Fed’in desteğinin sürmesine rağmen, piyasalarda yavaşlama ve borç endişelerinin artan baskısı sürüyor.
Küresel ekonomide artan yavaşlama korkularıyla güne olumsuz başlayan piyasalar, veri gündeminin zayıf olmasının da etkisiyle güçsüz seyrini devam ettirdi.
ABD’li HP’nin İngiliz Autonomy’i satın alacağına yönelik açıklama çerçevesinde birleşme ve satın almaların desteği, İspanya’nın 5 milyar Euro’luk yeni tasarruf paketi açıklaması gibi gelişmelerin etkisi ise sınırlı kaldı.
AB borç kriziyle ilgili olarak piyasaların baskı unsuru olarak kullandığı ortak Euro tahville ilgili olarak farklı beklentiler devam ediyor. Avrupa merkez bankasının da teklife soğuk yaklaştığı görülürken, AB komisyonundan bu konuda yasa taslağı hazırlanabileceğine ilişkin görüş bu konudaki beklentilerin sürmesine neden oluyor. Ancak, üye ülkelerin ortak maliye politikası oluşturmadan bu seçeneğe başvurulması pek olası görünmediğinden, kısa vadede uygulanabilirliği hala oldukça zayıf bir seçenek.
Nitekim, Almanya Başbakanı Merkel’in, krizin çözümünün ortak tahvil satışıyla mümkün olamayacağına yönelik görüşünü yinelemesiyle yeni haftaya başlıyoruz.
Diğer taraftan, sadece liderler zirvesinde taahhütlerin gündeme gelmiş olmasının da borç krizi endişelerini yatıştırmada yeterli gelemeyeceği açık. Nitekim, AB komisyonundan da, bu ay sonuna kadar 21 Temmuz’da alınan kararların uygulanmasıyla ilgili tüm pratik çözümlerin oluşturulmasına yönelik uyarı mesajı bulunuyor. Salı günü de, Fransa ve Almanya maliye bakanları finansal işlem vergisi getirilmesi önerisini değerlendirmek üzere biraraya geliyor. Bunun gibi politik girişimler önemli; çünkü somut adımlar beklentisi karşılık bulmadıkça piyasa volatilitesinin yüksek kalacağı görülüyor.
Geçen Cuma günü Fed’in olağanüstü toplanmasına yönelik beklentiyle gün içinde toparlanma yaşansa da, S&P 500 ve DJ endeksleri sırasıyla % 1,50 ve % 1,55’lik kayıplarla 1.123 ve 10.818 puana gerilerken; DAX endeksi % 2,19’luk düşüşle 5.480 puanda kapandı.
Euro-dolar paritesi, borç ve büyüme endişeleriyle Fed’den likidite desteği beklentileri arasında, önce 1.43’ün altında seyrettikten sonra 1,44 seviyesine doğru bir yükseliş gösterdi. Ancak, yeni haftaya yine bu seviyenin altında başlıyoruz.
Yavaşlama endişeleriyle ham petrol fiyatları 79 dolar civarına kadar geriledikten sonra 82-83 dolara doğru toparlanırken; altın fiyatları 1.880 doların üzerinde yeni rekor seviyelere ulaştıktan sonra 1.850 dolar civarına geriledi. Hafta başında göstergeler, sırasıyla 81 dolar 1.880 dolar civarında.
Fed’in desteği ile ilgili daha fazla ipucu mevcut.
Büyüme ve borç endişelerinin arttığı mevcut konjonktürde, hem para hem de maliye politikalarından beklentiler de artıyor. Bu haftaya da, Fed’in Jackson Hall toplantısında, önümüzdeki dönem para politikasıyla ilgili vereceği sinyalleri bekleyerek başlıyoruz.
Fed’in yeni bir tahvil alım sürecini başlatma yönünde mi, yoksa daha çok reel sektöre odaklı dolayısıyla orta vadeli etkileri ön planda olacak bir destek politikası izleme eğiliminde mi olduğunu görme şansımız olabilir.
