Hakan Aksay

24 Şubat 2012

Erkekler günü ve Rus erkekleri üzerine

Dün e-postama Rusya’dan iletiler düştü. Bir kısmı çok eski kadın dostlarımdan. Bazıları “zaten yoktular” şiirinin içinden gülümseyenlerden.

 

 
Dün e-postama Rusya’dan iletiler düştü. Bir kısmı çok eski kadın dostlarımdan. Bazıları “zaten yoktular” şiirinin içinden gülümseyenlerden.
 
İçerikteki süsleri ve orijinal şakaları çıkarırsak, geriye kalan ortak bir mesaj:
 
- Bayramın kutlu olsun!
 
Bir an uzun yıllar öncesine gittim. Üniversite yıllarına. Yine bir karakış. Ama o gün farklı. Ortalık bayram yeri. Yanıma bir grup güzel sarışın yaklaşıyor. Neredeyse koro halinde bağrışıyorlar:
 
- Bayramın kutlu olsun!
 
Cevap verirken, daha doğrusu o lanet olası karşı sorumu sorarken yüzümde bön bir ifade olduğundan bugün bile eminim:
 
- Ne bayramı?..
 
- Bugün 23 Şubat!
 
- Eee? (Aynı bönlükle.)
 
Kızlar benimle paylaşmak istedikleri gülücükleri alay hamuruyla yoğurup kendi aralarında acımasız paslaşmalara çeviriyorlar. Ben nedenini bile anlamadan eziliyorum, yok oluyorum, kadınlar karşısındaki – ileriki yıllarda acısını çıkaracağım - acemi yenilgilerime bir yenisi ekleniyor.
 
 
* * *
 
Sonra muhtemel ki zamanında kadınlardan bu tür yaralar almış olan erkeklere başvuruyorum usulca. Sovyet delikanlılara. Onlar da gülüyor. Ama içten, dostça ve kısa süreli. Ve gerçeği anlatıyorlar:
 
- Bugün erkekler günü. Aslında ordu günü. Sovyet ordusu ilk başarısını Almanlar karşısında 23 Şubat 1918’de kazandığı için 23 Şubat 1922’de bu tarih “Vatan kurtarıcıları günü” ilan edildi. Eh, 8 Mart’ı dünyada en görkemli tarzda kutlayan ülke olduğumuzdan ve biz erkekler bunu içten içe kıskandığımızdan dolayı, zamanla 23 Şubat resmî adı konmamış bir “erkekler bayramı”na dönüştü. Artık biz 8 martlarda, iki hafta kadar önce aldığımız hediyelerle orantılı bir bütçeyle hediye alıyoruz…
 
Son cümle (yarı)şaka tabii…
 
* * *
 
Böylece ben bir daha 23 şubatlarda ne şaşırdım, ne de kutlamaları kabul etmekte tekledim. Dahası, bu tarihi günde beni kutlamayan kız arkadaşlarıma çıkışma küstahlığını bile gösterdiğim oldu. Bir kısmı özür dilerken, diğerleri şaşırıyordu:
 
- Sen ne Sovyet erkeğisin, ne de bizim orduda görev aldın. Seni niye kutlayalım?..
 
Çoğu kez benim cevap vermeme gerek bile kalmıyor, çevredekiler bu büyük bayramın yüzü suyu hürmetine ülkedeki bütün erkeklerin kutlanması gerektiğini benden daha iyi savunuyordu. Kimisi yıllar içinde benim de neredeyse gerçek bir Sovyet (veya Rus) erkeğine benzediğimi söyleyerek sözde iltifat edip daha güçlü destek veriyordu. Sonraki yıllarda (yanımızda Rus erkekleri olmadığında) bu tür “kuşkulu övgüler”i uygun bir yöntemle geri çevirmeyi öğrendim.
 
* * *
 
Geçenlerde İstanbul’daki Rusya Başkonsolosluğu’nda iki yıldır çalıştığını söyleyen, açık renkli teni ve gözleri olan Türk polisine sordum:
 
- Siz burada çalışa çalışa Ruslar’a daha çok benzediniz galiba?
 
Önce güldü. Kabul etti. Sonra ciddileşerek çerçeveyi daralttı:
 
- Fiziksel olarak belki. Ama huy olarak asla Rus erkeklerine benzemem!..
 
