Geçtiğimiz pazartesi günü (10 Eylül 2012) Taraf gazetesinde yayınlanan bir röportaj Haliçteki metro köprüsünün yarattığı tahribata dikkat çekmişti. İTÜ Mimarlık Fakültesinden Prof. Zeynep Ahunbay ile yapılan röportajda Ahunbay, Haliç Metro köprüsünün yeraltından çıkış noktasında yer alan Yanık (Hanup) kapısının bu inşaat neticesinde işlevsizleşeceğini iddia ediyor ve ekliyor: " Herkesin bilmediği ve henüz tam olarak göremediği olumsuz durum, Galata’nın Batı sınırını oluşturan surlara bitişik alanda, Azapkapı civarında ilerlemektedir. Üzerinde Ceneviz dönemi kitabesi taşıyan tarihî Harup Kapı metro köprüsünün yapımından sonra artık kapı olarak kullanılamayacaktır çünkü hemen önünden metro köprüsü geçecektir. Hiçbir sağduyulu mimar veya mühendis tarihî bir kapının önünü metro köprüsü ile bloke eden bir projenin altına imzasını koymaz"
Ahunbay'ın haklı bir endişeyle vurguladığı bu tartışma yeni değil. 8 yıl önce proje ilk kez masaya yatırıldığında da gündeme gelmiş ve birçok tartışmaya sebep olmuştu. Bu tartışmaları yeniden hatırlamakta fayda var.
677 Yıllık Kapı
Halk arasında Yanık kapı olarak bilinen bu kapı, Galata bölgesini çeviren surlarda yer alan 12 kapıdan birisidir. Diğer tüm Ceneviz kapıları tamamen yok olmuştur. Bu kapı 1335 yılında çıkan bir yangına müdahale edebilmek için açıldığı için Yanık Kapı adını aldığı sanılır. Tarih itibarıyla Galata Kulesinden daha eski bir yapıdır. Kapının diğer bir ayırdedici özelliği de üzerinde yer alan kitabedir. Kitabenin üzerinde, kapının yapıldığı tarihte Galata'daki ticaret kolonisini yöneten Dorya ailesinin sembolünü vardır. Dorya ailesinde Andrea Dorya yaklaşık 200 yıl sonra haçlı donanmasının komutanı olarak Barbaros Hayrettin Paşanın karşısına çıkacak ve Preveze'de acı bir yenilgi tadacaktır.
Kapının Üzerindeki Kitabe Dozer'in Azizliğine Uğradı
2005 yılında, kapının üzerinde yer alan Dorya ailesi tarafından yaptırılan bu kitabe bölgede çalışma yapan bir İGDAŞ dozerinin azizliğine uğradı ve kitabe tahrip oldu. Bunun üzerine Mimarlar Odasının girişimi ile kitabe çelik bir kafese alınarak başka dozer operatörlerinin azizliğine uğraması engellendi. Ancak kapının başına gelenler bununla sınırlı kalmadı.
Suru Taşısak ta mı Saklasak, Taşımasak ta mı Saklasak?
2007 yılına gelindiğinde Ortaçağ Galata'sından arta kalan bu biricik kapının üzerinden metro geçeceği anlaşıldı. Metro inşaatını planlayanlar Taksim'den gelip Şişhane'den yerüstüne çıkan metro hattının çıkış yaptığı yerde "eski bir duvar kalıntısı" olduğunu sonradan farkedince Belediye Başkanı Kadir Topbaş "sadece o duvar sorun yaratıyor, iş belli bir noktaya geldiğinde farkettik" şeklinde beyanat veriyor. Bu sırada NTVMSNBC den öğrendiğimize göre, belediye Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna görüş soruyor. Kurulda akıllara ziyan bir kararla surların taşınmasına karar veriyor!
Ancak belediye ya gelebilecek tepkilerden ya da taşınma maliyetinden dolayı bu absürt kararı uygulamak yerine projeyi değiştiriyor ve metronun çıkış ağzını 20 metre kuzeye alıyor. Böylece duvar ve kapı yıkılmıyor, taşınmıyor, ancak daha kötü bir durum ortaya çıkıyor ve kapı tamamen trafiğe kapatılarak işlevini yitiriyor. Kabaca bir benzetme yaparsak bu durum Galata Kulesinin yanından otoban geçirip kuleye erişimi kesmek ile kapıyı kapatarak giriş çıkışı engellemek aynı sonuçları doğurur. Ayrıca baştan beri anlatmaya çalıştığım kitabe de kapının kuzey cephesine bakıyor. Yani artık kitabeyi saatte 60 kilometre hızla giden ultra modern metromuzun penceresinden dürbünle görebileceğiz.
Meraklısına son bir not, İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası'nda, Kubelik karakterinin geceleri sarayın etrafında gizlice boğulmuş cesetleri toplayarak otopsi yaptığı evi hemen Yanık Kapıya bitişik tasvir edilmiş. Kim bilir belki aşağıdaki eski Yanık Kapı fotoğrafında Kubelik'in de evi vardır ve o evde Kubelik, yeni bulduğu kadavrayı büyük bir merak ve heyecan içinde incelemek için kesip biçmeye hazırlanıyordur...