Mete Çubukçu

21 Mayıs 2013

MEZHEP SAVAŞINA DİKKAT (1)

Suriye\'de başlayan ayaklanma ve ardından gelen iç savaştan doğrudan etkilenen ülkelerin başında Lübnan geliyor...

Suriye'de başlayan ayaklanma ve ardından gelen iç savaştan doğrudan etkilenen ülkelerin başında Lübnan geliyor. Bir yandan Suriye’deki savaşın Lübnan’a sıçramaması için herkes daha dikkatli davranırken Esad yanlıları ile karşıtları arasındaki bölünme yeni değil. 2005'de Hariri suikastı ile başlayan kamplaşma bugün de devam ediyor. Ama bu kez durum daha nazik.

Lübnan'daki taraflar Suriye'deki durumun bir an önce netleşmesinden yana. Mevcut durum devam ettikçe ülkenin giderek mezhebi olarak daha fazla ayrışacağını, şimdi müdahil olarak görülmeyen unsurların daha fazla öne çıkacağı iddiasındalar.

****

Eski Başbakan Fuat Sinyora Suriye karşıtı. Olan bitenden Esad ve Hizbullahlı sorumlu tutuyor. Sinyora Hizbullah’ı çok sert eleştiriyor: “Size bir örnek vereyim.. 2006'daki Lübnan savaşından sonra Arap ülkelerinde her ailenin evinde Nasrallah'ın resimlerini görebilirdiniz. Çünkü Hizbullah İsrail'e karşı gösterdiği direniş ile bölgede büyük bir saygınlık elde etmişti.Bugünse bölgedeki herhangi bir Arap ailesinin evine gidin hiçbir evde Nasrallah resimi göremezsiniz.. Hizbullah, Suriye'nin içişlerine karıştığı ve kendi halkını adeta katleden bir yönetime yardım ettiği için bütün Arap ülkeleri tarafından kınanıyor. Ben Hizbullah ve Nasrallah'ın, yaptıkları hatanın farkına varmaları için halen geç olmadığını düşünüyorum. Şöyle bir söz vardır. Bir çukura düştüysen daha fazla derine kazma.”

****

Sinyora’nın çukura düştüğünü iddia ettiği Hizbullah Suriye’de bizzat savaşıyor. Sınırların bir kısmını kontrol ediyor ve Suriye içindeki Lübnan köylerini koruyor. Zaten Lübnan Suriye sınırı diye bir şey neredeyse yok gibi. Her iki taraf da her türlü askeri, tıbbi ve gıda lojistiği bu sınırlarından sağlıyor.

Ancak asıl tehlike Hizbullah’la Selefi örgütlerin Suriye’de birbiriyle savaşması. Bu durumun Şiilik ve Selefi Sünnilik üzerinden ayrışmanın Lübnan’a yansımasından korkuluyor. Şimdilerde Trablus’ta bazı çatışmalar yaşanırken Beyrut’taki bazı mahallelerde silahlı Selefilerden bahsediliyor. İş şimdilik söylem düzeyinde ama yakında ciddi karşılaşma ve kapışmalar olabilir.

****

Lübnan'daki en büyük siyasi ve askeri güç Hizbullah. Hizbullah özellikle İsrail'e karşı verdiği mücadele ile biliniyor.  1982’de kurulan örgütün İsrail’e karşı hatırı sayılır bir üstünlüğü var. Hizbullah sadece askeri değil siyasal ve sosyal bir yapı. Siyasi açıdan milletvekilleri mecliste, hükümetlerde yer alıyor. Sosyal açıdan hastaneler, okullar, yardım kuruluşlar vb yatay örgütlenmelere sahip. Lübnan’dan gelen bütün mültecilere ayrım yapmaksızın yardım da bulunuyor. Ama asıl gücü askeri. Kuruluş felsefesi ise İsrail’i işgal ettiği topraklardan çıkarana kadar savaşmak. Yani Lübnan dışında askeri operasyon yapmıyor. Tıpkı Hamas gibi. Hamas’da işgal toprakları dışında eylem düzenlemiyor. Ancak bu durum değişti. Hizbullah artık Suriye’de savaşıyor. Hizbullah Selefilere, Selefiler Hizbullah’a düşman. Tehlikeli olansa, bu işin Şiilik-Sünnilik düzeyine indirgenme ihtimali. Suriye’de zaten Esad da muhalifler de bu argümanı sonuna kadar kullanıyor.

