H. Bader Arslan

10 Haziran 2011

Avrupa Merkez Bankası İki Arada Bir Derede mi?

Avrupa Merkez Bankası borç verme faiz oranını yüzde 1.25’te bıraktı...


Avrupa Merkez Bankası borç verme faiz oranını yüzde 1.25’te bıraktı. Bu piyasanın tamamı tarafından beklenen bir gelişmeydi. Ancak bir süredir, diğer para birimlerine karşı değer kazanan euro, AMB  Başkanı Trichet’in gelecek ay faizlerin artırılacağını ima ettiği konuşmasının ardından çok olmasa da geriledi. 
Bir para biriminin değerini çok sayıda faktör belirler. Bunlardan biri ve en önemlisi ilgili ülkenin uyguladığı faiz oranıdır. Genel kabul gören beklenti, faiz oranları ile paranın değerinin aynı yönde hareket ettiğidir. Yani faizler, diğer ülkelerdeki faizlere göre yükselince yerli para değer kazanır. Tersine faizler diğer ülkelerdeki faizlere göre düşünce, para da değer kaybeder. Bunun en bariz yaşandığı dönem 2001-2008 arasında ABD ve Avrupa’da yapılan faiz değişiklikleri ile euro ve doların diğer para birimlerine karşı yaşadıkları değişimdi.
Madem Euro Bölgesi’nde faizlerin yükselmesi bekleniyor ve bu Trichet tarafından açıkça olmasa da dillendiriliyor; öyleyse neden euro değer kaybetti?
Çünkü Trichet dünkü konuşmasında, 2012 enflasyon tahminlerinin değişmediğini  ve  gelecek yıl muhtemelen yüzde 1.7 enflasyon olmasını beklediklerini söyledi. Halbuki; piyasa artan petrol fiyatlarıyla beslenen enflasyonun bundan daha hızla artmasını ve dolayısıyla da AMB’nin daha hızlı faiz yükselteceğini düşünüyordu. 23 Mayıs-7 Haziran arasında euro/dolar paritesinin 1.40’tan 1.47’ye yükselmesindeki iki büyük etkenden biri bu, diğeri de Yunanistan’a yönelik olumsuz havanın hafiflemesiydi. Dünkü açıklamanın ardından, faizlerin beklenenden daha yavaş artırılacağı havası, pariteyi 1.45’in altına çekti.
Faizler enflasyonu kontrol etmek için yükseltiliyor ama aslına bakarsanız, faizlerin yükselmesi Euro Bölgesi açısından bazı yan etkilere de sahip olabilir. 
Bunlardan birincisi zaten toparlanamayan ekonomik faaliyetin hızının daha da yavaşlaması riski.  AMB, dünkü açıklamada 2011 büyüme tahminini yüzde 1.7’den 1.9’a yükseltti, 2012 tahminini de 1.8’den 1.7’ye çekti. Her iki oran da dünya ortalamasının çok gerisinde. Ayrıca, Euro Bölgesi içinde çok dengesiz bir büyüme hızı dağılımı var. Bazı ülkeler küçülmeye devam ediyor, bazılarının büyüme hızları düşüyor. 
İkinci yan etki, zor durumda olan Euro Bölgesi ülkelerinin bundan sonraki borçlanma maliyetlerinin yükselecek olması. Faizlerin yükselmesi, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in borç finansman maliyetinin daha da yükselmesi demek. Bu da, bölge içindeki mevcut dengesizliklerin gelecek yıllarda da devam edeceğine işaret ediyor. 
AMB şimdi bir ikilemin içinde… Acaba enflasyonu önlemek için faizler mi yükseltilmeli, yoksa, euroyu ve zordaki ülkeleri kurtarmak için enflasyona göz mü yumulmalı.