H. Bader Arslan

12 Kasım 2009

Çin'den yeni bir hamle

Çin, para birimi yuanın diğer paralara karşı nominal değerini, uzun yıllar boyunca reel değerinin altında tuttu.

Çin, para birimi yuanın diğer paralara karşı nominal değerini, uzun yıllar boyunca reel değerinin altında tuttu. Bilinçli yürütülen bu politikanın amacı, ülkenin ihracatını artırmak ve iç pazarın gelişmesini sağlamaktı. Sabit kur rejimi Çin’e, başta ABD olmak üzere, diğer ticaret ortaklarına karşı büyük bir avantaj yarattı. Bu avantaj, zamanın ABD’li ticaret bakanları tarafından çeşitli toplantılarda Çin’e karşı eleştiri olarak iletildi ve hükümetin, sabit kur politikasından vazgeçmesi istendi.
Çin’li yetkililerin buna karşı cevabı ise, yuanın değerinin altında işlem görmesinin Çin ekonomisinin büyümesi, yeni sektörlerin desteklenmesi ve istihdamın artırılması için bir şart olduğuydu. Hatta Çin, ABD’li yetkililere, şikayetlerinin çözüm yolunun yuanın değer kazanması değil, ABD’li tüketicilerin daha az harcaması ve daha fazla tasarruf etmesi olduğuna yönelik ders gibi cevaplar da verdi.
Değerli yuanın Çin’in ihracatına olumlu etkisi bir tarafa, bu politikanın bir de dezavantajı vardı: ‘Enflasyon’. Nasıl mı?
Şöyle düşünün: Çin para birimi yuan dolara bağlı. Diğer para birimlerine karşı dolar yükseldiğinde o da yükseliyor, düştüğünde o da düşüyor. Son yıllardaki tablo ise doların birçok para birimine karşı değer kaybettiğini gösteriyor. Dolayısıyla yuan da değer kaybediyor. Yuanın değer kaybetmesi ihracatını artırıcı bir etkiye sahip fakat, aynı zamanda diğer ülkelerden ithal edilen mallarında faturasını yükseltiyor. Yani ithal edilen malların dolar bazında fiyatı yükseldiği için, iç piyasadaki fiyatlar da yükseliyor. Bu da Çin’de enflasyonun artmasına neden oluyor.
21 Temmuz 2005’te alınan bir kararla daha önce 8,27 olan dolar/yuan kurunu yüzde 2,1 revalüasyonla 8,11’e çekmişti. Bu tarihe kadar sabit kur rejimi izleyen Çin, kendi parasını diğer paralara karşı kontrollü bir dalgalanmaya bıraktı. Aşağıda dolar/yuan kurunun son yıllardaki seyrini görüyorsunuz. 2005’e kadar 8,27 düzeyinde seyreden kur bugüne kadar yüzde 24,6 düşerek 6,83’e geriledi. Yani, yuan dolara karşı değer kazandı.


Yukarıdaki grafikte dikkat çeken başka bir nokta ise, 2008’in ikinci yarısından itibaren yuanın yine dolara sabitlenmesi sonucunda, dolar/yuan kurunun yatay bir seyre girmesi.
2008 yazını hatırlayalım.
O dönem doların diğer paralara karşı değerinin en düşük olduğu dönem. Örneğin Euro/dolar 1,60’a kadar yükselmişti. Krizin başlaması ile birlikte ani şekilde değerlenmeye başlayan dolara yeniden bağlanan yuan da diğer paralara karşı değer kazanmaya başladı.
Gelelim bugüne…
Yıllar boyunca kendi parasını olması gerekenden daha düşük bir değerle fiyatlayan Çin, bu sayede devasa ticaret fazlalarıyla dünyanın en büyük rezervinin de sahibi oldu. Ancak bu rezervlerin temelini oluşturan doların son yıllarda ve özellikle Mart ayından itibaren yeniden ve hızlı şekilde değer kaybetmesi, hem Çin’in birikimlerinin değerini azalttı hem de ülkede enflasyonu kışkırtan bir unsur oldu.
Nihayet dün Çin tarafından yapılan bir açıklama ile Merkez Bankası, yuanın yeniden bir para sepetine bağlanacağının işareti verildi. Bunun gerçekleşmesi, yukarıdaki grafikte gördüğümüz kurun bir miktar daha aşağı düşmesine, yani yuanın dolara karşı değer kazanmasına neden olacak.
Böylece ABD’nin son aylarda düzelmeye başlayan dış ticaret açığındaki iyileşmenin devam edeceğini görebileceğiz. Salı günü yazdığım gibi, ABD hükümeti, zayıf dolardan pek de rahatsız görünmüyor. Çünkü değeri düşen dolar, devletin aldığı dış borcun maliyetini aşağı çekiyor (hatta maliyetini negatife dönüştürüyor) ve ihracatı daha avantajlı hale getiriyor. İhracatın artması, üretimin artması, bu da işsizliğin azalması anlamına gelecek.
Hala dengeler ABD ekonomisi lehine gelişiyor.