Mete Çubukçu

08 Eylül 2009

Erivan sürece alışıyor

Geçen yıl Eylül ayında futbol diplomasisi ile başlayan sürecin 1 yıl sonra yeniden canlanması sürpriz sayılmamalı.

Geçen yıl Eylül ayında futbol diplomasisi ile başlayan sürecin 1 yıl sonra yeniden canlanması sürpriz sayılmamalı. Çünkü Davutoğlu bakan olduktan sonra bizimde içinde olduğumuz bir grup gazeteciyle sürecin gözden uzak bir şeklide yürüdüğünü söylemişti.

Kürt açılımına denk gelen bu süreç yoğun olarak tartışılacak. Ama tartışmalar sadece burada yaşanmıyor. Erivan’da benzer tepkiler var. Burada olduğu gibi orada da sürece şüpheyle bakanlar, Türkiye’nin güvenilir olup olmadığı ile ilgili soru soranlar en önemlisi ise Dağlık Karabağ konusunda net açıklama yapılmasını isteyenler var. Aslında burası ile orası madalyonun iki yüzü gibi. Erivan’daki kaynaklarımız Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde birkaç ince çizginin yanında bazı kalın, deyim yerindeyse kırmızı çizgiler olduğunu hatırlatıyor. Kırmızı çizgilerin başında Dağlık Karabağ geliyor. Dağlık Karabağ konusunun süreçten bağımsız olması gerektiği konusunda; Ermeni hükümeti, muhalefeti, sürece destek veren ya da karşı çıkan herkes hem fikir.

Kırmızı çizgiler

“Çok kritik bir nokta. Bakın Soykırımı değil Karabağ’ı konuşuyoruz. Bu da konunun burada ne kadar önemsendiğini gösteriyor. Sarkisyan yönetimini Karabağ konusunda çok sıkıştırmamak gerekiyor. Çünkü süreçle ilgili isteği olmasına rağmen içeride sıkıntıları var. Eğer Karabağ’ı sürecin başına koyarsak iç politik dengelere yenilebilirler” deniyor. Çünkü her adım her iki tarafın meclisince onaylanması gerekiyor.

İlginç olansa kırmızı çizgilerin en kalını olan Soykırım meselesinin daha düşük profilli kalması. Sanki iki taraf da sürecin tıkanmaması için bu konuyu öteliyor. Bu önemli. Çünkü bu tür süreçlerin ilerlemesi için işe çözümü kolay problemlerden başlamak gerekiyor. Yani diplomatik ilişki kurulması karşılıklı büyükelçilikler açılması bile önemli gelişmeler. Ama Türkiye sınırın açılmasını sürecin sonuna bırakacak gibi görünüyor. Nasıl Ermenistan Karabağ konusu koz olarak elinde tutacaksa Türkiye’nin kozu sınır olacak.

“Bu konuda Ermeni yönetimi daha rahat görünüyor. Çünkü Karabağ’ın statüsü belli olmadan her hangi bir şekilde çözümü söz konusu değil. Bölgedeki bazı ilçeler terk edilebilir, Laçin’de bir koridor ile Karabağ ile Ermenistan bağlantısı kurulabilir. Ama Karabağ’ın merkezini Ermeniler terk etmez. Türkiye buna kendisini alıştırmalı” deniyor. Ardından hemen hatırlatılıyor: “Karabağ zaten bizimle Azeriler arasında bir sorun Türkiye’nin doğrudan ilgili yok.”

İnsanlar alışıyor

Yani imzalanan protokolle Erivan’dan gelen ilgili ilk tepkiler böyle. Ama kesin olan geçen yılki gibi ilk şaşkınlığın geçtiği ve insanların bu süreç konusunda tartışmaya başladığı. Bu tabii ki Ermenilerin soykırım iddialarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Ama ilk izlenimimiz artık ilişki sürecinin yumuşamaya başladığı ve iyi kötü bir yol alınabileceği yönünde. Çünkü, bir zamanlar karşılıklı konuşmayan iki ülkenin bu duruma gelmesi bile Kafkaslar’daki barış için önemli bir adım. Şunu da söylemek gerekiyor: Ermeni tarafı bu konuda çok aceleci değil. Hep söyledikleri gibi “yıllardır büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Varsın biraz daha yaşayalım”. Ancak, bu işler sadece ülkelerin kendi inisiyatifleri ile olmuyor. Uluslar arası konjonktür ve baskıların da büyük rolü var. Bu tespitimize Erivan’daki gazeteci dostumuz da katılıyor. “Heyecanlanmak önemli ama acele etmemek gerekiyor. Ama doğru bir yolda ilerlendiği ortada. Çünkü insanlar en azından ilişki sürecine alışıyor.”