Aklıma internette yabancı kadınlar arasında yapılan “Rus erkeği denince ne düşünüyorsunuz?” sorulu anket geldi: 
 
- Cevapların yüzde 25’i “sarhoşluk”, “votka”… Bir o kadarı “mafya”… Sonra “ayı” veya “Rus ayısı”… Ardından “sakal”, “şapka” vb.
 
* * *
 
Erkekleri kadınlarla kıyaslayanların bir kısmı “bilimsel” gidiyor. En başta erkeklerin bağışıklık sorununu ve onunla bağlı hastalıkların kadınlara göre üç kat fazla olduğunu vurguluyor. (Nedeni de güya, vücuttaki kayıpları karşılayamayan “Y” kromozomuymuş.) Mide hastalıkları erkeklerde kadınlara göre 2 kat daha fazlaymış. Stres ve kalp rahatsızlıkları ise 3 kat. Söylenenlere bakılırsa, bu ve benzeri nedenlerle erkekler genellikle kadınlardan daha az yaşıyormuş.
 
 
Bazı kaynaklar, “Rus erkekleri sorunsal”ına tarihi yaklaşımdan yana. Hangi ülkede son 100 yıl içinde bu kadar savaş, iç savaş, devrim, devletin dağılması, açlık, ekonomik ve sosyal kriz gibi olgular daha sık yaşandı ki? Elbette bu nedenlerle milyonlarca erkek öldü; üstelik bunlar genellikle erkeklerin en nitelikli olanlarıydı; en zor dönemlerde hayatta kalanlar zayıf, sarhoş, hain vb. özellikte olanlardı. Eh, kalan genetik mirası siz düşünün artık…
 
* * *
 
Bugün Uluslararası Sağlık Örgütü’ne (USÖ) göre Rusya yurttaşlarının yüzde 25’inin psikolojik desteğe ihtiyacı var. Bunların çoğu erkek. Söz konusu oran ABD’de yüzde 15.
 
Yine aynı örgüte göre, Ruslar’ın yüzde 20’sinin ölüm nedeni alkolle ilgili. Bunların da yüzde 92’si erkek. Ben USÖ’nün yalancısıyım, ama 18-25 yaşlarındaki Rus erkeklerinin yaklaşık yüzde 70’inde şu veya bu düzeyde alkol bağımlılığı olduğu yolunda bir veri de var.
 
Bununla bağlı birçok sorun var tabii. Başta gelenlerinden biri cinsel sorunlar. Rusya Sağlık Birliği’ne bakılırsa ülkedeki 30 yaş sonrası erkeklerin yaklaşık yüzde 40’ında “cinsel güç eksikliği” gündeme geliyor. Yüzde 15’ten fazlasında iktidarsızlık başlıyor.
 
İki gün önce Rusya’da üroloji biliminin bir numaralı ismi kabul edilen Prof. Dmitriy Puşkar bir demeç verdi. Ve 25-75 yaş arası 1225 kişinin katılımıyla yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, akciğer kanseri ve deri kanserinden hemen sonra prostat kanseri ile başı belada olan Rusya erkeklerinin yüzde 90’ının “yatakta sorunları olduğunu” söyledi.
 
* * *
 
İngiliz OnePoll.com Ajansı’nın 20 ülkede 15 bin kadınla gerçekleştirilip 2009 sonbaharında Daily Mail Gazetesi’ne yayımladığı anket sonuçları da oldukça ilginçti. Buna göre “dünyanın en iyi seks yapan erkekleri” sıralamasında İspanyollar, Brezilyalılar ve İtalyanlar ilk sıralarda gelirken, en kötüler listesinde Almanlar (“kötü korkuyorlar”), İngilizler (“çok tembeller”) ve İsveçliler (“aşırı derecede hızlılar”) ilk üçü paylaşıyordu; Türkler dokuzuncu (“aşırı terliler”), Ruslar ise onuncuydu (“fazla kıllılar”).
 
Tanıdım hiçbir Rus erkeği bu tür anket ve araştırmaları sevmiyor. Son ankete bakarak onlara katılan Türkler de olabilir belki.
 
Her neyse! Ben bütün bunları araştırmacılara, uzmanlara ve en başta da kadınlara, Rus kadınlarına bırakayım. Ve bir an önce bu yazıyı bitirip dün geri dönemediğim kutlama iletileri için teşekkür cevapları göndereyim.