****

Parti içinde bu açıdan Altan alta bir tartışma yürüyor. Hizbullah’ın Esad’ın yayında olmasını ‘zalimle işbirliği’ olarak tanımlayan bazı Hizbullahcılar seslerini yükseltemeseler bile bu durumu etik bulmuyorlar. Ancak Genel sekreter Hasan Nasrallah Suriye’ye karşı emperyalist bir savaşın yürütüldüğünü düşünerek Esad rejimine destek veriyor. Son söz Nasrallah’ta. Çünkü Nasrallah dışında kimse Suriye konusunda demeç veremiyor. Biraz bu tartışmayı açığa çıkarmamak için biraz birlik görüntüsü vermek için.

Lübnan Üniversitesi’nden Dr. Talal Atrissi, İran ve Hizbullah uzmanı Atrissi’nin yaklaşımı farklı: “ Suriye’deki Esad yönetimi Hizbullah'ın Lübnan'daki konumu açısından son derece önemli. Stratejik ve ekonomik ortaklıklar söz konusu ve bu ilişki Hizbullah'ın Lübnan içindeki gücünün garantisi. Hizbullah yönetimi, Suriye’deki iç savaşın çözümü için Esad'ın devrilmemesi durumunda gerekirse muhaliflerle masaya oturulabileceğini söylüyor. Hizbullah Suriye yönetimine verdiği destekten dolayı Arap dünyasındaki desteğini kaybetmiş olabilir ama Lübnan halkı tarafından gördüğü destek arttı. Zira Lübnanlılar Esad'ın devrilmesinin nelere yol açabileceğinin farkındalar. Suriye, Hizbullah’ın İsrail’e karşı verdiği mücadelenin en büyük parçasıydı ve bu hem Hizbullah hem de İran’da endişe yaratıyor.Suriye'deki yönetim düşerse Hizbullah yeni bir gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalacak.”

En son 2006 savaşında İsrail'i geri çekilmeye zorlaması sonrası bölgede yıldızı yükselen en prestijli hareketti. 2006'da direniş cephesi olarak adlandırılana Hamas, İran ve Suriye ile birlikte hareket ediyordu. Hizbullah yıllar sonra İsrail ordusunu alt eden ilk Arap örgütü oldu. Ancak Suriye’deki savaştan sonra Hamas bu cepheden ayrıldı, Hizbullah’a mesafe koydu. Direniş cephesi mezhep temelinde bölündü.  Direniş şimdi mezhep çizgisine çekilmiş durumda.

****

Bu saatten sonra bölgede Türkiye dahil birçok ülkenin mezhep çizgisi izlenmediği iddialarının kıymeti yok. Çünkü Suriye meselesi hesaplanmayan ama bölgeyi yangına çevirecek mezhep ayrımına gidiyor. Bu Lübnan’dan gayet yakın hissediliyor. Suriye savaşı ile birlikte Türkiye dahil herkesi bir kez daha düşünmesi gereken durum bu.  Süreç, Suriye savaşının nelere yol açacağını hesaplayamayanların neden olduğu, mezhep ayrımı üzerinden yürüyeceğe benziyor.

Yarın: Lübnan, Suriye krizini aşabilecek mi? Suriye-Lübnan koridoru ne kadar gerçekçe? Türkiye algısı değişti mi? 1 milyon yakın mülteci ne olacak? Hıristiyanlar, Filistinliler,

*Bu akşam 21.00’da NTV’de Mete Çubukçu’yla Pasaport programında Lübnan’daki durum ekrana gelecek.