Metin Duyar

27 Eylül 2010

'Bütün işçiler birleşin', ama sakın bu Çin’de olmasın

Çin 32 yıl önce dışa açılma ve reform kararları almasaydı...

Çin 32 yıl önce dışa açılma ve reform kararları almasaydı, muhtemelen dünya ekonomisi çok farklı dinamiklerin etkisinde olacaktı.

Küçük bir balıkçı köyüyken Çin ekonomik mucizesinin beşiği haline gelen Şenzen 30'uncu yılını kutluyor. Çin yönetimi reform ve destek sözü verirken, işçiler için zor çalışma koşulları sürüyor. 32 yıl önce Hong Kong yakınlarındaki balıkçı kasabası Şenzen, Çin ekonomik mucizesinin başladığı yer olarak kayıtlara geçti ve Mao’dan sonra Çin’in kaderi bu kasabada değişti. Bugün 14 milyon nüfusa, 11 bin dolar kişi başı geliri ve yüzlerce kilometrekare yüzölçümüne ulaşan Şenzen’de cam ve ayna kaplamalı gökdelenler ile sayısız fabrika yükseliyor.

Şenzen günümüzün en hızlı kalkınan kenti ve 2009 yılı rakamlarına göre Çin ekonomisine katkısı 34 trilyon yuan. Bu rakam dünya ekonomisinin % 9’u demek. Döviz rezervi 2 trilyon 500 milyon dolar ve ABD ekonomisinin en önemli kreditörü. Çin, bu sene Almanya’yı geçerek dünyanın en büyük ikinci ihracatçı ülkesi oldu. Bu, Japonya ihracatının da önüne geçmek demek.

Küresel krizde Çin’in katkısı yine çok önemli.  Krizde % 6 daralan ekonomiye Çin %9.1 genişletme ile önemli katkıda bulundu. Çin’in başarılı 30 yılı, bugün tehlikeli belirsizlik ve risklerle iç içe. Kişi başı milli gelir, Japonya’nın 10’da 1’i bile değil. Otuz yıl önce dönemin lideri Deng Şiaoping’in ekonomik reform programının temeline oturttuğu Şenzen’e iş ve refah umuduyla ülkenin dört bir yanından işgücü akın etti. Ancak Çin ekonomik mucizesinin düşük maliyet temeline dayanması nedeniyle refaha giden yol pürüzlü ve sancılı.

Şenzen’in 30’uncu yıl kutlamalarında ise, işçilerin sorunlarından çok Çin yönetiminin reform planları öne çıktı. Bunun anlamı, Çin yönetiminin işçilerin yaşam koşulları ile ilgili pek kaygısının olmaması. Ekonomik reformlarının merkezine oturtulan Şenzen otuz yıldır yılda yüzde 25'lik ekonomik büyüme kaydediyor. İnci Nehri deltasındaki bu balıkçı köyünde kurulan fabrikalara tüm ülkeden sayısız çiftçi akın etti. Ancak tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bu ekonomik mucizenin karanlıkta kalan bir yönü daha var. 

Araştırmalara göre, İnci Nehri ve Yangtze Nehri deltalarında çalışan mevsimlik işçiler ortalama 190 Euro kazanıyor. Bunun için haftada 66 saat çalışıp ayda 120 saat fazla mesai yapıyorlar. Bu iki sanayi bölgesi Çin yüzölçümünün yüzde 2’sini bile oluşturmamasına rağmen ülkedeki toplam üretimin yüzde 40’ını, vergi gelirlerinin yarısından fazlasını ve toplam ihracatın yüzde 60’ını karşılıyor. Bu üretimin büyük bölümünü göçmen işçiler gerçekleştiriyor. Dört kişilik bir aileye bakabilmek için bir işçinin 40 euro daha fazla kazanması, yani 230 Euro’nun üzerinde bir geliri olması gerekiyor. Halbuki Çin’de resmi asgarî ücretin hâlâ 80 Euro olduğu pek çok bölge var. Bu çok az bir miktar.

İşçilerin talepleri artıyor. Geçtiğimiz otuz yılda, Şenzen’e çalışmak için gelen işçilerin bakış açılarında da büyük değişiklikler olduğu belirtiyor. İlk nesil açlık ve yoksulluk içinde yaşarken bugünkü işçiler bu koşullara katlanmak istemiyor. Bölgede son dönemde birbiri ardına gelen işçi protestoları da işçilerin artık karın tokluğuna çalışmak istemediğinin göstergesi.

Hatırlarsanız dünyanın en büyük teknoloji üreticisi Foxconn’un Çin tesisinde genç işçilerin birbiri ardına intihar etmesi tüm dünyada manşetlere yansımış, şirket skandalı yatıştırmak için işçi ücretlerini iki kat artırmak zorunda kalmıştı.


Komünist Çin’de işçi olmak zor 

Peki işçiler ne istiyor? Geçtiğimiz otuz yılda, Şenzen’e çalışmak için gelen işçilerde değişen ne?
Özeti şöyle; Çin’de “80 sonrası” denen kuşak, artık “Yaşamak istiyorum” diyor. İşgücünün artık çoğunluğunu oluşturan yeni kuşak, göçmen işçilerin kendilerine özgü karakterlerini, özgürlük anlayışını ve bağımsız ruhunu yaşamak istiyor. Ana-babalarının aksine, kentli yaşıtları gibi giyinmek, eğlenmek, cep telefonu kullanmak, aşık olmak istiyor. İşçiler artık, tatil yapmak, fazla mesaiden kaçınmak, gezmek, yani ‘insan olmak’, ‘yaşamak’ istiyor. Bu yüzden de, 80 sonrası kuşak, sanıldığının aksine ücretleri hayli yüksek olan, kapısında binlerce işsizin kuyruk olduğu I-phone üreticisi Foxconn’un yatakhane binalarından intihar ediyor.

Foxconn yönetimi, ’’En düşük ücretimiz 131 dolar, konaklama ve yemeği üstleniyoruz’’, ‘’Psikologlarımız, spor sahalarımız  var’’diyor. Ancak; genç işçiler, üretim bandının yanında aynı hareketi soluksuzca binlerce kez yapmaya isyan ediyor. Şefleri tarafından azarlanmayı kaldıramıyor. Yorgunluğa vücutları isyan ediyor.

Bu durum, Çin ironisini de gözler önüne seriyor aslında: Ülke Komünist Parti tarafından yönetiliyor, ama işçiler günde 11-12 saat çalıştırıldığı  şirketlerden kendilerini ölüme atıyor…

‘’Bütün işçiler birleşin’’, ama sakın bu Çin’de olmasın….