Hakan Aksay

31 Ekim 2015

‘Kokteyl muhalefet’in son umudu: Uruguaylı ‘Vosvos Mujica’

CHP-HDP-PKK-PYD-DAEŞ-El Muhaberat 'kokteyl muhalefeti', seçimlerin arifesinde Uruguay eski Devlet Başkanı’nı Türkiye’ye getirdi

Eyy Pepe!

Eyy Jose Mujica!

Demek çıktın geldin, ha!

Hem de ne zaman?

Tam benim ve ülkemin kaderi için çok mühim olan seçimlerin arifesinde...

Seçim kampanyasının en sonunda...

Çıktın ve geldin...

Ayağında bir kot pantolon...

Sırtında asılı bir çanta...

Ne takım, ne kravat...

“Onlar” da seni 3-5 kişi karşılamışlar...

Altına bir mavi “Vosvos” verip gözünü boyamışlar...

Bir de ucuzundan otel ayarlamışlar, Taksim’de, üç yıldızlı...

Ayıp valla ya!..

“Onlar” dediğim belli: CHP’liler (CHP dediğime bakmayın, mutlaka CHP-HDP-PKK-PYD-DAEŞ-El Muhaberat “kokteyl muhalefeti”dir).

*   *   *

 

Güya kitap tanıtımına gelmişsin.

Bakın burası çok enteresan, kitabın adına dikkat edin:

“İktidarda bir kara koyun: Saraysız Başkan Jose Mujica".

Saraysız, haa!

Benim sarayımın tasası sana mı düştü, ta Uruguay’dan kalktın geldin!

Gelir gelmez de şahsıma yönelik imalarda bulundun:

“Siyaset para biriktirmek için değildir. Parayı çok sevenlerin ticaretle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla para ve zenginlik diğer dünyaya götürülemiyor.”

Bak seeen!..

Bak, Pepe!

Yaşın benden büyük. Ama sesin çok yüksek çıkıyor.

Yok “dünyanın en fakir cumhurbaşkanı” sıfatı sana aitmiş, ama kendini hiç fakir saymazmışsın, yok asıl zenginliği “ruhunda ve özgürlüğünde hissedermişsin”, şudur budur...

Zaten dün bu Selahattin Demirtaş da öyle bir şeyler söyledi:

“Mujica dünyanın en zengin Cumhurbaşkanı, en fukarası bizim ülkede!”

Yav ben diktatör olsam, o böyle konuşabilir mi, sen buraya ayağını basabilir misin?

Geçen yıl da az laf etmemiştin, hepsi aha şurda yazılı:

“İnsanların gece uyuyacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, birilerinin devasa malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsiz ve susuz insanlar varken sen özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Asıl fakirler, hayatta elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır”, falan filan...

Sen kimi hedef alıyorsun, Pepe? Kime laf dokunduruyorsun?

Buradaki çapsız muhalefet yetmedi, bir de sen mi çıktın, ta dünyanın öbür ucundaki Uruguay'dan bana sataşıyorsun?

*   *   *

 

Neymiş efendim, beyefendi Uruguay Devlet Başkanı iken devletin verdiği resmî konutta oturmuyormuş da, eşinin çiftliğinde baraka gibi bir evde yaşıyormuş...

Güya işine “tek maddi birikimi” sayılan 87 model mavi “Vosvos”unu kendisi kullanarak gidermiş...

Sözde banka hesabı ve kredi kartı sahibi de değilmiş...

Rivayete göre, 12 bin dolarlık başkanlık maaşının yüzde 90'ını almıyormuş...

Elindeki avucundakilerle de bir okul yapıyormuş...

Yaptır bakalım sen okulunu, biz de sende cami yaptıracak bilinç aramıyorduk zaten!

Ama o okulda kim okuyacak, hiç düşündün mü?

Senin (“dünyada ilk biziz” diyerek) serbest bıraktığın marihuanayı kullanan gençler okuyacak!

Şimdi söyle bakalım, “uyuşturucu mafyasını bitirmek için” serbest bıraktığın bu ölüm ticaretinin kime yararı oldu?

Beyzadem her zaman “yasaklara karşı” imiş! Sevsinler...

Eşcinsellere evlenme izni vermekle övünen de sensin, 12 haftaya kadar kürtajı serbest bırakmakla gurur duyan da.

Başın göğe erdi mi?

Allah'tan kork, diyeceğim, ama senin Allah'ın da yok ki!

Zavallı bir ateistsin!..

