Hasan Göğüş

11 Aralık 2021

AGİT'ten ümit kesildi mi?

Gelin görün ki, AGİT eski parlak günlerini çok arıyor. Türkiye'de, Orta Doğu'da AGİT benzeri bir örgüt kurulmasına öncülük edelim tartışmaları yapılırken AGİT'in kendisi can çekişiyor

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT), 28. Bakanlar Konseyi Toplantısı, 2-3 Aralık tarihlerinde Stockholm'de yapıldı. Bakanlar Konseyi, AGİT'in merkezi karar alma ve yürütme organıdır. Yılda bir kez dönem başkanlığını yürüten ülkenin başkentinde, genellikle de aralık ayı içerisinde NATO Bakanlar Konseyi ile arka arkaya düzenlenir. İki toplantının arka arkaya düzenlenmesindeki amaç, herhalde Amerikalıları fazla kıtalararası seyahate boğmamak olmalı. Toplantı takvimi bu sene de değişmedi. AGİT'ten bir gün önce NATO ülkelerinin dışişleri bakanları, bu kere Riga'da bir araya geldiler. Bu aralar o kadar çok kendi derdimize düştük ki, dünyada neler olup bitiyor hiç takip etmez olduk. Oysa şu sıralar özellikle Avrupa'da güvenliği ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor. Rusya ile NATO arasında savaş çıkması ihtimalini yüksek bir olasılık olarak görenler bile var. Gerek NATO, gerek AGİT Avrupa güvenliğiyle doğrudan ilgili uluslararası kuruluşlar. Ama ülkemizi de yakından ilgilendiren güncel meselelerin ele alındığı her iki konsey toplantısı da Türkiye'de hemen hemen hiç yankı bulmadı.

AGİT'in tarihçesi

AGİT toplantılarının tarihçesi, 1973 yılına kadar uzanıyor. Resmi kuruluşu olarak ise Helsinki Nihai Senedi'nin imzalandığı 1 Ağustos 1975 tarihi kabul ediliyor. Türkiye, Avrupa Konseyi gibi AGİT'in de kurucu üyelerinden. Helsinki Nihai Senedi'ni imzalayan 35 lider arasında zamanın başbakanı rahmetli Süleyman Demirel de var. Helsinki Nihai Senedi, aradan geçen yarım asır gibi uzun bir süreye rağmen, hâlâ Birleşmiş Milletler Antlaşması'ndan sonra uluslararası ilişkilere yön veren en temel belge niteliğini koruyor.

Bir konferans süreci olarak ortaya çıkan AGİT, 1994 yılındaki Budapeşte Zirvesi'yle kurumsallaşarak teşkilat niteliği kazandı. Ama hâlâ hukuki bir anlaşma temeline dayanmadığı için, AGİT yükümlülükleri sadece siyasi bağlayıcılığa sahip. Bir başka deyişle, üstlenilen yükümlülüklerin ihlali halinde yaptırımları yok.

AGİT'in Avrupa güvenliğine getirdiği katkılar

AGİT 1970'li yıllarda, soğuk savaş koşullarında, bloklar arasında düzenli bir diyalog forumu oluşturup gerginliği azaltarak yararlı bir işlev gördü. Ayrıca AGİT şemsiyesi altında müzakere edilen Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması (AKKA),Viyana Belgesi ve Açık Semalar Antlaşması gibi temel silahsızlanma belgeleri, Avrupa güvenliğine doğrudan katkıda bulundu. AGİT'in güvenliği insan hakları ve ekonomik unsurlarla ilişkilendiren geniş kapsamlı güvenlik anlayışı, Sovyetler Birliği'nin çöküşünde de rol oynadı.

Günümüzde AGİT

Gelin görün ki AGİT eski parlak günlerini çok arıyor. Türkiye'de, Orta Doğu'da AGİT benzeri bir yapıya öncülük edelim tartışmaları yapılırken, AGİT'in kendisi can çekişiyor. Ev sahipliğimizde 1999 senesinde İstanbul'da düzenlenen AGİT zirvesinden bu yana, yeni normlar getiren ciddi bir belge kabul edilebilmiş değil.10 yılı aşkın bir süredir de Bakanlar Konseyi bir bildiri yayınlayamadan dağılıyor.

Stockholm'deki son Bakanlar Konseyi, AGİT bölgesinde önemli gelişmelerin yaşandığı hareketli bir döneme rastladı. Ukrayna'da kuruluşundan bu yana başkanlığını Türk diplomatların yürüttüğü, ateşkesi izlemekle görevli özel gözlem misyonunun ülke içerisindeki faaliyetleri sınırlandırılmış vaziyette. Batı basınında Rusya'nın yılbaşından sonra Ukrayna'yı işgal etmek için sınıra yığınak yaptığına ilişkin yabana atılamayacak istihbarat raporları yayımlanıyor. Belarus göç politikası nedeniyle AB için yeni bir çıban başı olmak üzere. Balkanlar'da Dayton ile kurulan ve AGİT'in de yer aldığı düzenin çatırdadığına ilişkin sesler yükseliyor. Kafkaslar'da Minsk Grubu'ndan umudunu kesen Azerbaycan geçen yıl kendi başının çaresine baktı. Ancak sürekli ateşkes ihlalleri yaşanıyor. Bu koşullar altında gidilen Stockholm, AGİT için yeni fırsat penceresi yaratabilirdi. Ama bu toplantı da öncekilerden farklı olmadı. Toplantı öncesinde gündeme gelen 30'u aşkın karar tasarısından, sadece beş tanesi kabul edilebildi. Bunlardan üçü , gelecek bakanlar konseyinin tarihleri ve yerine 2025 yılında Finlandiya'nın dönem başkanlığını üstlenmesine ve yıllık güvenlik gözden geçirme konferansının modalitelerine ilişkin yöntemsel kararlar. Dişe dokunur tek karar ise, AGİT'in de modaya uyarak iklim değişikliğine ilişkin bir çalışma başlatması oldu. Covid-19'un ekonomik açıdan kadınlar üzerindeki orantısız olumsuz etkileri, insan kaçakçılığıyla mücadele gibi masumane karar tasarıları üzerinde bile karşılıklı inatlaşmalar yüzünden oydaşma sağlanamaması çok üzücü.

AGİT'i gelecekte ne bekliyor?

Rusya ile Batı arasındaki artan gerilim, AGİT'in geleceği için iyimser beklentilere pek imkan vermiyor. RF Dışişleri Bakanı Lavrov, Stockholm'de Başkan Putin'in önceki beyanlarına atıfla, NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin önüne geçecek ve kendi sınırları yakınlarında yeni silahlar konuşlandırmasını yasaklayacak hukuki bir anlaşma istediklerini, bu amaçla önümüzdeki günlerde resmi tekliflerini sunacaklarını açıkladı. Rusya'nın bu çıkışı taktik bir manevra olmaktan öte, kuvveden fiile geçerse AGİT'teki gerginlik daha da artabilir.

Stockholm'de gerçekleşen Lavrov - Blinken görüşmesi, resmi konsey toplantılarından daha fazla ilgi çekmişe benziyor. Uluslararası bir toplantı marjında yapılan ikili görüşmeler, toplantının önüne geçmeye başlıyorsa, zaten söylenecek fazla söz de kalmıyor.