H. Bader Arslan

04 Ocak 2010

Varlık Fiyatlarında Son Durum

Küresel krizin ilk aşaması olan sub-prime mortgage krizi 2007 yılında başlamış olsa da, emtia fiyatları amansız ...

Küresel krizin ilk aşaması olan sub-prime mortgage krizi 2007 yılında başlamış olsa da, emtia fiyatları amansız yükselişlerine 2008’in yaz aylarına kadar devam etmişlerdi. Birçok varlığın fiyatında düşüş Ağustos 2008’de başlamış, Eylül ayında Lehman Brothers’ın iflası ile fiyatlar çöküşe geçmişti.
Beş ay içinde ham petrol fiyatı yüzde 75, doğalgaz fiyatı yüzde 85, bakır fiyatı yüzde 70,  alüminyum fiyatı yüzde 60 geriledi. Madenler arasında fiyatında en az gerileme (yüzde 25) yaşanan varlıklardan biri altındı. Gümüşün, altınla benzer hareket ettiği düşünülür. Oysa gümüş fiyatı 2008’in son altı ayında yaklaşık yüzde 60 geriledi ve 2009 yılında altında yeni rekorlar gelmesine rağmen gümüş hala 2008 yılındaki düzeyinin altında işlem görüyor.
2009’un başından itibaren, piyasalarda görülen iyileşmeye paralel olarak emtia fiyatları da yükselişe geçti.  Bir yıl içinde bazılarındaki yükseliş yüzde 100’ü buldu. Bunlar arasında en önemlisi olan ham petrol 2009 içinde, 32 dolardan 80 dolara kadar yükseldi. Ancak yine de birçok varlık fiyatı 2008’de gördüğü zirvelerin altında işlem görüyor.
Birçok diyorum çünkü, hala zirvelerinde olan ve yükselmeye devam eden varlıklar da var. Bunun en göze çarpan iki örneği pamuk ve şeker. Pamuk fiyatlarındaki yükselişin ana nedeni tekstil ve hazır giyim sektörlerinin krizde diğer sektörler kadar küçülmemeleri ve iyileşme sürecinde hızla büyümeye başlamaları. Şekerde ise arzda büyük sıkıntı yaşanıyor. Hindistan’ın 2009 yılında az yağış alması, şeker üretiminin önceki yıla kıyasla yüzde 45 gerilemesine neden oldu. Talepte ise artış var. Brezilya, etanol üretiminde kullandığı şekerin bir kısmını ithal ediyor. Bu da fiyatları artırmaya devam ediyor. Pamuk ve şeker kadar yüksek performans göstermese de, kakao ve altın fiyatları da zirvelerine çok yakın fiyatlardan işlem görüyor.
Şimdi iki yıl geriye dönün ve küresel krizin nedenlerini hatırlamaya çalışın. Ben size yardım edeyim: emtia fiyatlarındaki yükseliş ve bu varlıkların alım-satımında spekülatif hareketlerin artması krizin nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Şöyle ki; ABD’de düşen faizler sonucunda değer kaybeden dolar, emtia fiyatlarındaki yükselişin önemli bir nedeniydi. Diğer taraftan, yükselen pazarlar başta olmak üzere, emtiaya yönelik talepte de artış vardı. Bu ikisine ek olarak, normal şartlarda hiçbir meta ile uzak-yakın ilişkisi olmayan kişi ve kurumlar da, fiyatlardaki yükselişin cazibesine katılarak emtia piyasalarında işlem yapmaya başladı. Bu işlemlerin kaldıraçlı olduğunu ve örneğin 1000 dolar anapara ile normal şartlarda 40 gram altın alabilecek bir bireye, aynı parayla 4 kilo altın alma imkânı tanındığını da bilginize sunmak isterim.
Tekrar bugüne dönelim. Krizin etkileri hafiflemiş gibi görünüyor. Emtia fiyatları da eski düzeylerine yaklaşıyor. Bu, maliyetlerinde yükseldiği anlamına geliyor. İşin kötü tarafı şu ki, emtia fiyatları yükseldikçe, spekülatif hareketler de artıyor. Hemen her krizde olduğu gibi, yatırımcılar, bu krizden de ders çıkarmıyor.