H. Bader Arslan

04 Haziran 2010

Euro, Dolar ve TL

Kasım 2009 sonunda 1.50’nin üzerinde olan euro/dolar paritesi birkaç gün önce 1.21 sınırına kadar geriledi...

Kasım 2009 sonunda 1.50’nin üzerinde olan euro/dolar paritesi birkaç gün önce 1.21 sınırına kadar geriledi. Yani, euro son altı ayda dolara karşı yaklaşık yüzde 18 değer kaybetti.  Hal böyle olunca herkes, özellikle Türkiye gibi dövize dayalı yatırımcıların, dış ticaret şirketlerinin sayıca çok olduğu bir ülkede, paritenin bundan sonra ne olacağını merak ediyor.
Merakınızı giderir mi bilmem ama işte benim euro/doların geleceğine yönelik beklentilerim…
Şunu söyleyerek başlamak en doğrusu sanırım. Dünya ekonomisinin ve ticaretinin önde gelen tüm ülkeleri (ABD, Japonya, Çin ve AB)paralarının değer kaybetmesini istiyor. Çünkü bu krizden çıkış sürecinde bu ülkelerin ihracatını, sanayi üretimini artıracak ve işsizlik oranını azaltacak kilit bir anahtar olarak kabul ediliyor.
Son haftalarda Euro Bölgesine dahil 16 ülkeden bazılarının “euronun değerlenmesini istiyoruz”, “euro güçlü bir paradır” ve benzeri ifadeleri sizi yanıltmasın. Euronun değer kaybı aslında hepsini memnun eden bir gelişme. “Pekiyi neden bunları söylüyorlar” derseniz haklı bir soru sormuş olursunuz. Böyle söylüyorlar çünkü eurodaki değer kaybının aşırı dalgalanmalar yaratıp, paraya olan güveni tümden yok etmesini istemiyorlar. Yani para değer kaybetsin ama istikrarlı ve ılımlı bir şekilde değer kaybetsin istiyorlar.
ABD Başkanı Ocak ayında yaptığı konuşmasında önümüzdeki beş yılda ihracatlarını ikiye katlamayı hedeflediklerini söyledi. Bunun için başka faktörlerin yanında, doların değer kaybetmesi  de gerekiyor. Ancak dolar, ABD’nin iki büyük ticaret partneri Çin ve Euro Bölgesi para birimlerine karşı avantajlı bir konumda değil.
Biliyorsunuz Çin yuanı dolara sabitlenmiş durumda ve  1 dolar, 6.83 yuana eşit. ABD başta olmak üzere birçok ülke ve IMF yuanın değerinin altında işlem gördüğü ve değerlenmesi gereği konusunda Çin’e baskı yapıyor.  Ancak düşük yuan nedeniyle Çin yıllardır ticaret avantajına sahip.
Diğer taraftan euro da son altı ayda dolara karşı değer kaybettiği için bu bölgeye ihracat yapan ülkelerin ihracatı pahalılaşıyor. Bu ülkelerin başında Çin, ABD ve Türkiye var. Çin’in ihracatında ülke bazında birinci sırada ABD olsa da, Euro Bölgesi bir parasal bölge olarak toplamda ABD’nin önünde geliyor. Yani euronun değer kaybı Çin’i olumsuz etkiliyor. “Neden öyle olsun ki; yuan sabit kurdan işlem görmüyor mu?” diye düşünüyorsanız hemen söyleyeyim: Yuan sadece dolara karşı sabitlenmiş durumda olduğu için, euro ve diğer paralara karşı dalgalanma gösteriyor.

Geçelim Euro Bölgesine…
Avrupa küresel krizden en kötü etkilenen bölge idi. Bir de üzerine borç krizi patlayınca, krizden çıkış sürecinde de en geride kalan ülke olacağı fikri iyice pekişti. IMF, bu yıl dünya ekonomisinin yüzde 4.2 büyümesini bekliyor. AB için ise beklenti yüzde 1. Ben bu oranın dahi yakalanmasının güç olduğunu düşünüyorum. Ancak, düşen euro bir süre sonra AB’nin ithalatını azaltıcı ve ihracatını artırıcı etki yapmaya başlayacağı için net ihracattaki büyüme ekonomik büyümeyi de destekleyecektir. Yapılan hesaplamalar euronun yüzde 20 değer kaybetmesi durumunda, bunun gayrısafi yurtiçi hasıla büyüme oranına yaklaşık binde 5 ek katkı sağlayacağını gösteriyor.
Doğal olarak Euro Bölgesindeki bütün ülkeler bu avantajdan aynı oranda faydalanamayacak. Kimlerin daha çok faydalanacağını size de tahmin edebilirsiniz: Hollanda, Belçika ve Almanya gibi en fazla dışa açık olan ekonomiler. Yunanistan, İspanya ve Portekiz gibi nispeten daha az dışa açık ve sorunlu ülkeler ise bu avantajdan daha az yararlanabilecekler.
Bütün bu çerçeve içinde euro/dolar paritesinde son altı ayda yaşanan düşüşün bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. Dip noktasının ne olacağını şimdi söyleyebilmek mümkün değil ancak, birkaç hafta içinde paritenin 1.16’ya kadar düşme olasılığı yüksek görünüyor. Bunun altına inilmesi durumunda ise ufukta 1.07 görünüyor.
Bu senaryoda doğal olarak Euro/TL kurunda artış beklememek gerekir. Ancak ben Euro/TL kurunun, euro/dolara eşit bir şekilde de gerilemeyeceğini düşünüyorum. Yani euro, TL’ye karşı dolara karşı değer kaybettiği kadar gerilemeyecektir.
Parite gerilemeye devam ettiği sürece, Dolar/TL kurunda da artış görmemiz muhtemel. Ancak tıpkı euro/TL’nin düşüşünde olduğu gibi, dolar/TL kurundaki artış da sınırlı olacaktır. Dikkat ederseniz euro/dolar son altı ayda yüzde 18 gerilediği halde, Dolar/TL sadece yüzde 8 yükseldi.
Adettendir diye bir de kur tahmini yaparak bitireyim. Dolar/TL bir hafta içinde 1.56’nın altın inmezse tekrar 1.60’ı zorlayabilir. 1.56’nın altına inerse 1.52’ye kadar düşebilir.
İyi tatiller.