 

*   *   *

 

Zavallı demişken...

Yav, seni ve ülkeni bizim durumumuzla kıyaslamak mümkün mü be!

Bi kere sen kimsin?

Ülkenin nüfusu ne kadar?

En fazla 3,5 milyon! O da içindeki turistlerle birlikte!

Biz 80 milyonuz!

Senin toprağın ne kadar?

176.220 kilometrekare.

Ya benimki? Yani bizimki?

814.578 kilometrekare.

Senin milletinin tarihi kökleri en fazla 16. Yüzyıl'a kadar gider.

Benimki 1071'lere, hatta Anadolu uygarlıkları noktasında Yontma Taş Devri'ne kadar uzanır. Senin memleketin daha doğum sancıları çekerken, benim atalarımdan Kanuni Sultan Süleyman üç kıtada yedi cihanın hünkârıydı.

Bir kendine bak, bir de bize! Haddini bil! Akıllı ol!..

Seçimlerden birkaç gün önce buralara gelip de iç işlerimize karışma, kanunlarımızı ihlal etme!

Bi lafıma bakar, seni derdest edip mavi “vosvos”unla beraber paketleyerek sınır dışı etmeleri!

 

*   *   *

Ne demeye geldin buralara?

Hem de tam 10 günlüğüne?..

ABD, AB, Rusya, İsrail falan ülkemizi yeterince karıştıramadı, şimdi 80’lik ihtiyardan mı medet umuyorlar?

Sen kimsin yav?

İşte bizim Yeni Akit seni hemen deşifre edivermiş:

“Seçim öncesi partisinde fakir bulamayan CHP, yurtdışından fakir ithal etti.” demiş senin için isabetli tespit yapmış: “Polis katili!”

Ya adam sosyalist, eski terörist!

Ne demokrasisi! Ne özgürlüğü!

Bit kadar memleket!..

Tövbe tövbe!..

El Pepe'ymiş...

Eyy Pepe!

Sen kimsin be?

Bir yerel yönetim tecrüben var mı? Mesela, Montevideo Belediye Başkanı oldun da biz mi duymadık?

Koca devleti nasıl yönettin?

Sonra tuttun en başarılı hükümet üyelerinden birini, Ekonomi Bakanı Fernando Lorenzo'yu, millî havayolu Pluna'nın özelleştirmesinde adı yolsuzluğa karıştı diye, “soruşturmanın sağlıklı yürümesi için” istifa ettirdin!..

Senin devlet yönetiminden anladığın, üç-beş çapulcu için kendi adamlarını feda etmek mi?

Bak, ayrıca Uruguay'ın daha 1965'te 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan ilk ülke olduğunu unuttuğumu da sanma!

Ermeni ajanı mısın yoksa sen?

“Paralelci” falan mısın?

 

*   *   *

 

Eyy Pepe!

Hayatın boşa geçmiş senin!

60'larda tutturdun, “Ben de Küba'daki gibi devrim yapacağım” diye... Gerilla oldun. Polis vurdun. Hapislere girdin. Durmadan kaçmaya çalıştın. Altı defa vuruldun. 14 yılını cezaevinde geçirdin.

Anca on yıl önce önce evlenebildin (Yanında Türkiye’ye getirdiğin Lucia Yenge de senin gibi bir eski gerilla). Çoluğun çocuğun yok. En sevdiğin Manuela diye bitli bir köpek, o da topu topu üç ayaklı!

Ya sen ne biçim adamsın be!

Ondan sonra tut, bize ders ver: Yok devletten para almazmış, yok Volkswagen sürüp kulübede yaşarmış, yok bakkala kasaba kendi gider bulaşığını kimseye yıkatmazmış...

Ya senin hayatın kaymış da haberin yok, eyy Pepe!

Ne bu dünyayı hakkıyla yaşamışsın, ne öteki dünyaya yatırım yapmışsın (orada da "cehennemliksin", ona da şüphe yok)!

Bulmuşsun Uruguay gibi gariban bir ülkeyi...

Belki yaşına hürmetten seni devlet başkanı seçmişler...

Bizde olsa...

Yani sen Uruguay'da değil, Türkiye'de olsaydın...

Ve bu topraklarda politika yapsaydın...

Var ya, değil devlet başkanı başkanlığı...

Muhtar bile olamazdın be!..


NOT: Küçük bir itiraf: Bu yazı, bir yıl önce “Ya sen ne biçim cumhurbaşkanısın be!..” başlığıyla yazdığım yazının biraz değiştirilmiş halidir.