Erdoğan Sağlam

04 Temmuz 2020

1 Temmuz'da sona eren mücbir sebep uygulaması neden ve nasıl uzatılmalı?

Mücbir sebep hali sona eren mükelleflerin yaşadıkları sıkıntılar bitti mi?

Sözlüklerde "zorlayıcı sebep" olarak ifade edilen "mücbir sebep", "herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında beklenmedik olaylar" olarak tanımlanıyor.

Vergi mevzuatımızda mücbir sebep halleri sayılmış ve mücbir sebep sayılan haller nedeniyle bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilendirilmiştir. Bakanlık bu yetkisine istinaden 518 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Tebliğ ile Koronavirüs salgınından ve bu kapsamda alınan idari tedbirlerden etkilenen iki grup mükellef için mücbir sebep halinin varlığını kabul etti ve hangi vergisel ödevlerin ertelendiğini de belirledi.

Faaliyet alanları itibariyle mücbir sebep kapsamına alınanlar

Bu kapsamda mücbir sebep hali ilan edilen mükellef şunlar:

- Ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden sürekli mükellefiyeti bulunan tüm gelir vergisi mükellefleri,

- Koronavirüs salgınından doğrudan etkilenen ve ana faaliyet alanı itibarıyla; alışveriş merkezleri dahil perakende, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, demir çelik ve metal sanayii, madencilik ve taş ocakçılığı, bina inşaat hizmetleri, endüstriyel mutfak imalatı, otomotiv imalatı ve ticareti ile otomotiv sanayii için parça ve aksesuar imalatı, araç kiralama, depolama faaliyetleri dahil lojistik ve ulaşım, sinema ve tiyatro gibi sanatsal hizmetler, matbaacılık dahil kitap, gazete, dergi ve benzeri basılı ürünlerin yayımcılık faaliyetleri, tur operatörleri ve seyahat acenteleri dahil konaklama faaliyetleri, lokanta, kıraathane dahil yiyecek ve içecek hizmetleri, tekstil ve konfeksiyon imalatı ve ticareti ile halkla ilişkiler dahil etkinlik ve organizasyon hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulunan mükellefler,

- Ana faaliyet alanı itibarıyla İçişleri Bakanlığı'nca alınan tedbirler kapsamında geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilen yüzme havuzu, hamam, kaplıca, spor, oyun ve düğün salonu, berber ve kuaför gibi işyerlerinin bulunduğu sektörlerde faaliyette bulunan mükellefler.

Bu grubun nisan başı ile haziran sonu arasındaki üç ay için mücbir sebep halinde olduğu kabul edildi. Bu süre içinde verilmesi gereken mart, nisan ve mayıs dönemlerine ilişkin KDV ve muhtasar beyannamelerin verilme süresi 27 Temmuz 2020 günü sonuna kadar uzatıldı. Bu beyannameler üzerinden tahakkuk edecek vergilerin ödeme süreleri de altışar ay uzatılarak, sırasıyla ekim, kasım ve aralık ayları olarak belirlendi. Yani bunların tüm vergisel yükümlülükler bakımından mücbir sebep kapsamında olduğu kabul edilmedi.

1 Temmuz’dan itibaren de bu grubun mücbir sebep hali sona erdi.

Sokağa çıkma yasağı nedeniyle mücbir sebep kapsamına alınanlar

Mücbir sebep hali ilan edilen ikinci grup, 65 yaş ve üstünde olması veya kronik rahatsızlığı bulunması nedeniyle sokağa çıkma yasağı getirilen mükellefler ve meslek mensupları (serbest muhasebeci ve yeminli mali müşavirler) ile beyanname/bildirimleri bu meslek mensuplarınca verilenlerden oluştu. Bunların 22 Mart ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği/ereceği tarih arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edildi. Bu gruptan 65 yaş ve üstü olanların mücbir sebep hali sona erdi, sadece kronik rahatsızlığı olanlarınki devam ediyor.

Birinci gruba girenlerin tamamı ile ikinci gruptan sokağa çıkma yasağı kaldırılanlar için mücbir sebep hali sona erdi. Yani bugün itibariyle çok sınırlı sayıda mükellefin mücbir sebep hali devam ediyor.

Peki mücbir sebep hali sona eren mükelleflerin yaşadıkları sıkıntılar bitti mi?

Birçok işletme için bitmediğini söyleyebiliriz. "Normalleşme" adı altında kapanmış işletmeleri açmak onların iş yaptıkları anlamına gelmiyor. Çünkü açılan pek çok işletme personel ve kira maliyetlerini bile çıkarmakta zorlanıyor. Şu anda bir geçiş dönemi yaşıyoruz. İşletmeler eski durumlarına dönmek için gayret ediyorlar ancak talep tarafında ciddi sıkıntılar var. Bu süreç işletmelerin borç yükünü artırıyor.

Cumhurbaşkanı'nın kısa çalışma ödeneği süresini 3 ay uzatma yetkisi olduğu halde sadece 1 ay uzatmış olması, işletmelerin geleceğe yönelik umutlarını kırdı, endişelerini artırdı.

Bu nedenle krizden etkilenmeye devam eden mükellefler için mücbir sebep uygulamasının devamını bir zorunluluk olarak görüyorum. Aksi takdirde ağır borç yükü altındaki işletmeler kapanmak zorunda kalacak ve işsizlik oranları dramatik bir şekilde yükselecektir. Ancak eski götürü uygulama şekli yerine gerçekten krizden etkilenen kişileri hedefleyen bir uygulama çok daha isabetli olacaktır. Bütçe olanaklarımız sınırlı olduğu için kaynaklarımızı dikkatli kullanmak zorundayız. Faaliyet koduna göre mücbir sebep uygulaması belki pratik olabilir, ancak adil olduğu söylenemez. Krizden etkilenmiş olanları objektif kriterlerle kolayca tespit edebiliriz.

Bu kriterler neler olabilir?

Satışların belli bir oranda azalmış olması, tahsilatların gecikmesi, sipariş iptalleri, zarar sebebiyle sermaye kaybı, borçluluk düzeyi vs. Bu ve benzeri kriterler Bakanlıkça yapılacak düzenlemeler ile belli matematiksel hesaplamalara ve oranlamalara bağlanarak kolaylıkla belirlenebilir. Nitekim vergi borçlarının tecilinde tecil yapıp yapmama veya tecil koşullarına karar vermek için Bakanlıkça belirlenen somut hesaplamalar yapılıyor.

Ayrıca mücbir sebep ilanı bir vergi affı değil, vergi ödevlerinin ve vadelerinin uzatılmasıdır. Eğer mücbir sebep uzatılmayacaksa piyasanın beklentisinin yine ve yeni bir vergi barışı olduğu malûmdur.