Mart ayının ikinci haftasındayız. Geçtiğimiz on günde hem Türkiye’de hem yurt dışında tansiyonun hayli yükseldiği günler yaşadık. Bu ay sonunda yerel seçimler yapılacak ve yükselen ekonomik tansiyona, siyasi tansiyon da eklenecek.
İlk 10 Gün
Geçen hafta başında Türkiye’de üretici ve tüketici fiyat endeksleri açıklandı. ÜFE önceki aya göre %1.17 artarken, TÜFE ise %0.34 oranında geriledi. Veriler enflasyonun yıl sonunda hedeflerin altında kalacağı beklentisini güçlendirdi. Hafta sonuna doğru ise gündemini başta Citigroup olmak üzere ABD’deki mali kurumların performansı belirledi. Cuma günü Dolar/TL kuru 1.79’a kadar yükseldi.
Haftayı karamsar tamamlayan piyasalar, hafta sonu yeni bir kurtarma/yardım önlemi gelmeyince Pazartesi gününe kötü başladı. O gün açıklanan Ocak ayı Sanayi Üretim Endeksi önceki yılın aynı ayına göre %21.3 azaldı ve 88.6’ya geriledi. Öğle saatlerinde 1.8250’ye kadar yükselen dolar, Merkez Bankası’ndan gelen döviz satış ihalelerine başlanacağı haberi ile gerilemeye başladı. (Döviz kurunda anormal yükseliş yaşanan günlerde, yükseliş büyük oranda öğle arasında olur) Dün sabah ise Şubat ayı Kapasite Kullanım Oranı %63.8 olarak açıklandı. Oran, geçen yılın aynı ayına göre oldukça gerilemiş olsa da, Ocak ayına göre değişiklik göstermedi.
Dikkat ederseniz, Sanayi Üretim Endeksindeki son veri Ocak ayına, Kapasite Kullanım Oranındaki son veri ise Şubat ayına ait. Kapasite kullanım oranı önceki aya göre değişmediği için, gelecek ay açıklanacak olan Şubat ayı Sanayi Üretimi Endeksinin de fazla gerilemeyeceğine bir işaret olarak yorumlanabilir.
Kalan 20 Gün
Ayın geri kalanında gelecek olan iki veri var. Bunlar 16 Mart’ta açıklanacak olan işsizlik oranı ve 19 Mart’ta açıklanacak olan TCMB’nin faiz kararı.
Gelecek hafta işsizlik oranı açıklanacak. Son veriler Kasım 2008’de işsizlik oranının %12.3’e yükseldiğini göstermişti. Bu ay oranın daha da yükseleceğini göreceğiz ve tartışmalar yine işsizlik üzerine yoğunlaşacak. Merkez Bankası’nın ise faiz oranlarını bir kez daha indirmesi bekleniyor.
Mart Dönüş Ayı Olabilir mi?
Seçimlere yaklaştığımız bu günlerde, yavaş yavaş ekonominin gündemdeki yerini siyasete bırakacağını görüyoruz. Seçimlerden sonraki günlerde ise tam tersi bir hareketle ekonomiye yönelik yoğun bir gündemin oluşacağını göreceğiz. Seçim sonrasına kalan IMF anlaşması ise Nisan’da kesinleşecek gibi görünüyor. Bu çok önemli çünkü, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu, başka bir ifadeyle, kriz ortamında en zayıf noktamız, tüketici güveni ve beklentilerin zayıflamış olması. Sanayi üretimindeki gerileme ve iç piyasadaki durgunluk, krizin gerçek etkisinin de üzerinde oldu. Güçlenen güven ve beklentiler, piyasayı yeniden hareketlendirecektir.
Mart ayın bir özelliği daha var. 12 Şubat’ta yazdığım gibi (Tarih, Tekerrür ve Piyasalar, 12.02.2009), Mart, ABD borsa endekslerinin genellikle düştüğü, Nisan ve Mayıs ayları ise sert yükselişlerin olduğu aylar. Tabii ki; bu 2009’da da olacak diye bir şart yok ama bugünlerde her iyi habere ihtiyaç var.
Son olarak Citigroup. Borsa endekslerine geçen günlerde yeni dipler yaptıran, piyasa değeri eridikçe eriyen Citigroup, son iki aydır karda olduğunu açıkladı. Banka bu çeyreği karla kapatırsa, bu çok iyi bir işaret olacak. Citi hisseleri dün bu haberle yaklaşık %40 değer kazanırken, ABD borsaları da yaklaşık %6 yükseldi.