ABD Başkanı Obama tarafından gündeme getirilen yeni istihdam ve büyüme planının güvenilirliğinin sağlanması, Fed üzerindeki tahvil alımı gibi kısa vadeli çözüm baskılarını azaltması açısından kritik olacak.
Avrupa merkez bankasının tahvil alımı.. Borç endişelerinin artması karşısında, 19 haftalık aradan sonra 12 Ağustos ile biten haftada 22 milyar Euro’luk rekor seviye ile tekrar başlayan Avrupa merkez bankasının tahvil alımlarının geçen haftaya ait sonuçları bugün açıklanacak. İlk hafta kadar olmasa da, finansal türbulansın devam etmesi nedeniyle yine önemli bir seviye ile karşılaşabiliriz.
İç piyasa donecek olursak, küresel piyasalardaki öngörülebilirliğin azalması ile artan dalgalanmalar içeride de benzer yansımalara neden oluyor.
Merkez Bankası’nın yaklaşan faiz toplantısının da piyasalardaki yön değişikliklerini artırdığı izleniyor. Geçen Cuma günü de, İMKB 100 endeksi yaşanan satış dalgasından sonra gelen hızlı alımlarla % 2,15’lik yükselişle 53.062 puanda kapandı.
Cari açığa ek tedbir gelebilir.
AKP grup başkanvekili Canikli özel bir haber kanalındaki röportajında, global ekonomi ve piyasalarda yaşanan gelişmelerin değerlendirmesinde bulunurken, Türkiye ekonomisinin güçlü dinamiklerine dikkat çekti. Avrupa tarafındaki endişelerin bir süre daha devam etmesini beklediklerini; Fed’in likidite genişlemesinin kaçınılmaz olduğu değerlendirmesinde bulundu.
İçeriye yönelik olarak, yüksek cari açık karşısında ithalata önlemlerin gündeme gelebileceğine işaret etti. Piyasalardaki volatilitenin arttığı durumda ise, Merkez Bankası’nın döviz müdahalelerini artırmasının doğru bir yaklaşım olmayacağını ifade etti.
Faiz kararlarında döviz kurunu da gözeten yaklaşım (?) Küresel ekonomide aşağı yönlü risklerin artması, 4 Ağustos’ta ara toplantıyla sürpriz bir faiz indirimi gerçekleştiren Merkez Bankası’nın yarınki toplantısında da düşük olasılık olarak da olsa indirime devam edebileceği beklentisi yaratmış durumda. Ancak, ara toplantı kararının, zaten olumsuz bir dış senaryo varsayımıyla biraz da proaktif bir yaklaşımla alındığını gözden kaçırmamak gerekiyor.
Daha da önemli olarak, Merkez Bankası’nın faiz kararını verirken kurdaki gelişmeleri biraz daha önemseyen bir yaklaşıma geçebileceğini düşünüyoruz. Şimdiye kadar fiyat istikrarındaki rahatlığın, Merkez Bankası’nın finansal istikrara yönelik kararlarını daha rahat almasını sağladığını biliyoruz.
Ancak, döviz kurunun zayıf seyretmesi, Merkez Bankası’nı fiyat istikrarı açısından tedirgin etmeye başlayabilir. Özellikle, yukarı yönde mevsimsel fiyat düzenlemelerinin gerçekleştiği Eylül ayı, döviz kuru mevcut seviyelerde kaldığı sürece enflasyon açısından risk oluşturabilir. Emtialardaki düzeltme hareketinin içeriye yansımasının zayıf TL nedeniyle sınırlı kaldığını da izliyoruz.
Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın bu haftaki toplantısında politika faiz oranında herhangi bir değişiklik beklemezken; döviz kurundaki baskılar karşısında döviz zorunlu karşılık oranlarının indirilebileceğini ve / veya gecelik borçlanma faiz oranında sınırlı da olsa artış yapılabileceğini düşünüyoruz.