Sezon başından beri Pereira, Fenerbahçe'nin üçlü savunmayı içeren formasyonlarla oynaması gerektiğini düşünüyor ve aslında neredeyse 5 aydır antrenmanları buna göre yaptırıyor, oyuncu ve transfer tercihlerini de bu yönde belirliyor. Futbol kamuoyunda ise ezici çoğunluk, her ne kadar ben katılmasam da, takıma bu formasyonun uygun olmadığını ve dörtlü savunma içeren bir yapıda oynaması gerektiğini iddia ediyor ve son durumda biraz da yönetimin de telkinleri ile Pereira da tüm hazırlıklarını ve planlarını bu yönde değiştireceği izlenimi veriyor. Her soru sorulduğunda sistemlerin değil maç içinde davranışların önemli olduğunu vurgulasa da bu yönde gelen baskılara takımın içinde bulunduğu durumu da gözeterek fazla direnemiyor, en azından kabullenmiş gibi yapıyor.
8 Eylül 2021 günü, her şey çok yolunda giderken bu platformda yayınlanan "Pereira'nın Planları" başlıklı yazımda değindiğim bir olasılığı bugünkü sistem tartışmaları arasında bir kez daha gündeme getirmek istiyorum. Bu takım, aynı maç içinde, aynı kadroyla sistemler arasında geçişi yaparak da oynayabilir. Belli bir maçın belli bir anında sistemsel değişiklik yaparak taktiksel anlamda rakibini şaşırtabilir ve üstünlük de sağlayabilir. Gelin bu olasılığı beraber değerlendirelim.
A planı
Sakat oyuncular döndükten sonra Pereira'nın aklında olduğunu bildiğimiz üçlü savunmayı Galatasaray maçındaki gibi yetenekli oyuncuların yer aldığı bir kadro üzerinden düşünelim. Kalede Altay(Berke), savunma üçlüsünde sağda Tisserand, solda Szalai ve göbekte Kim, orta sahada sağ çizgide Ferdi (Osayi), sol çizgide Novak, orta sahanın ortasında Sosa (Zajc), Mert Hakan (Gustavo), İrfan Can, forvet arkasında Mesut (Pelkas) ve ileride Valencia (Berisha) kadrosu 3-5-1-1 ya da İrfan Can'ın biraz daha öne çıktığı bir durumda 3-4-2-1 gibi dizilebilir. Burada zaten defans ortasında üç stoper varken kesmede iyi ama oyunu kurmada yavaş olan Gustavo'nun tercih edilmemesi, form grafiği beni de mahcup edecek şekilde giderek artan Zajc'ın Sosa'nın fiziksel durumunu da gözeterek rotasyonda ciddi bir alternatif olarak düşünülmesi, her ne kadar yüzü kaleye dönük oynaması gerektiğini defalarca savunmuş olsam da Valencia'nın takımın forveti olarak konumlandırılması ve eğer mümkünse bu takımdaki en yetenekli oyunculardan ve en güzel karakterlerinden biri olan Pelkas'ın ise küstürülmemesi çok önem taşıyor. Bu takım, Antwerp deplasmanı haricinde hiç bu sistemle oynamadı ve sistemin benzeştiği durumlarda bile takımda kadro sürekliliği hiç olmadı ve yetenekli oyuncular da çoğunlukla rotasyon adı altında nadasa bırakıldı. Dolayısıyla aslında denenmemiş bir sistem ve kadro kombinasyonundan bahsediyoruz. 17 oyuncudan oluşan bu grupta, Serdar Aziz, Nazım, Meyer, Muhammed, Crespo, Rossi ve Serdar Dursun ise böyle bir kadronun öncelikli oyuncuları olamayacaktır.
Daha evvelki yazılarımda da ifade ettiğim üzere hele ki Mesut, Sosa ve İrfan Can gibi çok yetenekli ama az dinamik oyuncuların olduğu böyle bir takımda önemli olan bu oyuncuların geri koşma süresini ve yorulma olasılığını da aza indirecek şekilde oyunu alan daraltarak, önde basarak, topu ikinci ve üçüncü bölgeler arasında tutmaya çalışarak oynamaktır. Her ne kadar çok hızlı olmasalar da çok hamleli olan defans üçlüsü bu takımı öne itmek için uygundur. Ferdi'nin kanat oyununa alışkın olması, Novak'ın aslında savunmadan da çok hücumcu bir bek olması, Mert Hakan'ın temposu ve Sosa'nın derinden İrfan Can'ın ise hücuma yakın bölgeden pas oyununa kalite katarak iştirak etmesi, takım oyunu önde oynadığı müddetçe hücuma katkı anlamında yeterlidir. Üstelik Sosa, İrfan Can ve Mert Hakan, yani orta sahanın göbeğindeki üçlü şut özellikleri de üst düzeyde olan oyunculardır. Alanın daraltılıp, takımın öne itildiği, oyunun ikinci bölge ile üçüncü bölgede oynandığı bir plan Mesut'un tüm yeteneklerini sergileyebildiği en uygun plan olacaktır. Arkasına yetenekli adamları almış, yakınında Mesut'u bulmuş ve zaten dripling ve sprint özelliği ile içgüdüsel hücum yetenekleri olan Valencia bu anlayışta en azından doğru bir santrfor transfer edileceği (!) güne kadar fazlasıyla yeterli olacaktır.
