İngiltere, 2008 verilerine göre, 2.65 trilyon dolar milli gelir ile dünyanın en büyük altıncı ekonomisi. Ancak, ABD’de başlayan kriz, bu ülkeden sonra ilk önce İngiltere’yi etkilemeye başladı. Özellikle konut sektörünün ve mali sektörün ABD ile büyük benzerlikler göstermesi ülke ekonomisini krizin ilk mağdurları arasına soktu.
2008’in 2. çeyreğinde İngiltere ekonomisi uzun zamandan sonra ilk kez küçülmeye başladı ve dün açıklanan 2009-4 verisine kadar ekonomi, altı çeyrek peş peşe küçüldü. 2009 yılının genelinde ise ekonominin yüzde 4.8 küçülmüş olduğu tahmin ediliyor.
Önceki çeyreğe göre büyüme % |
Önceki yıla göre büyüme % | |
2008-1.çeyrek |
0.7 |
2.4 |
2008-2.çeyrek |
-0.1 |
1.7 |
2008-3.çeyrek |
-0.9 |
0.2 |
2008-4.çeyrek |
-1.8 |
-2.1 |
2009-1.çeyrek |
-2.5 |
-5.2 |
2009-2.çeyrek |
-0.7 |
-5.8 |
2009-3.çeyrek |
-0.2 |
-5.1 |
2009-4.çeyrek |
0.1 |
-3.2 |
Teorik olarak tersi doğru olsa da, binde 1 gibi bir oranın ekonominin resesyondan çıktığını göstermesi zor. Dün açıklanan büyüme oranı içinde sektörlerin payına bakıldığında da iyimser bir görünüm olduğunu söylemek güç. Bu minik oranın yarıdan azı, yani onbinde 4’ü, kamu harcamalarından kaynaklanıyor. İmalat sanayinin büyümeye katkısı onbinde bir buçuk, otel ve yiyecek-içecek sektörünün katkısı onbinde beş. Yazması bile zor… Diğer sektörler ise büyümeye olumsuz katkı yapmaya devam ediyor.
Bu arada kısa bir detay eklemekte fayda var. Dün açıklanan veri büyüme oranına ilişkin bir tahmin ve ilgili çeyreğin bitişinden dört hafta sonra açıklanıyor. Bunun üzerine birincisi üç, ikincisini sekiz hafta sonra açıklanacak olan iki revizyon gelecek.
Fakat şu anda elimizde olan bilgi, bütün yardım paketlerine ve sıfıra yakın faiz oranlarına rağmen İngiltere ekonomisinin büyüme konusunda isteksiz olduğunu gösteriyor. Bundan birkaç yıl önce neredeyse hiçbir uzman böyle olacağını tahmin etmezdi ancak, İngiltere ABD, Japonya, Fransa, Almanya ve İtalya’dan daha sonra resesyondan çıkmış oldu.
Büyüme verisinin birçok etkisi olacaktır ama ikisini burada özellikle vurgulamak gerekiyor.
Birincisi, bu sonuç, Haziran ayında yapılması muhtemel genel seçimler öncesinde, Başbakan Gordon Brown’un ve İşçi Partisi’nin elini daha da zayıflatacak. Mevcut kamuoyu araştırmaları, iktidardaki İşçi Partisi’nin oylarının yüzde 28-30, muhalefette bulunan Muhafazakar Parti oylarının ise yüzde 39-41 aralığında olduğunu gösteriyor.
İkincisi, bu performansa göre İngiltere Merkez Bankası faiz artırımı için beklenenden bir süre daha fazla bekleyecek gibi görünüyor. Ayrıca, hükümetin şu ana dek uyguladığı canlandırma paketlerinin geri çekilmesi de bir süre daha ertelenebilir. Bu da zaten hızla artan kamu borçlarının bu eğilimi daha da devam ettireceğini gösteriyor.