Hakan Aksay

25 Haziran 2013

İhbar ediyorum Sayın Başbakanım; elebaşı bu kızdır, tutuklatın onu!

Şu fotoğraflara bakın! Bakın da rezaleti görün!

Şu fotoğraflara bakın! Bakın da rezaleti görün!

Devletin polisi görev yapıyor. Önünde bir kadın. Acayip pozlar veriyor. Devletin suyunu göğsüyle durduruyor. Sonra üstü başı ıslak, elbise bedene yapışmış, affedersiniz, bacakları ortada...

Tövbeler olsun!.. Sayın Arınç'ın o bikinili eylemci kadınla ilgili veciz ifadesini ödünç almak gerekirse, “insan kendini zor tutuyor, bir şey söylememek için”...

Ve bir kısım medya ile marjinal ve çapulcu unsurlar, hiç sıkılmadan bu kadını “Gezi Parkı'nın sembolü” ilan ediyor. Dahası, onu “direnen çağdaş Türk kadını” olarak göstermeye kalkıyor. Fotoğrafları her yerde yaygınlaştırılıyor. Velhasıl, tam bir kara propaganda!

Ama mızrak çuvala sığmaz! Yaptığımız araştırmalar sonucu, bu kadının bir Türk değil, içimize sızan bir yabancı olduğu ortaya çıktı! Adı da pek ilginç: Kate Cullen! Allah aşkına, “katakulli” kelimesini ne kadar andırıyor, değil mi? (Bilmeyenler için söyleyelim: Katakulli, yalan dolan, oyun, tuzak anlamına gelir.)

Alın size bir “sosyal medya kahramanı”! “Gezi direnişinin siyahlı kadını”! “TOMA önünde korkusuzca dans eden Türk kızı”!

“Bunlar”, 16 yıl önce 28 Şubat sürecinde başörtüsü eylemcilerinin karşısına Atatürk'ün resmiyle dikilen sözüm ona İzmirli Chantal Zakari’yi de “kahraman Türk kadını” ve “Cumhuriyet'in kızı” olarak takdim etmişti. Sonra ne oldu? Kadın ABD yurttaşı çıktı...

Devlete, millete, dine ve bayrağa karşı çıkanlar kimmiş, her şey er veya geç anlaşılıyor!..

* * *

Sayın Başbakanım! Buradan size sesleniyorum!

Bu Kate Cullen ile igili bütün gerçekleri ortaya çıkarın! Ne yapıyormuş Türkiye'de? Ne işi varmış Taksim'de?

Eğer kendisi bir Amerikalı veya Avustralyalı, her neyse, BBC'ye anlattığı gibi (bakınız, T24'te de yayımlanan BBC Türkçe'nin “'Gezi'nin 'Siyahlı kadın'ı anlattı: TOMA'nın önüne neden geçtim?” başlıklı haberi), Sydney'de okuyan 21 yaşında bir sosyoloji öğrencisiyse (“sosyoloji” hem de, düşünebiliyor musunuz!), neden İstanbul'daki siyasi eylemlere katılmış?

“Orman arazisinde kesilen ağaçların yerinde” kurulan Koç Üniversitesi’nde “öğrenci değişim programı” kapsamında neler yapıyormuş? Faiz lobisiyle ne ilişkisi varmış? Olay sırasında Alman Hastanesi'nin önünde bulunması, Türkiye karşıtı açıklamaları ile dikkat çeken Alman lider Merkel'le bağlantısına işaret ediyor olabilir mi?

Bu “katakulli”, sınırdışı edilen öteki yabancılarla tanışıyor muymuş? Mesela, dün ülkemizden kovulan Sorbonne Üniversitesi öğrencisi Elisa Coubert'le görüşüyorlar mıymış? “Kürtçeyi sonradan öğrenen Kürtler” hakkında tezler yazdığı ortaya çıkarılan ve SDP'nin eylemlerine katıldığı saptanan bu Fransa vatandaşı ile aynı kafelere gitmişler mi?

Olaylar daha başlamadan Gezi Parkı civarında canlı yayın araçlarıyla şüpheli bir şekilde hazır durumda bekleyen Batılı televizyonların ve gazetelerin temsilcileriyle, hükümetimize karşı tehlikeli tezgâhlar içinde bulunan BBC'lerle, CNN'lerle, Reuters'larla nasıl bir işbirliği yapıyorlarmış?

Bu sorular bir an önce aydınlatılmalıdır, Sayın Başbakanım!

* * *

Sayın Başbakanım, ülkemizdeki istikrara yönelik bu kalkışmada yabancı mihrakların rolünü en kısa zamanda ortaya koymalısınız! Ve kimsenin gözünün yaşına bakmamalısınız!

Unutmayın ki birçok devlet, “iç işlerine karışan” yabancılara karşı daha kararlı davranmaktan çekinmemektedir. Mesela, on yıl önce İsrail yönetimi ülkesindeki eylemlere katılan Rachel Corrie'yi buldozerle ezerken onun baş müttefiki ABD'nin vatandaşı olduğuna falan aldırmamıştır.

Şimdi soruyorum: “Direnişin sembolü” bu Kate Cullen, acaba bir “Amerikan projesi” midir?

Onun fotoğraf karelerine yansıyan pozuyla, daha 1997'de piyasaya sürülen ünlü Amerikan filmi Titanic'in (Titanik okunur!) bir sahnesinde, Leonardo DiCaprio'ya bizim örf ve adetlerimize aykırı bir tarzda yaslanan Kate Winslet'in pozu arasındaki “talihsiz benzerlik” bu konuda bir delil olarak kabul edilemez mi?

Kate Cullen adındaki kadını, birlik ve beraberliğimize yönelik bir tehdit olarak size ihbar ediyorum, Sayın Başbakanım! Belki de elebaşı odur! Bulun getirin! Tutuklatın onu!

Bütün bunları araştırıp milletle paylaşın! Ve kararlı davranın, Sayın Başbakanım! Arkanızda yüzde 50'den çok daha fazlası var, emin olun!

Eylemlerin gerisinde eğer ABD varsa onunla müttefiklik ilişkimizi bozalım! Eğer AB varsa üyelik amacımızı çöpe attığımızı artık dünya aleme duyuralım! Eğer Rusya varsa doğalgazlarını geri gönderelim!

Biz bize yeteriz! Kimseye ihtiyacımız yoktur! İhtiyaç duyduğumuz zaman gücümüzü bir besmele ile on katına, yüz katına çıkarırız biz!

Çünkü zatıalinizin liderliğinde çok zor dönemlerden başarıyla çıktık... Hep beraber nice oyunları boşa çıkardık...

Beraber yürüdük biz bu yollarda... Beraber ıslandık yağan yağmurda...

 

@AksayHakan