Kerem Altan

07 Mart 2014

Hukukun olmadığı gezegen

Her ne kadar Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Hukuk açısından referanslarımız Avrupa Konseyi’dir ki onun tam üyesiyiz. Avrupa Birliği’ne adayız.

Her ne kadar Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Hukuk açısından referanslarımız Avrupa Konseyi’dir ki onun tam üyesiyiz. Avrupa Birliği’ne adayız. Başka yerlerde aramayacağız. Hukuk referanslarımız başka uluslararası oluşumlar değil, Afrika Birliği’nde değil, Şanghay’da değil, bu Avrupa Birliği’nde, Avrupa Konseyi’nde” dese de önceki gün açıklanan fakat bu karmaşada dikkatlerden kaçan 2014 Dünya Hukukun Üstünlüğü Küresel Endeksi genel sıralamasında Türkiye, 99 ülke arasında 59. sırada yer aldı.

Hukukun ayaklar altına alındığı bu ülke için fena bir derece olmadığını düşünenler olabilir fakat birçok Afrika ülkesinin gerisinde kalmamızın yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve Fas gibi Müslüman ülkelerin de oldukça gerisindeyiz.

Muhtemelen Başbakan bunun sorumlusu olarak da İsmet İnönü’yü gösterir. Çünkü biliyorsunuz bugün yapılan kötü bir şey yok, yapılan bütün kötülükleri İsmet İnönü yaptı. Başbakan’ı dinleyen herkes artık bu gerçeği biliyor zaten.

Türkiye, Temel Haklar kategorisinde 78., Açık Devlet kategorisinde ise 69. sırada.

Yani küme düşme potasında.

Türkiye’nin, Hükümetin Hesap Verilebilirliği’nde 72. ve Temel Haklar’da 78. sırada bulunmasının başlıca nedeni olarak ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar ve özel hayata müdahaleler gösterildi.

Ah İnönü, ne istedin insanların özel hayatlarından, fikirlerinden?  Yıllardır dediğim dedik çaldığım düdük anlayışından kurtulamadın gitti. Bütün bunlar işte senin yüzünden.

Ama elbet bir gün bir ileri demokrasi kahramanı çıkar ve yaptıklarını meydanlarda anlatır. Kendisinden daha beterlerinin olduğunu gösterip “kızacaksanız gidin mezarlıklara kızın” der. Belgeler çıkartıp sallar. Yaşadıklarımızın asıl nedeninin bugünkü belgelerin gösterdiği gerçekler değil, yetmiş yıl önceki belgelerin ortaya koyduğu gerçekler olduğunu öğreniriz.

“Yolsuzlukları kim yaptı oğlum?”, “Miki yaptı babacım” hikayesindeki “miki” belki de bu İsmet İnönü.

Kevin Spacey’nin başrolünde yer aldığı K-Pax filminin bir sahnesinde, doktor karşısındaki “hastaya” gezegeniyle ilgili sorular sormaya başlar ve laf bir yerde hukuka gelir.

“Hasta” doktora, “Bizim gezegende hukuk yoktur” der ve ekler: “Evrendeki her canlı doğruyu ve yanlışı bilir.”

Çok uzun zaman oldu filmi izleyeli. Kelime kelime hatırlayamayabilirim o diyaloğu. Fakat doktor ve “hasta” arasında geçen konuşma aşağı yukarı böyleydi.

Neyse belki yakında onların da ses kayıtları çıkar. Eğer montaj olduğunu iddia etmezlerse ya da dublaj hatası bahanesine sığınmazlarsa kelimesi kelimesine ne konuştuklarını dinleriz.

Belki de “Bizim gezegende hukuk yoktur” kısmı bizim diktatöre, cümlenin devamı da Kevin Spacey’e aittir. Bu tip bir montaj söz konusu olabilir.

Yakışır da doğrusu. Şaşıran olmaz herhalde. Montajlanmış bir ülkeyiz ne de olsa.

Eminim bizim diktatör o filmi izlese birilerini arayıp “Öğrenin bakalım neredeymiş bu gezegen?” diye bir sordurur. 

Hukuktan az da olsa haberdar olanların arasında yapabildiklerini hatırlayınca, hukukun hiç olmadığı bir gezegende neler yapabileceğini düşünüp sevinçten çıldırır herhalde.

Hesap soran yok, kınayan yok, sorgulayan yok. Savcı yok, yargıç yok, mahkeme yok. Dava yok, kanıt yok, ayakkabı kutusu yok, çelik kasa yok, milyonlarca dolar yok, “birkaç kuruşluk” trilyon yok. Bütün bunlar varsa da yargılayan yok.

Diktatörlerle yandaşlarının hayalindeki gezegen.

“Yolsuzlukları kim yaptı oğlum?”, “Miki yaptı babacım” gezegeni.

Mikilerin gezegeni.

Belki de hepimiz “hastayız” ve aslında o gezegene taşındık.

Kevin Spacey’den tek farkımız ise bizim doğruyla yanlışı ayıramamamız.