Fikret Bila

20 Nisan 2020

Ekmek dağıtan paralel yapı ve Zonguldak

Siz evlerinizde karantina uygularken, maden işçisi kömür ocaklarında çalıştırıldığı ve ciğerleri virüs kapmaya ve ölüme çok açık olduğu için "ve Zonguldak"tır… Bunun bilincinde olması gereken ilk kişi de Zonguldak Valisi'dir

Salgınla mücadelede tuhaf bir devlet anlayışı sergileyen iki ülke var: Biri ABD diğeri Türkiye…

Her iki ülke de sadece virüsle değil aynı zamanda muhalefetle mücadele halinde…

ABD Başkanı Trump, salgına karşı önlemleri sıkı tutan eyaletlerin demokrat valileriyle kavga ediyor. "Önlemleri gevşetin" diye baskı yapıyor.

Türkiye’de de iktidar, salgınla mücadele eden, halka ekmek, gıda, ilaç ve nakdi yardım dağıtan CHP’li belediyelerle mücadele halinde.

Son olarak sokağa çıkmanın yasak olduğu hafta sonu halka bedava ekmek dağıtan Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bu faaliyetini valilik emriyle yasakladı. Mersin Valisi, İçişleri Bakanlığı’nın genelgesine dayanarak belediye başkanlığına ekmek dağıtmanın yasaklandığını bildirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de valililiğin yasağını kamuoyuna duyurdu. Seçer, bu yasağa karşılık ekmek fiyatını daha da ucuzlatarak 50 kuruşa düşürdü ve halk ekmek bayilerinden satışa sundu.

İktidar ekmek dağıtımını yasaklamakla da kalmadı, AK Parti Genel Merkezi'nden sert bir açıklama da yapıldı. AK Parti’ye göre belediyenin bedava ekmek dağıtmasının devletteki karşılığı "paralel yapı"ydı.

Ve tabii, "bedava ekmek dağıtarak devlette paralel yapı kurmak" çok tehlikeliydi.

Belediyelerin asli görevlerinden biri olan ekmek dağıtmayı devlete paralel yapı kurma suçlamasına vardırmayı kime nasıl izah edeceksiniz?

Bunun, salgın günlerinde halka hizmet götürmeye çalışan CHP’li belediyeleri engellemek dışında bir izahı olamaz.

İktidarın bu tutumu salgın odaklı olmaktan ziyade seçim odaklı siyaset anlayışını yansıtıyor.

Bir de Zonguldak Valisi var

Garip bir devlet anlayışı sergileyen bir de Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş var.

Zonguldak'ta 137 sağlık çalışanının Koronavirüs kaparak hasta olduğunu açıklayan Vali basın toplantısında şöyle diyebildi:

"Her türlü tedbirin alınmasına rağmen maalesef sağlıkçılarımız kendilerini koruyamadılar. Tüm arkadaşlarımızı uyardık. Bu bizim faturamızı ağırlaştıran olay oldu. Normalde sağlıkçılarımızın bize getirdiği yük olmasaydı bugün belki de geri dönüşü konuşuyor olacaktık."

Canlarını ortaya koyarak hastaları iyileştirmeye çalışan doktorları ve diğer sağlık çalışanlarını böyle suçlamakla da kalmadı Zonguldak Valisi; aşağılayıcı bir yaklaşımla devam etti:

"Misafirhanede onları misafir ettik. Onlardan ücret almadık. Yemek ücreti de almadık. Ama orada kendi aralarındaki ilişkilerinde yeteri kadar dikkatli olmadıkları için hem kendilerini sıkıntıya soktular hem bizi sıkıntıya soktular. Bunun da artık azalacağını varsayıyoruz. Onlar bizim kahramanlarımız. Kendi hayatlarını ortaya koyan insanlar ama yeteri kadar dikkatli olmayınca sıkıntı yaşıyoruz."

Vali sanki doktorlara, hemşirelere, diğer sağlık çalışanlarına lütfedip misafirhanede yer açmış. Konaklama parası almamış, üstüne yemek vermiş, ondan da para almamış…

Elbette misafir edecek ve para almayacak. O misafirhane valinin işlettiği otel değil. Adı üzerinde misafirhane…

O misafirhaneler madencinindir. Turistler için değil madenciye hizmet edenler içindir.

Hastanede virüsle burun buruna çalışan sağlık personeli, ailelerine virüs taşımamak için evlerine gitmiyorlar. Sevdiklerinden ayrı kalıyorlar. Çocuklarını görmüyorlar.

Valinin bu özverili çalışmaları karşısında onları el üstünde tutacağına yük olarak görmesi, suçlaması, "bedava yatırıp yediriyoruz" demesi kabul edilebilecek bir devlet adamlığı anlayışı değildir. Vali’nin bu haksız yaklaşımı özürle geçiştirilecek kadar hafif bir olay da değildir.

Öyle anlaşılıyor ki Vali, neden "ve Zonguldak" denildiğini anlayabilmiş değil.

Neden, 30 büyükşehir "ve Zonguldak?"

"Ve Zonguldak" çünkü, yaşamı yerin yedi kat altında kazanan bu kentte sağlıklı kalmak zor, hasta olmak kolaydır. Çünkü, ciğerleri kömür tozuyla dolu olan bu kentte ölmek kolay, yaşamak zordur. Çünkü, bu kentte yaşam uzağınızda ölüm her an yanıbaşınızdadır. Çünkü, bu kentte siren çalınca evlere kaçılmaz, aksine anneler, çocuklar, doktorlar, hemşireler, avukatlar, polisler, zabıtalar herkes kömür ocağının ağzına koşar, ocak kimin cenazesini verecek diye gözyaşları içinde bekleşir.

O cenaze ya babanızdır ya arkadaşınızın babası, ya amcanızdır ya arkadaşınızın amcası, ya abinizdir ya arkadaşınızın abisi ya dayınızdır ya arkadaşınızın dayısı. Acı sizin ocağınıza düşmese de komşunuzun ocağına düşmüştür, ortaktır.

Siz evlerinizde karantina uygularken, maden işçisi kömür ocaklarında çalıştırıldığı ve ciğerleri virüs kapmaya ve ölüme çok açık olduğu için "ve Zonguldak"tır…

Bunun bilincinde olması gereken ilk kişi de Zonguldak Valisi'dir.