B planı
B planının da dörtlü savunma formasyonları içerdiğini düşünelim. Bu sefer savunma göbeğinden bir kişi eksildiğine göre hızlı çıkan takımlara tampon vazifesi görmek adına Gustavo'nun takıma Sosa yerine dahil olması düşünülebilir ama onun da zaten hızlı oynamadan açamayacağınız rakiplere karşı yavaş oyunu ile takımın üretme kapasitesine olumsuz etki yapacağını unutmamak gerekir. O yüzden ana hedef üretmek olduğu müddetçe yine aynı kadrodan gitmek daha uygun olacaktır. Geçen sezon Emre Belözoğlu'nun yaptığı tam olarak budur ancak Pereira'nın sakatlanana kadar böyle bir yönelimi olduğunu görmedik.
Kim ve Szalai savunma göbeğini aldığında Novak, yıllardır oynadığı sol beke, Tisserand ise Fenarbahçe kariyerinde sadece bu sezonki Kayseri maçının son yarım saatinde gördüğümüz ama önceden de oynamış olduğu sağ bek bölgesine geçer. Sosa ve Mert Hakan orta sahanın göbeğine, Ferdi ve İrfan Can ise ters ayakla oynayacakları ve içe kat edebilecekleri sol ve sağ açık bölgelerine geçerler. Her ne kadar İrfan Can'ın göbekten kanada geçmesi kendisinin yapabileceklerini sınırlasa da bu sistemde başka da bir çözüm pek yoktur. Tisserand'ın öne çıkarak oynaması İrfan Can'ın sağdan içeriye girmesini, Novak'ın bindirmeleri ise Ferdi'nin soldan içeri girmesini sağlar ve orta göbekteki ikili birden üç ya da dört kişiye çıkabilir. Rakip defansın iyice gömüldüğü bir durumda Ferdi ya da Tisserand yerine gelecek Pelkas hamlesi ve ancak rakibin orta sahada ciddi tehdit yarattığı ve oyunu aldığı durumda Gustavo hamlesi işe yarayacaktır. Mesut ve Valencia için ise durum pek değişmeyecektir. Zira Mesut'tan maksimum verim alabilmek onun önünde ve arkasında kimlerle pas ilişkisi kuracağı ile bağlantılıdır ve zannedildiği gibi sistemle hiç de ilgisi yoktur!
Özellikle İrfan Can'ın sağ kanattan oyun kurmada geçen yıl Beşiktaş'ın şampiyon yapan Ghezzal performansı gösterip gösteremeyeceği şüphesiz ki bu sistemin işleyişi açısından çok kritik olacaktır. Zira bu takımın, bu sistemin esas aradığı dikine gidip driplingle adam eksiltecek ve sıfıra inip orta açabilecek tek oyuncusu olan Valencia, forvet pozisyonunda olmak zorundadır. Tam da bu nedenle bu sistemin bu kadro yapısı içinde doğru sistem olduğu iddialarına karşı çıkıyorum. Devre arasında doğru bir santrfor tercihi yapılabilirse (!) Valencia o zaman bu sistemi en iyi çalıştıracak anahtar olur.
Transfer
Her iki sistemin de işleyişi düşünüldüğünde santrfor transferi, hiç olmazsa Valencia'dan daha fazla verim alabilmek adına olmazsa olmazdır. Doğru bir merkez oyunu oynayabilen santrfor, pergelin ucunu batırdığında yarım dairede arkasında kalacak bir Mesut ile gol makinesine dönüşebilir. Aynı şekilde oyunun iki yönünü birden her iki kanatta da oynayabilecek bir kanat oyuncusu, A planında orta sahanın solunda Novak'ın ve B planında ise Ferdi'nin yerini alabilecektir. Ara transfer için bugünün ekonomik şartları çerçevesinde bu iki transfer yeterli olur. Her ne şart altında olursa olsun Kim ve Szalai bu devre arasında kesinlikle satılmamalıdır. Uzun vadede ise bu sistemin mükemmel işleyişi Sosa ve Mert Hakan yerine iki adet çift yönlü orta saha transferini şart koşmaktadır.