Mete Çubukçu

29 Nisan 2009

'1915'i unutmamızı beklemeyin'

Ermenistan’la Türkiye arasında imzalanan deklarasyonun yarattığı tartışma Erivan’da tüm hızıyla sürüyor.

Ermenistan’la Türkiye arasında imzalanan deklarasyonun yarattığı tartışma, Erivan’da tüm hızıyla sürüyor.
İlk büyük tepki, beklendiği gibi Taşnak Partisi’nden geldi ve hükümette üç bakanla temsil edilen parti koalisyondan çekildi. Bu durum hükümeti etkilemedi ama Taşnakların psikolojik çarpan etkisi oy oranlarından fazla. Böyle bir tepki göstermelerinin ana nedeni ise kendi varoluş koşulları ile ilgili. Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişki süreci parti programının ana eksenini oluşturan, soykırımı tanıma, toprak ve tazminat talebi üçgenini işlevsiz bırakabilir.
Ancak, Ermenistan’da soldan sağa, liberallerden en milliyetçisine kadar siyasi yelpazenin tüm renklerinin buluştuğu ortak nokta “soykırımın tartışılmayacağı” konusu. Ermenilere göre, “1915 olayları bir gerçeklik ve toplumun bunu unutması beklenmemeli”.
24 Nisan günü Erivan’daki Soykırım Anıtı’nı ziyaret edenlerden “dedelerinin hikâyelerini” dinlemek mümkün. Kiminin kökeni Van, kiminin Kars, Ardahan, kiminin Tokat, Kayseri’den. Hepsinin zihninde, hatırasında 1915’in acı olayları var. Unutmanın ya da unutturmak istemenin mümkün olmadığını savunuyorlar. Türkiye’nin yapacağı tek şeyin özür dilemek olduğunu söylüyorlar. “Peki, yeni bir dönem, yeni bir ilişki” diye sorduğumuzda birçoğundan aldığımız yanıt “zamanının geldiği, Türkiye ve Türklerin değiştiği” oluyor.
Hovannisyan: Top Türkiye tarafında
Erivan’da bir araya geldiğimiz iki isim, eski dışişleri bakanı ve Heritage Hareketi lideri Rafii Hovannisyan ile eski Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan’ın danışmanı Levon Zurabyan. Her iki ismi de Sarkisyan yönetimini “deklarasyonun detaylarını paylaşmakla” eleştiriyorlar.
Bu konuda Erivan’da öne çıkan üç nokta var. Anlaşmanın ön koşulsuz olması, tarih komisyonunun içeriği yani soykırım konusu ve Karabağ meselesi. Hovannisyan, Ermenistan Cumhuriyeti’nin ilk Dışişleri Bakanı. İki ülke arasındaki süreci çok önemsiyor, önemli adımlar atıldığını saklamıyor. Muhalefette olmasına rağmen yeni bir döneme girildiğini savunuyor. Ermeni tarafının hiçbir ön koşulu kabul etmemesi gerektiğini tabiri caizse topun Türk tarafında olduğunu söyleyerek gerekçelerini şöyle sıralıyor: Soykırım meselesi bizim için tartışma konusu değil. İkincisi, sınırı Türkiye tek taraflı olarak kapattı, burada bizim bir tasarrufumuz yok. Açacak olan da Türkiye’dir. Karabağ meselesi ise Ermenistan-Türkiye ilişkileri ile ilintili değil.
Söylemini eskiye göre yumuşatmış olan Hovannisyan tüm bunları göz önüne alarak yeni bir sayfa açılabileceği kanaatinde. Ama Karabağ meselesinde bir adım bile geri atmak söz konusu olmadığını, bölgenin satatüsünün belli olması halinde açılımı mümkün görüyor .
'Petrosyan süreci destekliyor'
Levon Ter Petrosyan ise 1990’ların başında Türkiye ile ilişkilerde açılım arayan bir siyasetçiydi. Ancak Karabağ Savaşı, Petrosyan’ın önünü kesti ve eski devlet başkanı bir anlamda “Karabağ şahinlerine” yenik düştü. Petrosyan şimdi 18 partilik bir koalisyonunun liderliğini yürütüyor.
Ermenistan Ulusal Hareketi’nin Erivan’daki ofisine girdiğimizde, müthiş bir hareketlilik göze çarpıyor. 1 Mayıs’ta hükümete karşı büyük eylem hazırlığı içinde. Hem hükümetin anti demokratik tavırları hem de Türkiye ile yapılan mutabakatın hâlâ gizli tutulması protesto edilecek. Levon Zurabyan ile Obama’nın, 1915 için kullandığı “Büyük Felaket” tanımlamasını soruyoruz. “İki tarafı gözeten ama kendilerini tatmin etmeyen bir açıklama” olduğunu düşünüyor.
Ermenistan Ulusal Hareketi Sözcüsü, iki ülke arasındaki normalleşme girişimlerinin temellerini Petrosyan’ın attığını hatırlatarak, Türkiye’nin yeni adımlarını olumlu buluyor. “Türkiye 1990’larda uzattığımız eli geri itti. Bu kez benzeri olmaması lazım. Diplomatik ilişki ve sınırın açılmasından sonra tarihi sorunlara geçebiliriz. Ama artık Türkiye'nin tarihle baş edebilecek noktaya gelmesi lazım” diyor.
Evet, Erivan’da muhalefetle iktidarın önceliği önkoşulsuz bir Yol Haritası, diplomatik ilişki ve sınırın açılması. Bu yüzden Yol Haritası’nı tıkayacak tek bir nokta kalıyor geriye, o da Karabağ konusunun metinde nasıl yer alacağı. Ancak işin içine Karabağ girdiği takdirde yine aynı fasit daireye dönülecek gibi görünüyor.
En çok merak edilen soru ve tahmini yanıtı ile bitirelim. Sınır ne zaman açılacak? En kötü ihtimalle 1 yıl içinde. Peki, 1915’te yaşananlar? Ermeniler açısından bu konunu tartışılacak bir yönü yok.