Doğan Akın

07 Nisan 2010

MİT, Genelkurmay ve hükümet haberdarken savcılar ne yapıyordu?

Bu köşede 22 Ocak'ta yayımlanan yazı “Mektuplara bakarsanız 1. Ordu ihtilale hazır” başlığını taşıyordu...

Bu köşede 22 Ocak'ta yayımlanan yazı “Mektuplara bakarsanız 1. Ordu ihtilale hazır” başlığını taşıyordu. Tırnak içindeki ifade, “Balyoz planı”nı da kapsayan dönemde MİT Müsteşarı olan Şenkal Atasagun'un ağzından Mustafa Balbay'ın günlüklerine düştüğü nottan alınmıştı.
Balyoz soruşturması çerçevesinde hakkında ikinci kez tutuklama kararı verilen emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, dün tedavi altında bulunduğu Gülhane Askeri Tıp Akademesi'nden avukatı aracılığıyla yaptığı yazılı açıklama, 2003 yılı mayıs ayının son haftasına tekrar dönmemizi gerektiriyor.
Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010'da yayımına başladığı 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan 1. Ordu Plan Semineri ve “Balyoz” planı belgelerinin odağındaki isim, dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'dı. Kesin bir dille reddettiği belgelerde adı “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı” olarak geçen Doğan'ın seminerde yaptığı konuşmaların bant çözümlerinden kesitler de Taraf'ta yayımlandı.
Söz konusu bant çözümlerine göre, Doğan “seminerde ele alınan senaryonun güncel gelişmelere uyduğunu, Genelkurmay Başkanı'nın Meclis ve hükümete ültimatom vererek 'Bu işin sonu boktur' demesini beklediğini, bu doğrultuda teklifte de bulunduğunu ve bir milli mutabakat hükümeti kurulması gerektiğini” anlatıyordu.  Çetin Doğan, Taraf'ın yayınlarının ardından Habertürk'te katıldığı yayında konuşmanın kendisine dinletilen bölümünü kabul etti.

Ses kayıtları ve belgeler 1. Ordu'dan nasıl çıktı?

Dünkü açıklamasını, “plan seminerindeki ses kayıtları ile üzerinde sonradan rötuşlar yapılmış seminer belgelerinin kozmik odadan nasıl çıktığını ortaya koyma” amacıyla yaptığını vurgulayan Doğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü ilk kez bu kadar açık ifadelerle suçluyor.
Doğan'ın açıklamasına göre, kendisi başından ayrıldıktan sonra 1. Ordu'nun kozmik bürosuna “emir-komuta zinciri” ile giriliyor. Doğan, kozmik bürodan çıkarılan belgelerin, Taraf'ın 20 Ocak 2010'daki yayınından yaklaşık 4 yıl önce , 2006 yılında savcılara “doğrudan” ulaştırıldığını düşünüyor. Ulaştırma işinin, Fethullah Gülen cemaati için kullandığı “F tipi sahte evrak üretme mernkezi”nden yapılmadığını, doğrudan “emir-komuta” zinciri içinde gerçekleşmiş olabileceğini belirterek Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay Karargâhı'na dikkat çekiyor.

'Kozmik büro'yu açan emir-komuta zincirinde kimler var?


Doğan'ın işaret ettiği “emir-komuta zinciri” dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile başlıyor. Zincir, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Ağustos 2003'te Çetin Doğan'ın yerine 1. Ordu Komutanlığı'na atanan Yaşar Büyükanıt ve Yalman döneminde Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı, Özkök döneminde de Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ ile devam ediyor.
Hilmi Özkök'ün, Balyoz planı haberleri üzerine “Muhatap Kara Kuvvetleri Komutanı'dır” sözlerine “Evet, muhatap benim” diye yanıt veren Aytaç Yalman'ın, hemen sonra, o sırada Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı koltuğunda Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un oturduğunun altını çizdiğini not edelim.
Başbuğ'un, “Balyoz” darbe planına ilişkin haberleri lanetledikten sonra “bir hafta gibi kısa bir sürede” sonuçlanacağını ve kamuoyuyla paylaşılacağını açıkladığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı soruşturması hakkında, aradan üç ay geçmesine karşın hiçbir açıklama yapılmadığını da hatırlatıp devam edelim.

