Mete Çubukçu

02 Mart 2010

IRAK’TA SEÇİM 'HESABI'

Irak’ta 7 Mart seçimleri için 325 sandalyeli parlamento için 6 binin üzerinde aday yarışışacak.

 

Irak’ta 7 Mart seçimleri için 325 sandalyeli parlamento için 6 binin üzerinde aday yarışışacak. Baas bağlantılı olduğu iddiasıyla Sünni politikacıların bir kısmı yasaklanmış durumda. Bu durum daha seçim gerçekleşmeden havayı gerginleştirdi. Yasağı koyan ise Şii ağırlıklı Güvenilirlik ve Adalet Komisyonu. Irak’taki Amerikalı komutan Ray Odierno bile Sünnilerin adaylıklarını düşürmesine tepkili. Olan bitenin arkasında İran’ın olduğunu düşünüyor. Zaten Irak seçimleri neredeyse ABD ile İran’ın çekişmesine dönmüş durumda. Irak’ta İran’ın etkisi giderek artarken tarihin bir cilvesi olsa gerek ABD’nin işgal öncesi ve sonrasında kara listeye aldığı Sünnilere bel bağlamış durumda.

ABD İRAN’LA ÇEKİŞİYOR

Hatırlatalım. Irak’ın yapısı hakkında hakkında hiçbir şey bilmeyen ABD işgal sonrası Baas’la bağlantılı hemen herkesi siyasetten dışlamış, orduyu feshetmişti, ülkeyi bir anlamda Şiilere teslim etmişti. İşgal öncesi Amerika’nın halis adamı sayılan ama şimdi kara listeye alınan Şii kökenli Ahmet Çelebi, Amerika’yı sahte istihbarat bilgileriyle işgale zorlamış, muhalefet oluşturma adı altında milyonlarca dolar götümüş, ardından hakkında tutuklama kararı çıkmıştı. O isim şimdilerde İran için çalışıyor. Çelebi’nin şu anki misyonu Şii-Sünni bölünmesini derinleştirmek. Nitekim, Amerika bile eski adamının bu oyunundan muzdarip. Olan bitenin arkasında İran’ın olduğunu düşünüyor.

ABD, Sünnileri hatta Baascıları denkeleme sokmadan Irak’ta istikrar sağlamayacağını neden sonra anlamıştı. Bu yüzden sünni aşiretlere para ve silah verilerek El Kaide’ye karşı savaştırılmış; bu durum biraz olsun Sünni-Şii dengesini sağlamıştı. ABD artık Sünnilerin olmayacağı bir seçimin İran etkisini güçlendireceği, ülkede çatışmaları yeniden arttıracağını düşünüyor. ABD, Şiilerin güçlenmesi halinde ülkenin karışacağını düşünüyor. İran’dan çekiniyorlar. Tüm planlarını asker çekme üzerine yaptılar. Bu planın bozulması halinde kurdukları denklem bozulacak.”

KİM KİMİNLE YARIŞIYOR

Başbakan Nuri El Maliki’nin Kanun Düzeni İttifakı ile Şiilerin önemli isimlerinden Ammar El Hekim ile Mukteda Es Sadr’ın Irak Ulusal İttifakı çoğunluk için iddialı. Başbakan Maliki Sunileri ve laik isimlerle “birlik” görüntüsü vermeye çalışıyor.Yapılan yoklamalarda Başbakan Maliki’nin ititfakı %30 ile birinci, Sünnilerle birlikte seçime giren eski Başbakan İyad Allivi’nin laik eğilimli Irak Listesi % 22 ile ikinci sırada yer alıyor.

NTV’ye konuşan eski akademisyen Ömer Duleymi ‘ye göre “Maliki ve Allawi Şii olmalarına rağmen Sünniler olmadan ve laikliği öne çıkarmadan başarılı olamayacaklarını düşünüyorlar ki bu doğru. Ama etnik partiler hala çok güçlü”

Kürtler de seçimde en fazla bölünerek girenlerden. Barzani ve Talabani’nin Kürdistan Listesi, Kürt bölgesinin yeni muhalefet hareketi Değişim Grubu, Kürdistan İslami Birliği ve Kürdistan İslami Hareketi 325 sandalyenin en fazla 60’ını alabilecekler. Tabii ki seçildiklerinde mecliste birlikte hareket edecekler. En şansızlar ise Türkmenler. Türkiye’de bilinenin aksine sayıları az olan Türkmenlerin, kendi kimlikleri ile çıkarabilecekleri sandalye sayısı 1 ya da 2. Birçok Türkmen aday etnik değil mezhebi kimlikleriyle ittifaklara katılıp, seçilmeye çalışacaklar. Bu seçim Türkiye açısından da çok önemli. Türkiye ülkedeki tüm gruplara aynı mesafede durmaya özen göstererek, herkesle ilişkiye geçiyor. Eski Irak koordinatörü olan Bağdat büyükelçisi Murat Özçelik seçimi çok yakından takip ediyor. Özellikle ABD’nin çekilme süreçi, Kürt açılımı, PKK ile mücadele, ekonamik yatırımlar gibi konuların geleeceği de sonuçlara bağlı. Ayrıca 1 Mart 2003’deki tezkerinin reddi ile Türkiye’nin doğrudan Irak’a bulaşmamasının ne kadar hayırlı oludğunu o gün işgali destekleyenler bile teslim ediyor.

Irak’ta seçim, seçim sistemi, seçimden sonraki beklentiler çok karmaşık. Eğer Irak seçimini gönüllü bir birliktelik değil de mezhepler, dinle, etnik kimlikler üzerinden yapacaksa ülkenin geleceği ile ilgili umutlu olmak için hiçbir neden yok. Son yıllarda etnik ve mezhebi kimliklere yapılan vurgunun abartılması; bu farklılıkların, birlikte yaşama iradesi göstermemesi halinde nasıl bir milliyetçi ve dini tahakküme yol açtığını görmek için Irak’a bakmak yeterli.