Mete Büyük

21 Şubat 2022

Kısa günün üç puanlık kârı

Fenerbahçe, kalesinde 3-4 tane yüzde yüzlük gol pozisyonu gördüğü maçta Hatay’ı iki penaltı golüyle geçti. Fenerbahçe üst üste ikinci defa üç puan almayı bildi.

Fenerbahçe, Slavia Prag rövanşı için rotasyona gittiği, futbol olarak yine ortaya bir şey koyamadığı, üretkenlik anlamda en fazla 1 buçuk pozisyona girebildiği ve fakat buna karşılık kalesinde 3-4 tane yüzde yüzlük gol pozisyonu gördüğü maçta Hatay’ı iki penaltı golüyle geçti. Fenerbahçe üst üste ikinci defa üç puan almayı bildi.

Maça dair anlatılabilecek olanlar bundan ibaret, bundan fazlası artık tekrara giriyor ve siz okuyuculara ayıp oluyor. İsmail Kartal, bu takıma hiçbir şey katabilecek yeterlikte bir hoca değil ve takımın ne bir oyunu var, ne bir denemesi var ve ne de bir ışığı var. Böyle bir kazanır, iki kaybeder, olur da Löw gelirse ve çokbilmiş eski futbolcu arkadaşları onu daha iyisine (!) layık görmezlerse ikinci adam olur, daha fazlası da olmaz. Yine de hakkını yemeyelim; Zeki Murat Göle’den daha iyi olabilir.

Bu oyun yokluğunda biraz daha oyuncular üzerinden gitmekte yarar var. Kalede Altay, defansta Tisserand ve orta sahada Crespo gayet iyi oyun çıkardılar. Ozan, İngiltere’de fizik olarak güçlendi mi bilemem ama neredeyse futbolu unutacak hale gelmiş durumda ve bunu gören taraftar da kendisine tavır koyuyor. Samuel birkaç hafta iyi işler yapıyordu ve o da artık serbest düşüşe geçti. Beke de geçse en büyük kozu olan driplingi deneyemiyor. Zajc ve Serdar Dursun iyi niyetli ama yetersiz oyuncular, yine de bugün Serdar Dursun en azından iki tane penaltı golünün yanında iki de şut çekmeyi başardı. Serdar Aziz, sürprizleri çok olmayan bir adam; her maç mutlaka bir yürekleri ağza getirecek hata yapar ve birkaç haftada bir de anlaşılmaz sakatlıklar yaşar. Bugün de yine takım oyun oynamaya çalışırken inanılmaz acemice bir zamanlama hatasıyla golü yediriyordu. Rossi’ye 60 dakika tahammül edildi ama hakkını yemeyeyim, daha evvel kendisine layık gördüğüm sinek ikili rolünden sinek dörtlü rolüne yükselecek bir performans gösterdi. Pelkas biraz toparlıyor ama hâlâ daha zamanı var. Mert Hakan durumun farkında, ihalenin kendisinin de içinde olduğu otobüs arkasına da kalabileceğinin bilincinde ve ciddi anlamda isyan ediyor ve bu şekilde yarar sağlamayı umuyor. Zaten doğru düzgün bir takımda işinin olamayacağı aşikâr, o yüzden en azından içinden bir Necip Uysal çıkarabilirse yine de kazanç olur. Berisha ise berbat; Rossi’den bile berbat ve ben bugün Serdar Dursun ve Berisha arasındaki kararsızlığımdan kurtuldum. Berisha’nın çok daha kötü bir oyuncu olduğuna tam emin oldum. Bu adam geçen sene nasıl olmuş da Salzburg’da birinci forvet olup o kadar gol atmış anlayamıyorum. Takım kötü desem o takımdaki en kötü olmayı her zaman başarabiliyor. Önümüzdeki haftalarda da acaba Slimani’den de mi kötü olduğunu çözmeye çalışacağım.

Yazının sonunu Arda ve Çağtay’a sakladım. Arda, sonuca doğrudan bir etkisi olmamış olsa da takımın en iyisiydi. Top ayağına yakışıyor, özgüveni oldukça yüksek ve oyun görüşü de gayet iyi.

Ligin sonuna 12 maç var, bu maçlarda maksimum süre alması gerekiyor. İsmail Kartal’ın içerideki Galatasaray ve Trabzon maçlarında yüreğinin yeteceğini sanmam ama önceki yazımda da yazdığım gibi bu sene Arda’yı şu takıma monte etse, gelecek sezon için biraz ümit besletebilse bence Fenerbahçe’ye büyük iyilik etmiş olur. Çağtay, kendi bölgesinde olduğu zaman hiç sırıtmadı, Saba ‘ya şans vermedi ama son adam olarak defansta iki kere fena yakalandı ve çok kritik hatalar yaptı. Bunun maç eksikliği, heyecan ve tecrübesizlik nedeniyle mi yoksa bir fundamental eksikliği nedeniyle mi olduğu birkaç maça kalmaz ortaya çıkar. En azından bir gün doğru düzgün bir sol bek alınacak olursa onun yedeği olabilmesi bile Türk futbolundaki sol bek noksanlığı ve giderek azalacak olan yabancı sınırı nedeniyle oldukça iyi olur. Bu takımda ondan çok daha az ümitli olduğum en az on oyuncu sayarım.

Şimdi 20 Mart’a kadarki dört haftada önce Prag ve sonra ligde Kasımpaşa, Trabzon, Alanya ve Konya maçları var. Bu dönem, muhtemelen sezon sonundaki sıralamayı da seneye bu takımda yedek olarak kalabilecekleri de önemli ölçüde belirleyecek.  Şunu kesin biliyorum; tahmin edebileceğiniz o oyuncuların hiçbirinin geleceğinde Fenerbahçe’den daha büyük bir takım olmayacak. Umarım bunu idrak ederler ve biraz olsun bizi şaşırtabilirler.