Özkök'ten Doğan'a 'ihtilal' sorusu

Çetin Doğan'ın açıklamasında en önemli bölümü, dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök'ün “ihtilal hazırlığı” sorgusu oluşturuyor. Doğan, 2003 Mayıs ayının son haftasında Harp Akademileri Komutanlığı'nda hazırlanan özel bir odada kendisini görüşmeye davet eden Özkök'le yaptığı görüşmeyi şu ifadelerle naklediyor:
“Mayıs 2003’ün son haftasında dönemin Genkur. Bşk. (Hilmi Özkök-D.A), Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte Harp Akademilerinde oynanan bir harp oyununa iştirak etmişti. Tatbikat sonucunda bir konuşma yaptıktan sonra benimle yalnız konuşmak istediği nedeniyle, birlikte tahsis edilen özel bir odaya çekildik.
Bana sorduğu ilk soruyu çok iyi anımsıyorum. Sorusu, 'Birinci Ordu içinde, bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından ihtilal hazırlıkları yapıldığı yolunda bilgiler geldiği, ve bunun doğru olup olmadığı' şeklindeydi.
Sorusunun benim için çok aykırı olması nedeniyle, biraz nezaket sınırlarını da aşarak, kendisine çok net bir cevap verdim. Verdiğim cevabın sadece ilk cümlesini vermekle yetineceğim: 'Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum ve bulunmaya da devam edeceğim.'
Bu sözlerin ardından kendisine bazı önerilerde bulundum. Söylediğim sözler, elbette bir devlet sırrı değil. Ancak, bu aşamada, bunların konumuzla bir ilgisi bulunmadığı için daha fazla detaya girmek istemiyorum.”

Aynı hafta MİT Müsteşarı da  'ihtilal' demişti

Çetin Doğan'ın bu açıklaması ve verdiği tarih, Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın günlüklerinde geçen “1. Ordu'daki ihtilal hazırlığı”na ilişkin diyalog ve tarihiyle bire bir örtüşüyor.
5-7 Mart 2003'teki tartışmalı seminere ev sahipliği yapan Çetin Doğan'ın, Hilmi Özkök'ün kendisine “ihtilal” sorusunu yönelttiği görüşme için açıkladığı tarih; 2003 Mayıs ayının son haftası.
Balbay'ın notlarına geçelim. Tarih 30 Mayıs 2003. Yani “2003 Mayıs ayının son haftası.”
Yer; Milli İstihbarat Teşkilatı.
Balbay'ın notlarına göre, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Cumhuriyet temsilcilerini yemekte ağırlıyor. Konu, 23 Mayıs 2003'te “Genç subaylar tedirgin” başlığıyla Cumhuriyet'in manşetine çıkan Balbay'ın yazısına geliyor. Atasagun, yazının kaynağını soruştururken, Çetin Doğan'ın başında bulunduğu 1. Ordu ile ilgili olarak önemli bir şey söylüyor. Balbay, Atasagun'un sözlerini günlüğünde şöyle naklediyor:
“Cumhuriyet'in manşeti çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var... Kaynağınız ne bilmiyorum, ama önemli olmalı... Eğer (kaynak) mektuplarsa bize de geliyor. İstanbul'dan Birinci Ordu'dan geliyor. Oraya baksan, Birinci Ordu'da her şey hazır, ihtilale hazırlanıyorlar.."

Başbakan da biliyordu

Toparlayalım; ülkenin bir numaralı istihbarat örgütünün başı ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanı, aynı hafta “1. Ordu'da ihtilal hazırlığı yapıldığını” dile getiriyor.
Bu bilgiyi, doğrudan bağlı oldukları Başbakan Tayyip Erdoğan'la paylaşmıyorlar mı? Erdoğan'ın, darbe planı haberlerinin hemen ardından “Zannediyor musunuz ki biz bunları duymadık” sözleri, paylaştıklarını gösteriyor. Aynı dönemde Başbakanlık Müsteşarı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'in “Cuntaları biliyorduk” açıklaması da bu durumu teyit ediyor.

Neden yıllarca beklendi?

Çetin Doğan'ın açıklamaları ve Balbay'ın günlükleri ile hükümetten gelen mesajlar, darbe planı soruşturmasına ilişkin belgelerin önemli bir bölümüne, Taraf'ın yayınından çok daha önce ulaşıldığını gösteriyor.
Peki savcılık soruşturması için neden yaklaşık 4 yıl beklendi?
Yanıt; Çetin Doğan'ın “belgelerin rötuşlandığı ve istenilen zamanda kamuoyu yaratmak amacıyla bekletildiği” iddiası açısından da büyük bir önem taşıyor...