Candan Yıldız

26 Eylül 2012

Beyaz Toros Devleti

Simgesiydi; dönemin fail-i meçhul cinayetlerinin. Herkesin bildiği \"sır\" olarak, bölge halkının zihnine \"mıh\" gibi çakılmış \"kaybedişlerin\" işbirlikçisiydi.

Simgesiydi; dönemin fail-i meçhul cinayetlerinin. Herkesin bildiği "sır" olarak, bölge halkının zihnine "mıh" gibi çakılmış "kaybedişlerin" işbirlikçisiydi.

"Sürücüleri" arasında Balyoz Davası'ndan 18 yıl hapis cezası alan emekli albay Cemal Temizöz de vardı. Diyarbakır'da görülen, "tek" olması nedeni ile kurbanların "gözü gibi" izlediği davanın hesap sorulabilirliğin sınırları şimdiden kaygılandırıyor; gerçeği ve adaleti arayanları. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün "tanıklar baskı altında" uyarısı da bu kaygıları doğruluyor.

Davanın kararlı takipçisi ailelerin anlatılarını, tanıklıklarını ve itirafçıların itiraflarını belgeselleştiren Veysi Altay, işte bu dönemi kayıt altına alıyor. Alırken de yıllardır zımni olarak söylenenin adını koyuyor; "fail-i meçhul" değil,  "fail-i devlet" diyor.

Belgesel 1990-1996 Cizre'deki siyasi cinayetleri konu ediniyor. Dayandığı temel ise, dönemin Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın o dönem çocuk yaşta korucu olan kardeşi Mehmet Nuri Binzet ile Tükenmez Kalem, Sokak Lambası kod adlı kişilerin mahkeme tutanaklarına geçen itirafları.

Altay 1700 sayfalık dosyayı tek tek okuyor. İtiraflarla ailelerin anlatımlarını karşılaştırıyor. Bu arada 50 aile görüştüğünü not düşelim: "Bir anlamda teyid ettik. Aile, yaşananları bir yere kadar getirebiliyordu. İtiraflar ise neler yaşandığını tamamlıyordu."

Belgeselde, Cumartesi Anneleri'nden ilham alan ve yine her cumartesi Cizre Lisesi'nin önünde toplanarak katledilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyanları da görüyoruz. İlçe sınırları içinde 400 cinayetin işlendiğini söylüyor Veysi Altay.

Aradan geçen süre düşünüldüğünde, hafızanın nisyan ile malul olması riskini aşmak da emek isteyen bir süreç olmuş çekimler ve bilgi derlemeleri boyunca: " Bir hafıza oluşturmaya çalıştık. Çünkü aileler olayların peşlerinden gidememişlerdi;  başka çocuğunu, yakınını kaybetmemek için. Belki de unutmak istedikleri için tarihleri hatırlamakta zorlananlar oldu. Ama olaylar netti ve birlikte uzun vakit geçirince o zorlukları aştık"

Çekimler sırasında da zorluklar yaşanıyor. Devletin güvenlik kurumlarıyla kendisini en ağırından hissettirdiği bölgede, "elinde kamera ile dolaşmak hala çok kolay değildi"  diyor Veysi Altay. Bu nedenle de öldürülenlerin üzerlerinin örtüldüğü yerlerde gizli çekimler yapmak zorunda kalıyor.

Belgeselde görüyoruz ki adalet arayıcılar, yine çoğunlukla kadınlar. Davanın gidişatından umutlu olmasalar da kendilerine verdikleri sözleri yüksek sesle dile getiriyorlar. "ölene kadar hesap sormaya devam edeceğiz" diyorlar.

Diyarbakır'daki JİTEM Davası'nda sadece 7 kişi yargılanıyor. Dava dosyasına konu olan cinayet sayısı ise yalnızca 20. 90'lardaki siyasi cinayetlerin gerçek sayısı ise bundan çok çok fazla. Emir komuta zincirindeki en zayıf halka ise bu 7 kişi. Davanın derinleşemeyeceği aşikar.

Belki de bu yüzden dönemin yöneticileriyle bitiyor belgesel. Çemberin yuvarlak olduğunu hatırlatıyor bizlere.

Fail-i Devlet, 1001 Uluslararası Belgesel Film Festivali kapsamında görülebilir.