Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nda emtia fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak artan enflasyon riskleri gündemde ağırlıklı bir yer tutuyor. Bu durumda, G20 dönem başkanlığının ana gündem maddelerinden birinin hammadde spekülasyonları ile mücadele olacağı anlaşılıyor.
Toplantıdaki genel algı, emtia fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklediği, bunun da dünyayı daha tehlikeli bir duruma soktuğunu yönünde.
Hatırlanacağı gibi küresel kriz öncesinde, dünya emtia fiyatları yüksek talep ve yatırım fonlarının da yüklenmeleriyle rekor seviyelere çıkmıştı.
Krizle birlikte yaşanan ekonomik durgunluk, talebi bir anda düşürdü, bazı emtia çeşitleri “yatırım aracı” olmaktan çıktı. Fiyatlar 2008 Aralık ayında petrolde, 2009 Şubat’ında metallerde ve Mart ayında da gıdada en düşük seviyeyi gördü.
2009′un ortalarına doğru, krizin dibinin görülüp çıkış umutlarının belirmesiyle birlikte, fiyatlar yeniden yükselişe geçti. Yavaş yavaş artan enerji, metal ve tarım fiyatları, 2010 yılının ikinci çeyreğinde kriz sonrasındaki en yüksek seviyeye ulaştı.
Emtia fiyatlarındaki artış sürer mi ?
Sürmeyecektir…
Çünkü emtia fiyatlarında şişkinlik oluşmaya başladı çoktan. Spekülatif hareketler de artmaya başladığı için piyasanın dengeye dönmesi uzun sürmeyecektir.
Davos ve Euro’nun geleceği
Davos’ta kamuya açık ya da kapalı kapılar ardında birçok toplantının ana konusu Euro oldu. Tüm bu toplantılarda da, Euro’yu hayatta tutma konusunda ciddi bir kararlılık olduğu söyleniyor.
Ancak; bu kararlılığın arkasında aslında Euro ile ilgili ciddi endişelerin olduğu da ortaya çıkıyor. Özellikle Fransa ve Almanya’nın sorunun çözümüne yönelik çabalarını arttırması bu endişenin üzerine gidilmeden yok olmayacağını gösteriyor.
Nicolas Sarkozy Dünya Ekonomik Forumu'nun 2010'daki konuşmasında Euro’yu da hararetli bir şekilde savundu. Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa’nın şimdi dünyanın en istikrarlı kıtası olduğunu düşünüyor ama Euro'nun başına bir şeyler gelir diye de korktuğunun belli ediyor.
Euro’nun, savunmasını Almanya Başbakanı Angela Merkel yapsaydı, daha etkili olurdu kuşkusuz.
Çin ve Japonya
Çin merkez bankasından yıllık enflasyonun ilk çeyrekte % 5’in üzerine çıkabileceği; yılın ikinci yarısından itibaren ise gevşeyebileceği açıklamaları geldi. İlk çeyrekte faiz artışı makul bir politika tercihi olarak görülüyor. Ayrıca, ortalamanın üzerinde artış gösteren ev fiyatlarına ek vergi kararı da açıkladı ki bunun artışları engelleyeceği pek düşünülmüyor.
Japon hükümetinin artan açıkları karşısında, kredi notu “AA”dan “AA-”ye indi. Ayrıca, kamu borçları artmaya devam eder veya mali yeniden yapılanma ertelenirse yeni not indirimleri de gelecek kuşkusuz.
ABD kredi notu görünümü “negatif”e çekilebilir. Moody’s yayımladığı raporda, ABD’nin kredi notu görünümünün beklenenden daha erken olarak “negatif”e çekilebileceği işareti verdi. Şu anda böyle bir kararın açıklanması düşünülmemekle birlikte, artan bütçe açıkları nedeniyle, önümüzdeki iki yılda bu kararın alınma olasılığının giderek arttığı belirtildi.