Hava kapalı ve kasvetli.
Yağmur çiseliyor.
Boğaz'ın üstüne sis inmiş.
Kocaman gemiler hayalet gibi geçip bir anda kayboluyor sisin içinde.
Melankoli dip yapabilir!
Ama ben kendimi iyi hissediyorum.
Hayret, benim için kül rengi bir pazar sabahı değil.
Güzel hayaller kurabilecek hâldeyim.
Neden öyle bilemiyorum.
Evet, güzel hayaller...
24 Haziran'da Erdoğan kaybediyor seçimleri.
CHP, İYİ Parti, HDP, Saadet ve AKP'den kopan bir grup milletvekili buluşuyor.
Bir demokrasi koalisyonu kuruluyor.
Tek adam rejimine son verecek bir geniş tabanlı hükümet.
Başkanlıktan güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçilmesi öngörülüyor.
Bütün güçleri tek elde toplayan tek adamlık rejimine son verecek ilkeler, demokrasiyi demokrasi yapan güçler ayrılığı konusundaki çerçeve en başta ilan ediliyor.
Yargı bağımsızlığı...
Yürütmenin tahakkümünden, daha doğru deyişle tek adam vesayetinden kurtulmuş bir yasama...
Bağımsız ve özgür medya...
Yargının, yasamanın ve medyanın özgürce işleyerek hükümetleri kontrol edebileceği anayasal bir çerçeve...
İfade özgürlüğü...
İnsanların düşüncesiyle, diniyle, inancıyla, milliyetiyle, rengiyle uğraşmayan bir devlet düzeninin temel taşlarını döşeyen bir demokrasi protokolü...
Kapıların siyasal çoğulculuğa açılması...
Erdoğan çöküyor!
24 Haziran'da kazansa
bile, kendi çöküşünü ancak bir süre, kısa bir süre erteleyebilir.
"Saray rejimi"ne son verilmesi...
Hapishanelerin boşaltılması...
Gazetecilerin, siyasetçilerin özgürlüklerine kavuşması...
Özellikle HDP'ye dönük siyasal kırıma son verecek adımların atılması...
Kürt sorunu konusunda barışçıl, silahsız çözüme giden yolun hep birlikte açılması...
Demokrasi ve özgürlüğe ilişkin bütün bu değerlerin bir demokrasi manifestosu halinde yayınlanması...
Ve bu manifestoyu gerçekleştirmek için bir "büyük demokrasi koalisyonu"nun kurulması...
Yağmurlu, kasvetli, kül rengi bir pazar sabahına uyandım ama güzel hayaller kuruyorum.
Erdoğan kaybediyor 24 Haziran'da! Ve CHP'si, HDP'si, İYİ Parti'si, Saadet'i, hatta AKP'den kopan bir grup milletvekili, demokrasi ortak zemininde buluşuyor.
Tüm farklılıkların aynı çatı altına, huzur ve barış içinde yaşayabilecekleri bir siyasal çerçevenin, demokratik bir sistemin inşaasına hep birlikte başlanıyor.
Olamaz mı?
Yeterince acı çekmedik mi?
Birbirimizi yok sayarak, birbirimizi tüketerek bir yere varamayacağımızı öğrenecek kadar olgunlaşmadık mı?
Ben olgunlaştığımızı sanıyorum.
Denir ki:
Acılar olgunlaştırır!
Artık bizler de, bu topraklarda yaşayan insanlar da olgunlaşmış olmalıyız.
Birbirimizi yok sayarak yaşanmaz!
Cephelere bölünerek, kutuplaşarak yaşanmaz.
Birbirimize en azından tahammül ederek, birbirimize anlayışla yaklaşarak, farklı görüşler nedeniyle birbirimizin gözünü oymadan yaşamayı öğrenmeliyiz.
Demokrasinin erdemi budur.
Barışa ancak bu yoldan ulaşabiliriz.
Koca Yaşar Kemal'in dediği gibi:
Dağlar, insanlar,
ve hatta ölüm bile yorulduysa,
şimdi en güzel şiir,
barıştır.
Hadi hep birlikte, Erdoğan'a karşı barış ve demokrasi yolunda birleşip yürüyelim.
Şu unutulmasın:
Erdoğan çöküyor!
Erdoğan 24 Haziran'da kazansa bile, kendi çöküşünü ancak bir süre, kısa bir süre erteleyebilir.
Şimdi hepimizin görev ve sorumluluğu, Erdoğan'ın çöküşüyle doğmakta olan boşluğu demokrasi ve hukukla dolduracak bir büyük koalisyon kurmaktır.
İyi pazarlar!