Hasan Cemal, 2 Ocak Cumartesi günü, hem içerik, hem de zamanlama açısından önemli bir yazı yayımladı: Genel yayın yönetmeni nasıl olunur?
Hasan Cemal'in yazısındaki adresleri iyi okumak için, yayımlanmadan birkaç gün önce peş peşe yaşanan gelişmeleri hatırlayalım...
Ertuğrul Özkök, 20 yıl boyunca oturduğu Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunu Enis Berberoğlu'na devretti. Berberoğlu'nun gazete yönetimini devraldığı gün, Eyüp Can'ın adı “Haber Koordinatörü” olarak bulunduğu Hürriyet'in künyesinden çıkarıldı. Zaman gazetesi yıllarından sonra Vuslat Doğan Sabancı tarafından Doğan grubuna davet edilen ve Referans gazetesini çıkaran Eyüp Can'ın adı, Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmenliği için de geçmişti. Bir ara, Özkök sonrası dönemde Eyüp Can-Fikret Ercan ikilisinin Hürriyet'i yönetebileceği Doğan grubu koridorlarında konuşulmuştu.
Özkök operasyonun ardından Aydın Doğan, Doğan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı büyük kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ'a devretti. Vuslat Doğan Sabancı (Hürriyet), Hanzade Doğan Boyner (Doğan Gazetecilik) ve Begümhan Doğan Faralyalı'nın da (Star TV) altı ay içinde CEO'luk görevlerini profesyonellere bırakacakları duyuruldu.
Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın eşi Mehmet Ali Yalçındağ, halen Doğan Medya Grup Başkanlığı görevini sürdürüyor. Ertuğrul Özkök, Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği'nin ardından, ciddi bir icrai ağırlığı bulunmayan “Doğan Medya Grup Başkan Yardımcılığı” görevini de bırakabilir.
Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın, hükümetin kararlı adımlarla Doğan grubunun üzerine gitmesinin ardından TÜSİAD Başkanlığı görevini bıraktığını biliyoruz. Aynı gerekçeyle Doğan grubunun medyada, hükümete karşı hedef küçültmeye yönelik arayışları da sürüyor. Doğan grubu TV ve gazetelerinden hangilerinin elden çıkarılacağı yolundaki pazarlıklarda varılan nokta konusunda önemli açıklamalar gelebilir.
Evans, nasıl genel yayın yönetmeni olmuş?
Evet, Hasan Cemal “Genel yayın yönetmeni nasıl olunur”u böyle bir dönemde kaleme aldı. Yeni yayımlanan anılarına dayanarak, Herald Evans'ın The Sunday Times'da genel yayın yönetmenliği koltuğuna nasıl oturduğunu yazdı.
Evans, gazetenin yönetim kurulu odasında 12 direktörün karşısına tek başına çıkıp, “adeta büzüşerek” oturur.
Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür, direktörler ve gazetenin sahibi olan ailenin birkaç üyesi ciddi ifadelerle Evans'ı süzerler. Ardından soru-yanıt faslı başlar.
- Genel yayın yönetmeni olarak ne kadar bağımsız olacaksınız?
Evans - Tamamen bağımsız bir genel yayın yönetmeni olacağım. Bağımsızlığımdan emin olmadığım sürece, bu görevi kabul edemem.
- Gazetenin sahibi olan grubun ticari çıkarları konusundaki tutumunuz ne olacak?
Evans - Genel yayın yönetmeni olarak, başka grupların ticari çıkarlarına ilişkin tutumum ne olacaksa, bizim grubun ticari çıkarlarına yönelik tavrım da aynı olacak.
- Söz konusu haber, bizim grubun ticari çıkarlarına aykırı da olsa, genel yayın yönetmeni olarak tutumunuz değişmeyecek mi?
Evans - Eğer söz konusu olan gerçekten haberse, onu gazetemde basarım.
Sohbetin ardından Evans odadan çıkar, direktörler bir saatlik toplantının sonunda “özgürlüklere sahip çıkacağına ve haberleri siyasal amaçlarla eğip bükmeyeceğine” kanaat getirerek Evans'ın The Sunday Times Genel Yayın Yönetmenliği'ne getirilmesine karar verirler.
