Hande Çayır

24 Şubat 2015

İmdat polis!

Sözlü emirle arama olacak... Hepsinin kellesi uçurula...(!) der gibi...

Biber gazından korunmak için burna tutulan maske, tutuklanma nedeni artık... Keza atkı sarmak da öyle...

Yüzünü kapatmak diye bir suç olabilir mi?

Çarşaflı hanım oradan geçerse o sırada, ne olacak? 2 yıl 6 aydan, 4 yıla hapis...

 “Faşizmin yasallaştırılması” diyor İstanbul Barosu Başkanı Avukat Ümit Kocasakal... İç Güvenlik Paketi* için...

“Sıradan yasa değişikliği değil bu; rejim değişikliğidir” diyor...

Ankara Barosu Başkanı Avukat Hakan Canduran da hem fikir: “Bu iç güvenlik yasası falan değil... Olsa olsa hiç güvenlik...”

CHP, MHP, HDP karşı dursa da yumruklar konuşuyor mecliste...

İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan da katılıyor: “Ülkemiz son dönemde torba kanunlarla yönetilmektedir.”

Avukatlar günlerdir eylem yapıyor. Hukuka aykırı diyorlar bu paket için...

“Lüzumu halinde” diye bir ibare var hem içinde. Lüzumuna kim karar verecek? Çok açık uçlu bir ifade değil mi bu?**

Savcı yetkisi valiye devrediliyor... Valinin hukuk bilgisi nedir? Hem vali devletin adamı... Kuvvetler ayrılığı gereği, savcı yetkisinin valiye verilmesi anayasaya aykırı değil mi?

Yargı kararı olmadan 48 saat gözaltı yetkisi... 24 saat de artık tarih oldu... O 48 saatte kim bilir neler olacak? Polisin görevi yakalamak değil miydi? Gözaltı da nereden çıktı? ***

Yazılı emir gitti... Sözlü emir geldi... Sözlü emirle arama olacak... Hepsinin kellesi uçurula...(!) der gibi...

Uzaklaştırma tedbiri...

Polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor...

Üniforma ve ambleme hapis...

Demir bilye ve sapan bulundurmaya ağır ceza...

[Sözde] güvenlik, kimyasal boyalı su kullanacak... (Oradan geçerken yüzümüzü kapatmazsak ölürüz hocam! Kapatınca da “2 yıl 6 aydan başlıyor ceza” diyorsunuz...)

El koyma yetkisi olacak...

Ön dinleme yapılabilecek... Telefon dinlemeleri artacak... Özel hayat falan artık hak getire...

Tüm bu olanlar, yakın dönemde Gezi Parkı eylemleri sırasında karşı karşıya gelen vatandaş ile polisin yeniden konumlandırılmasına hizmet etmiyor mu?

Polis kendisine verilen silah kullanma yetkisini orantısız kullanmaz mı şimdi?

Polisi evimize sokacaksınız... “Sık ulan sık” diyecekler... Evde otururken polis gelip gece vakti arama yapabilecek ve çocuğunuzun odasından sakıncalı (!) bir şey alıp gidebilecek mesela... Of ki ne of!

Benim ne çok arkadaşım, o “beyin göçü” dediğiniz şeyi yaptı biliyor musunuz? Türkiye’de yaşamak istemiyorlar artık.

Hem o polisten söylesinize bizi kim koruyacak?


* Tarafsız Bölge,18 Şubat 2015 tarihli programda paketin detayları tartışılıyor, ibretlik; buyrun: 

** Vakit aşağıdaki filmleri yeniden izleme vaktidir. Üzüntü ile paylaşıyorum:

1. Schindler’s List (Schindler’in Listesi)

II.Dünya Savaşı sırasında Nazilerin uygulamış olduğu soykırımdan binin üzerinde Polonya Yahudisinin kurtarılmasında rolü olan Oskar Schindler'i konu ediyor.

2. Life Is Beautiful (Hayat Güzeldir)

II.Dünya Savaşı zamanında karısı ve oğlu ile birlikte Yahudi kamplarına götürülen Yahudi bir babanın ve peşinden giden İtalyan bir annenin, çocuğunu korumak için yaptığı sayısız özveriyi anlatıyor.

3. Pianist

Wladyslaw Szpilman, Polonyalı başarılı bir piyanisttir. II.Dünya Savaşı'nda Almanların Polonya'yı işgal etmesiyle hayatı kâbusa döner. Yahudi olduğu halde şans eseri toplama kamplarına gitmekten kurtulur. Varşova'nın varoşlarında yaşamaya başlar.

4. Memories of Anne Frank (Anne Frank'in Hatıra Defteri)

Yahudi soykırımı sırasında geçen gerçek bir hayat hikayesi...

*** Copun hapishanedeki adı tulumba tatlısıymış. Hadi hayırlısı...