Şimdi buyurun bugünkü konuya başlayalım…
Euro/dolar paritesi 7 Haziran günü gördüğü 1.1875 düzeyinden başladığı yükselişle dün 1.2650’ye ulaştı. Üstelik bu hareket ABD ve Avrupa’dan birçok olumsuz verinin geldiği günlerde yaşandı.
Şimdi cevabı merak edilen soru paritedeki bu yükselişin devam edip etmeyeceği.
Önce dünya ekonomisindeki genel görünümü hatırlayalım. Ortada çok ciddi sorunları olan ve büyük kısmı bu yıl da küçülmeye devam edecek bir Avrupa Birliği var. Ama bunu zaten herkes biliyor.
Ortaya yeni çıkan gelişmeler ise ABD, Japonya ve Çin’de de işlerin yolunda gitmediği. (Bu üç ekonomi hakkındaki analizler için önceki yazılara göz atabilirsiniz.) Bu ekonomilerde canlanmanın yavaşladığı hemen herkes tarafından kabul görüyor. ABD’de tüketici güveni ve konut satışları ciddi düşüş gösterdi. Çin’de kredi ve emlak sektörü sorunlarında büyüme var. Düşük ücretler nedeniyle sosyal gerilim artıyor. Üretimde henüz netleşmemiş olmakla birlikte bozulma var. Japonya’da dokuz aylık başbakanın istifasının ardından, yeni başbakan ciddi ekonomik tedbirler alıyor.
Son iki yılda ekonomik gelişmelerin para piyasalarında yarattığı etkiler, kötü haberlerin doları güçlendirmesi, iyi haberlerin ise doları zayıflatması yönündeydi. Bu haberlerin ABD’den, Avrupa’dan ya da Çin’den gelmesi fark etmiyordu. Oysa son günlerde gelen kötü verilere rağmen doların değer kaybettiğini görüyoruz.
Aşağıda euro/dolar paritesinin Şubat ayından bu yana seyrini görüyorsunuz. 7 Haziran’da 1.1875’e kadar gerileyen parite geçen bir ay içinde 1.2650’ye kadar yükseldi. Ben, ekonomik verilerin bu hareketi desteklemediğini düşünüyorum. Avrupa’dan iyi haberler geldiğini de söylemek mümkün değil. Dolayısıyla bunun bir tepki hareketi olduğu söylenebilir.
Euro/doların birkaç gün içinde 1.30’a yaklaşan ve yeniden 1.20’ye doğru gerileyen bir hareket yapma olasılığını yüksek görmekle birlikte; son bir aydaki hareketin bir tepki mi yoksa bir trend değişimi mi olduğuna karar vermek için gelecek hafta sonuna kadar beklemek gerektiğini düşünüyorum.