve 1974 başlarında OPEC, petrol fiyatlarında dört kata varan oranlarda zam yaptı. Petrole 2. büyük zam 1979 yılında yapıldı. Bu gelişmeler sonucunda örneğin 1969'da varili 1.84 dolar olan petrolün  fiyatı 1980 başlarında piyasada 34 dolara yükseldi. Petrol  fiyatlarındaki bu aşırı yükselme, ithalatçı durumundaki  ülkelerde büyük dış ödeme açıkları ve dış borç yükü, iç ekonomilerde ise şiddetli enflasyonla birlikte işsizlik (stagflasyon) sorunları doğurdu. Diğer yandan petrol  ihracatçısı ülkeler büyük dolar rezervlerine sahip oldular "Petrodolar" adı verilen bu fonların batılı ülke  ekonomilerinden çekilip OPEC ülkelerinin kasalarına girmesi, Batılı sanayileşmiş ülkelerde büyük bir resesyon doğuracağından endişe yaratsa da beklenen  gerçekleşmedi.
OPEC ülkeleri petrodolar fonlarını, büyük   ölçüde Batılı sermaye piyasalarına yaptıkları yatırımda ve   Batı'dan satın aldıkları malların finansmanında kullandılar. Böylece söz konusu fonlar batılı ülkelerin ekonomilerinden çekilmiş olmadı. Zaman içinde kota sınırlarının belirlenmesi konusunda görüş  ayrılıktan ortaya çıktı. Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi bir grup OPEC ülkesi, sahip oldukları büyük rezervler nedeniyle yüksek fiyatların OPEC dışı petrol üretimini ve alternatif  enerji kaynaklarını özendireceğini savunarak aşırı fiyat politikasına karşı çıktı.
İran ve Libya gibi ülkeler ise sınırlı rezervleri dolayısıyla mümkün olduğu kadar kısa zaman içinde en yüksek geliri elde etmek için yüksek fiyat politikasını savunup durdu. 1980'lerin başında anlaşmazlık sonucu her ülke kendi politikasını izlemeye koyuldu.
OPEC karteli önemini yitireli de epey oldu. İthalatçı ülkelerde tasarruf sağlayıcı önlemler almaya ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımını artırmaya yönelik faaliyetler  de arttı. İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerin Kuzey Deniz'inde zengin yataklar keşfetmesi ve OPEC dışı üretiminin artması, petrol fiyatlarını da aşağı çekti.

2010 yılının petrol gelirleri

ABD Enerji Departmanı’ndan elde edilen verilere göre, OPEC 2010 yılının Ocak-Kasım döneminde petrolden 680 milyar dolar gelir elde etmiş.
En çok kazanan ülke, Suudi Arabistan. Ülkenin 11 ayda petrolden elde ettiği gelirin 184 milyar dolar. Krallık, geçen yılın aynı döneminde 139 milyar dolar gelir elde etmiş. Türkiye’ye ekonomisine  petrol geliri olarak yılda  184 milyar dolar girdiğini düşünün ve bu parayla yapılabilecekleri hayal edin.
İkinci sırada yer alan İran'ın petrol gelirleri ise bu yıl 64 milyar dolar civarında seyrediyor. 61 milyar dolar kazanan Birleşik Arap Emirlikleri üçüncü sırada yer alırken, Kuveyt 52 milyar dolar ile listede dördüncü sıra bulunuyor. Irak'ın petrol gelirleri ise aynı dönem içerisinde 43 milyar dolar olarak kazanmış.
Diğer ülkelerin 2010 Ocak-Kasım dönemi petrol gelirlerine bakıldığında: Nijerya 60 milyar dolar, Cezayir 50 milyar dolar, Angola 50 milyar dolar, Libya 39 milyar dolar, Venezuela 37 milyar dolar, Katar 33 milyar dolar, Ekvator 6 milyar dolar ile son sırada yer alıyor.
Tüm dünyadaki ham petrolün yüzde 40'ını sağlayan Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği aynı zamanda dünyanın çıkarılabilir ham petrol rezervinin yüzde 70'inden fazlasını da elinde tutuyor. Yüzde 70’in diğer bir anlamı ise,  paranın bu ülkeleri kolay  kolay  terk etmeyeceği…