Cemal soruyor: Siz nasıl yönetmen oldunuz?
Hasan Cemal, yazısında daha sonra kendi hikâyesini aktarıyor. Ne direktörler kurulu vardır odada, ne yayın politikasına ilişkin sorgu, sual... Sene 1981. Cumhuriyet'in sahibi Nadir Nadi sorar:
“Hasan Cemal, genel yayın müdürüm olur musun?”
Yanıt:
“Onur duyarım.”
Hasan Cemal, yazısını şöyle bitiriyor:
“Ben böyle Genel Yayın Yönetmeni oldum.
Ya siz?..”
Türkiye'de medya sahipleri ne bekliyor?
Sorunun iki adresi var; gazeteciler ve medya sahipleri. Gerçi Herald Evans'a Türkiye'de o sorular sorulmazdı, ama diyelim ki soruldu, akıbeti ne olurdu dersiniz? En azından gazetecilik anıları “genel yayın yönetmenliği” diye bir bölüm içermezdi!
Türkiye'de medya sahiplerinin, misal, bankalarını profesyonellere emanet ederken gözettikleri kriterlerle gazetelerini genel yayın yönetmenlerine emanet ederken gözettikleri kriterler arasında hem taban tabana bir zıtlık, hem de tuhaf bir çakışma vardır. Şöyle söyleyelim; bankanın emanet edildiği profesyonelden beklenen, gazetenin emanet edildiği genel yayın yönetmeninden de beklenir: Bankanın çıkarı!
Muhtemelen, genel yayın yönetmenlerine görev teklif edilirken doğrudan böyle bir rota çizilmez, ancak ne yazık ki uygulamadaki sonuç budur.
Gazetecilerin durumu da çok parlak değil
Gazetecilerin, yani bizim de editoryal bağımsızlık konusunda medya sahiplerine karşı ciddi bir varlık gösteremediğimizi kabul etmemiz gerekiyor.
Medyada sermaye yapısının ardına saklanarak mesleki emeğinin üretmediği olanakları tüketen bir gazeteci güruhu bulunuyor.
Bir medya sahibinin kendisinden şu sözleri duymuştum:
“Gazete yazarlarının bir fiyatı var, bastırırsınız parayı istediğinizi alır, istediğinizi yazdırırsınız..."
“Olur mu öyle şey” demeden önce, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki örnekleri bir kenara bırakıp şöyle bir etrafınıza bakın... Bırakın editoryal bağımsızlık konusunda derin düşüncelere dalmayı, gitmeye can attıkları şirket gezilerini yazmaktan gazetecilik yapmaya vakit bulamayan çok sayıda medya yöneticisi göreceksiniz. Şirket gezileri rezaletine gazeteci örgütlerinin de gözlerini kapattığını dikkate alarak bir kez daha bakın etrafınıza ve düşünün:
O medya sahibi doğru söylüyor olabilir mi!
Hasan Cemal o konuşmayı Aydın Doğan'la yapmış mıdır?
Türk basınında, hem yönetici, hem de gazeteci olarak önemli izler bırakan Hasan Cemal'in, Cumhuriyet'ten sonra da genel yayın yönetmenliği teklifleri aldığı büyük bir sır değil.
Hürriyet için adı geçti mi bilinmez, ancak geçmişte örneğin Milliyet'teki genel yayın yönetmeni arayışlarında konuşulan isimlerden birisinin Hasan Cemal olduğunu tahmin ediyoruz. Cemal gibi saygın ve ağırlığı bulunan bir ismin Doğan grubu gazetelerinde genel yayın yönetmeni olmamasının nedeni, kendi isteksizliği dışında, Evans'ın yaptığı türden bir konuşma olabilir mi?
Cemal'in yazısı ve son gelişmeler, Aydın Doğan'ın bitirdiği, ancak aylardır yayımlanmayan anılarına yeni bölümler ekleyebilir.
Evet, Türkiye'de genel yayın yönetmeni olmanın yolu, Hasan Cemal'in şimdi dediğini yapmaktan değil, vaktiyle yaptığını yapmaktan geçiyor!