Hakan Aksay

08 Haziran 2012

Türkiye, ŞİÖ’nün ‘diyalog ortağı’ oldu

Dün Pekin’de sonuçlanan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinin en önemli gündem maddelerinden biri topluluğun genişlemesi konusuydu

Dün Pekin’de sonuçlanan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinin en önemli gündem maddelerinden biri topluluğun genişlemesi konusuydu. Gerçi örgüte yeni üyelerin alınması gündemi ŞİÖ’nün bir yıl sonraki Kırgızistan Zirvesi’ne ertelendi; ama İran, Pakistan ve Hindistan’ın ŞİÖ’ye tam üyelik başvurusu sessizlikle geçiştirilirken, Afganistan’ın “gözlemci üye”, Türkiye’nin ise “diyalog ortağı” olarak topluluğa katılması dikkat çekti.

Yıldan yıla kendinden giderek daha fazla söz ettiren ŞİÖ’de iki lider devlet var: Rusya ve Çin. Her ikisi ile de ilişkileri geliştirmeye özen gösteren Türkiye, Orta Asya’daki ve son dönemde dünya politikasındaki önemi hızla artan Asya-Pasifik bölgesindeki varlığını güçlendirme amacıyla geçen yılın nisan ayında ŞİÖ’ye katılma başvurusu yapmıştı. “Diyalog ortaklığı” denilen statü, topluluğa katılımın en gevşek yöntemi; henüz “gözlemci üyelik” bile değil; bir tür “konuk üyelik”; ama sonuçta örgütün kapısından içeri girmek anlamını taşıdığı için önemli.

Ankara, bu adımıyla elbette dış politikasını bir anda tersyüz etmiyor ve Batı’ya sırtını dönmüyor. Tersine, dünyadaki etkinliğini her alanda güçlendirme amacını uygulama çizgisinden ilerliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün bunu vurgularken 2002 yılından bu yana dış temsilciliklerin sayısının 163’ten 202'ye, büyükelçilik sayısının da 93'den 120'e yükseldiğini, uluslarararası resmî temsil ağı bakımından Türkiye’nin dünyadaki ilk 10 ülke arasına girdiğini, ayrıca NATO, Avrupa Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşlardaki etkinliğin arttırıldığını, Türk Dünyası Konseyi'nin kurulduğunu, Körfez İşbirliği Konseyi ile stratejik ortaklık başlatıldığını, Arap Ligi'nde ise gözlemci statüsü kazanıldığını söyledi. 60'ı aşkın ülkeyle vizenin kaldırıldığını hatırlatan Davutoğlu, Türkiye’nin Karayipler'den Pasifik Adaları'na kadar, ASEAN, CARICOM, MERCOSUR vb. bütün uluslararası örgütlerde ya üye ya da gözlemci olduğunu vurgulayarak bu kapsamda şimdi de Şanghay İşbirliği Örgütü’ne diyalog ortaklığının gündeme geldiğini belirtti.

Türkiye dış politikasının ve ilan edilen amaçlarla uygulamanın yorumuna burada girmeden bir-iki noktanın altını çizelim. Dışişleri Bakanı’nın açıklamasından çıkan “sembolik adımlarla da olsa dünyanın her yerinde olmak” yaklaşımını anlamakla birlikte şunu da eklemek gerek: ŞİÖ, her zaman ABD ve NATO’yu tedirgin eden bir örgüt olduğundan dolayı dünkü “sembolik adım”ın önemi ayrıdır. Türkiye NATO üyeleri arasında ŞİÖ’ye ilk katılan ülke oldu. Bunun tam da başkanlık koltuğuna yeniden dönen Rusya lideri Vladimir Putin’in uluslararası politikadaki temel amaçlarından biri olarak “Avrasya Birliği’nin kuruluşu”nu göstermesinden ve Rus medyasında “yeni katılımlarla genişleyebilecek Avrasya işbirliği sürecinin önemli unsurlarından birinin de Türkiye olduğu” yolundaki yorumlardan hemen sonraya rast gelmesi de ilginç olmuştur.

 

***

 

ŞİÖ’ye Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan üye. Bunlardan ilk beşi 1996’dan itibaren “Şanghay Beşlisi” olarak toplantılar yapılıyordu. Daha sonradan Özbekistan’ın da katılmasıyla 14 Haziran 2001’de Şanghay İşbirliği Örgütü kuruldu. Hindistan, Pakistan, İran, Moğolistan ve Afganistan ŞİÖ’ye “gözlemci üye”. Belarus, Srilanka ve Türkiye ise “diyalog ortağı”.

Örgüt kurulurken amaç, uyuşturucu ve silah kaçakçılığıyla mücadele idi. Terörizme, radikal dinsel akımlara ve bölücülüğe karşı ortak tutum da üye ülkeleri birleştiren amaçlar arasındaydı. Zamanla askerî alandaki ilişkiler genişledi, üye ülkeler arasında ortak tatbikatlar düzenlenmeye başladı. Ekonomik ve ticari ilişkileri güçlendirmek için adımlar atıldı. Kültürel işbirliği platformu kuruldu.

Dünya nüfusunun ve Avrasya topraklarının üçte ikisini temsil eden ŞİÖ, üye ülkeleri açısından hem BM, hem “nükleer devletler”, hem nüfusu en kalabalık ülkeler, hem en hızlı gelişen ekonomiler arasında özel bir yer tutuyor ve dünya kamuoyunun giderek daha fazla dikkatini çekiyor.  

 

***

 

ŞİÖ’nün 6-7 Haziran Pekin Zirvesi’nde örgütün iki temel ülkesi arasındaki yaklaşım farklılıkları da daha belirginleşti. Rusya, ŞİÖ’nün daha çok siyasi ve askeri ittifak olarak güçlendirilmesi yolunda adımlar atmaya çalışırken, Çin gelişen ekonomisini doyurmak amacıyla topluluk üyeleri arasındaki ticaretin pekiştirilmesine (“İpek Yolu’nun yeniden yaratılması” hedefine) ağırlık verdi. Pekin'in zor durumdaki ŞİÖ üyelerine 10 milyar dolar yatırım yardımı vaat etmesi önemli bir hamleydi.

Zirvede ŞİÖ’nün Afganistan konusunda daha aktif tutum alacağının işaretleri ortaya çıktı. Ayrıca “Arap Baharı’nın üye ülkelere yayılmasına karşı” işbirliğinin güçlendirilmesi ve muhalif internet sitelerine karşı ortak mücadele konusu zirve gündemine geldi.

ŞİÖ’nün Genel Sekreterlik makamına Rusya temsilcisi Dmitriy Mizintsev, antiterör merkezi yöneticiliğine de Çin temsilcisi Çjan Sinfen getirildi.

Zirveye katılan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Rus meslektaşı Putin ile bir araya gelerek som dönemde soğuyan İran-Rusya ilişkilerini yeniden canlandırma yolunda bir atak yaptı.

Zirve sonunda yapılan açıklamada, ŞİÖ’nün ABD’nin Avrupa’ya konuşlandırmak istediği füze kalkanından vazgeçilmesi, Orta Asya’nın “nükleerden arınmış bölge” haline getirilmesi ve Suriye’ye askerî müdahaleye izin verilmemesi talepleri öne çıktı.

Bu arada ŞİÖ zirvesi sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ve İran'ın da katılacağı bir uluslararası Suriye toplantısı düzenlenmesini önerdi. Ankara’nın bu öneriye olumlu baktığı açıklandı.